DİDİM

DİDİM’DE TEKBİR SESLERİ YÜKSELDİ

Didim Filistin Dayanışma Platformu, Filistin’e destek için Tekbir sesleriyle yürüdü. Didim Merkez Cami önünde toplanan platform bileşenleri Tekbir sesleri ve ‘Filistin’e Özgürlük’ sloganlarıyla Kent Meydanına yürüdü.

Gazze’deki ablukanın kalkması ve Filistin’in özgürlüğü için düzenlenen yürüyüşe Didim İlçe Milli Eğitim Müdürü Şakir Sait Üstündağ, Didim Gençlik ve Spor Müdürü Ufuk Kurucu, AKP Didim İlçe Başkanı Sebahattin Akkuş ve İlçe yönetimi, İHH Dernek Başkanı Mevlüt Kayabaşı ve Didim halkı katıldı. 
İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Filistin’e destek eylemi duaların okunmasıyla devam etti. 
Filistin Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını İHH Başkanı Mevlüt Kayabaşı okudu. 

GAZZE İÇİN ACİL ATEŞKES ÇAĞRISI 
Kayabaşı, açıklamasında “Bugüne kadar terörden en çok zarar gören ülkelerden biri olarak terörle mücadele kaybettiğimiz tüm canlarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. 
Terör örgütlerini destekleyerek üzerimize salanlarla Gazze’de soykırım yapanlar aynı. Teröre, emperyalizme ve Gazze’deki işgale karşı tek ses olmak için bugün buradayız. Kendi küçük ama emelleri büyük sözde İsrail terör devletini bu topraklar ve halkımız iyi tanır. Bilirler ki Türk Devleti ve Anadolu irfanı onların emelleri karşısında en büyük engeldir. 
Bugün bizler yaşadığımız şehirde bunu bir kez daha haykırmak için buradayız. 
İnsanlık, tarih boyunca gördüğü en büyük zulümlerden birine şahitlik ediyor. Apertheid rejimi işgalci İsrail; kadın, çocuk, yaşlı ve sivil ayırt etmeksizin Gazze’de soykırım suçu işliyor. Yaşanan bu işgal ve soykırım, vicdan sahibi yürekleri kanatıyor, başta bölgemiz ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın huzuruna kast ediyor. 
7 Ekim’den bu yana Filistin’de, 14 bin 944’ü çocuk, 9 bin 849’u ise kadın olmak üzere toplamda 35 bini aşkın İNSAN hayatını kaybetti. 80 binden fazla kişi yaralanırken, binlerce insan ise kayıp… 
İşgalci İsrail’in saldırıları sebebiyle ayrıca, 69 bini tamamen yıkılmış olmak üzere, 359 bin ev zarar gördü. 2 milyon sivil ise saldırlar sonucu Gazze içerisinde zorla göç ettirildi. Mesleklerini icra eden, yaşanan soykırımı haberleriyle dünyaya anlatan 112 gazeteci ve 188 Birleşmiş milletler çalışanı, siyonist işgalcilerin saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Gazze’de şu anda on binlerce insan, yeterli gıdaya ve suya ulaşamıyor. Evet, ne yazık ki on binlerce insan 2024 yılında dünyanın gözleri önünde açlık ve susuzluk sebebiyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. İşgalci İsrail haftalardır, Gazze Şeridi'nin kuzey ve orta kesimlerindeki Filistinli sivilleri güneye göçe zorluyor. Siyonistler, “güvenli bölgeler" olduğunu iddia ettikleri güney bölgelerine de saldırıyor ve katliamlar yapıyor. Gazze’de insani krizin en ciddi boyutlarda yaşandığı alanlardan biri de sağlık hizmetleri. Saldırılarında hiçbir sınır gözetmeyen İsrail, 7 Ekimden bu yana yoğun bir şekilde hastaneleri, ambulansları ve sağlık çalışanlarını hedef alıyor. Bugüne kadar 150’ye yakın sağlık merkezi ve hastanenin yanı sıra yaralıları taşıyan 100’den fazla ambulans işgalcilerin saldırısına uğradı. Bugüne kadar çok sayıda yaralı ve hasta, sağlık hizmetlerinin yetersizliği sebebiyle tedavi göremedi ve hayatlarını kaybetti. 


Şu anda Gazze’de 50 bin hamile kadın bulunuyor. Eğer gerekli adımlar atılmazsa, 50 bin kadın, elektrik ve medikal hizmetler olmadan doğum yapmak zorunda kalabilir. Hastanelerin bombalanması, yemek ve suya ulaşımın engellenmesi hamile kadınlar için çok ciddi bir tehlike arz ediyor. Bölgedeki birçok hamile kadın anestezi yapılmadan sezaryen ameliyat olmak zorunda kalıyor. Ayrıca, bugüne kadar düşük sebebiyle çok sayıda bebek daha dünyaya gözlerini açamadan anne karnında hayatlarını kaybetti. Gazze’deki insani krizin hafifletilmesi için şehrin enerji ve temiz su ihtiyacının acil olarak karşılanması gerekiyor. Hastaneler başta olmak üzere hayatın pek çok alanında ihtiyaç duyulan yakıtın Gazze’ye girişinin engellenmesi de tedavi hizmetlerinin yanında pek çok insani ihtiyacın karşılanmasının önünde büyük engel teşkil ediyor. Gazzeliler için en önemli konulardan biri de, Refah Sınır Kapısı’ndan yeterli insani yardımın Gazze’ye girişine izin verilmemesi. Her gün ihtiyacın karşılanabilmesi için bine yakın insani yardım TIR’ının Gazze’ye ulaşması gerekirken, günde ortalama 100 TIR’ın girişine izin veriliyor. 
Ayrıca, başta yakıt olmak üzere birçok kalemdeki temel ihtiyaç malzemelerinin şehre ulaşması da engelleniyor. 
Mısır Hükümeti’nin Gazze’de ihtiyaç duyulan yardım malzemelerinin şehre girebilmesi için Refah Sınır Kapısı’nı bir an önce tamamen açması gerekiyor. Refah Sınır Kapısı’ndan insani yardımların geçişine izin verilmemesi Gazze’de yaşanan acıların daha da artmasına sebep oluyor. 
Terör devleti İsrail bütün bu yaşananlara ve ateşkes çağrılarına rağmen işbirlikçileri eliyle şimdide REFAH bölgesine saldırıyor. Filistin’in dünyaya açılan tek kapısının REFAH sınır kapısı olduğunu biliyoruz. Son saldırılarla İsrail’in REFAH sınır kapısının kontrolünü ele geçirdiği bilgileri haber kanallarında yer almaya başladı. Bu daha büyük bir felakete sürüklüyor bölgeyi. Holokost yaşamış bir milletin Siyonist ve Emperyalist bir devlete dönüşmesini şaşkınlıkla izliyoruz. 
Neredeyse 100 yıldır ezildiğini soykırıma uğradığını iddia eden bir halk, idarecileri olan Siyonist politikacıların elinde tüm masumiyetini dünya halklarının gözünde kaybediyor. Bizler sizleri biliyoruz. Meselenin sadece Gazze olmadığının da farkındayız. 1946 öncesinde başlayan ve halen dünya üzerindeki tüm oyunlarınızı da biliyoruz. 


Allah’ın adaleti şaşmaz. 
Sizin her katlettiğiniz Filistinli müslüman tohum olup düşüyor tüm dünyaya yayılıyor ve filizleniyor. 
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! 
Hedefe varmayan mızrak utansın! 
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! 
Çatlarsa, doğuran kısrak utansın 
Eski Çınar şimdi noel ağacı; 
Dallarda iğreti yaprak utansın! 
Ustada kalırsa bu öksüz yapı, 
Onu sürdürmeyen çırak utansın! 
Ölümden ilerde varış dediğin, 
Geride ne varsa bırak utansın! 
Ey binbir tanede solmayan tek renk; 
Bayraklaşamıyorsa bayrak utansın! 
Buradan bir kere daha acil ateşkes çağrımızı yineliyoruz. 
Vicdan sahibi tüm insanlara sesleniyoruz. Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu soykırım karşısında herkesin üzerine sorumluluklar düşüyor. Herkes yaşanan bu büyük soykırıma karşı harekete geçmeli. Uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve devletler tarafından, işgalci İsrail’in zulmünün durması için gereken yapılmalıdır. Bir an önce İsrail saldırıları durdurulmalı ve acilen ateşkes sağlanmalıdır. Filistin’de yıllardır soykırım uygulayan işgalci İsrail’e karşı gereken uluslararası yaptırımlar derhal uygulanmalıdır. 


Dışişleri bakanımızın Hakan Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkiları olağanüstü toplantısında belirttiği gibi; 
“İsrail, Refah’la ilgili planlarını hayata geçirmeyi başarırsa tarif edilemez boyutta bir felakete daha tanıklık edeceğiz. İsrail hesap vermesi gerektiği 
halde cezasız kalıyor. Filistinlileri savunmak için safları sıklaştırmak tüm ümmetin görevidir. Bu bizim sınavımızdır. Birlik olabileceğimizi kanıtlamalıyız. İslam aleminin diplomatik yollarla ve eğer gerekirse zorlayıcı önlemler aracılığıyla sonuç alabileceğini herkese göstermeliyiz”
Tamda istediğimiz bu diplomasi yolları tükendi. Gerekirse güç kullanılmalı.
Bütün İslam ülkeleri ve halkları bir araya gelip tepkisini ortaya koymalıdır. İsrail, hukuksuz işgal hareketi ve katlettiği insanlar için uluslararası hukuk önünde ve tüm dünyanın vicdanında hapsedilmelidir. 
Bizler bugün burada evlatlarımıza ve halkımıza bir kez daha haykırıyoruz. Filistin Türkün meselesi, Filistin Kürdün meselesi, Filistin insanlık meselesi ve Kudüs sadece bir şehir değil;
Kudüs Peygamberimizin hatırası,
Selahattin Eyyubi’nin emaneti,
Sultan Selim Hanın’ın Fethi
Abdulhamit Han’ın mirası
Özgür ve Bağımsız Filistin devletinin başkentidir.” ifadelerini kullandı.

HABER: ELİF DİKBAŞ