ZAM VE FAİZE İNDİRGENMİŞ PARA POLİTİKASI

 

Bir balona hava üflerseniz şişer. Üflemeyi kesip bu balonun bir tarafını sıkarsanız diğer tarafı genişler, ama balon büyümez. Burada balon, hacmen genişleme ve büyüme özellikleri nedeniyle ekonomiye benzetilebilir.

Bir ekonomik sisteme dışarıdan para girişi olmadan büyümesini sağlamak için mevcut olan kaynakları üretim için kullanmak gerekir. Mevcut kaynakları iyi kullanarak genişleme ve yeni  sektörler ekleyerek büyümeyi sağlayamazsanız balonun bir tarafındaki hava ihtiyacını, diğer tarafını sıkarak sağlama anlamında toplumun önemli bir kesimini zamlarla sıkarak kamuya ve diğer sektörlere para akışını sağlayabilirsiniz. Akan bu para üretime dönük artış etkisi sağlamıyorsa ekonomide üretim yönlü büyüme olmaz.

Dış Borçların Kullanımı

Bu kez dışarıdan hava üflemek anlamında borç para buldu iseniz, bu parayı kamu açıklarını kapatmak ve sair işlere kullanırsanız bu ekonomiyi büyütmez, faizi ve geri ödemesi nedeniyle mevcut havanın bir kısmını da alabilir. Borç alıyorsanız bu borç üretimin finansına yönlendirilmeli, üretim artışını ve toplam arzın büyümesi ile katma değer sağlamalıdır. İhracat yapılabilmeli, ana borcu ve faizini ödedikten sonra kalan döviz kayda değer olmalıdır, bu şekilde ekonomi büyür.

Üretim Girdilerine Zam Yapmayın!

Ülkemizin ekonomi yönetimi finans uzmanlarının elinde, vergilerle, zamlarla iç kaynaktan finans temini amaçlanıyor. Aynı zamanda dünyadan finans sağlanmaya çalışılıyor. Ancak, bu uzmanlar henüz ekonomimizin üretkenliğini sağlayacak yapısal sorunlarının çözümüne yönelik adım atmış değiller, belki de bu konuda somut fikirleri yok. Ekonomimizin, her sektörde üretim sorunu var. Üretimde temel sorun ise maliyetlerdir. Buna karşın, iç kaynaktan sırf finans temini için üretimde temel maliyet unsurlarından olan akaryakıttaki ve doğalgaza yüksek oranlı zam yapıldı, bu girdilerdeki vergilerin yüksek oranda arttırılması büyük bir hatadır. Aksine, üretimde kullanılan elektrik, akaryakıt, doğalgaz ve ücretlerin üzerindeki vergiler arındırılarak üreticilere sunulmalıdır. Bu ülkemizde yapılmıyor. Çiftçiye düşük seviyede mazot desteği veriliyor.  Kısaca, üretim maliyetlerinin düşük tutulması üretim artışı ve büyüme için temel gereklilik iken bu yapılmıyor.

Asgari Ücret Artışı Yerine, İşverenin Prim Yükü Azaltılmalı

İşsizliğin yüksek olduğu ortamda  sosyal güvenlik sistemine daha fazla girdi temini için yapılan asgari ücret zammı başka bir büyük hata. Sistemin yürümesi için üretimin önemli girdisi asgari ücretin arttırılması yerine sosyal güvenlik priminin düşürülmesi gereklidir. Emeklilik sistemi, girdilerdeki vergilerin düşürülmesi sayesinde  üretim sektöründeki genişleme ile oluşacak istihdam artışından sağlanacak primlerle desteklenmelidir.

Üretim Girdilerinden Vergi Alınmamalı

Öncelikle girdileri düşürüp üretimi artırmayı teşvik etmek, vergiyi ise bunun sonucundan yani satıştan, ihracattan, gelirden oluşacak kardan  almak gerekir. Bunun yerine “üretimin pahalı ve düşük hacimli olmasına neden olmak pahasına” üretim girdilerinden vergi almak, üreticilerin piyasalardaki satış miktarını ve rekabet edebilirliğini kısıtlamak anlaşılmaz bir yanlış.

Düşük Ekonomi Performansına Karşın Yüksek Seçim Vaatleri

Bir demokraside seçim sonuçları, her zaman ekonominin durumundan, hükümetin ekonomik performasına ilişkin değerlendirmelerden etkilenir. Ekonomik performansın önemli ölçüleri; işsizlik, halkın alım gücü ve enflasyondur. Dünyada, enflasyon düşük olduğunda iktidar partisinin zafer marjının daha yüksek olduğu görülür. Bizde son seçimde bu teori işlemedi. Ama, kendi siyasi kariyerinin yanı sıra vatandaşlarının endişeleri hakkında da endişelenen politikacı, hem işsizliği düşürmeli hem de üretimi en yükseğe çıkararak enflasyonu en aza indirmelidir. Buna karşın bu kaygının taşınmadığı, seçimden önce iktidar veya muhalefetin ölçüsüzce erken emeklilik, ücret artışı vaatlerini öne sürdüğünü gördük. Şimdi seçim bitti, vaatlerin karşılığı isteniyor. Bunlardan erken emekliliğin mali sonuçları ve memur maaş zammının karşılanması için mevcut emeklilere daha düşük zam öngörüldü. Toplum kesimleri arasında ücret /maaş uçurumu yanında öfke ve kırgınlık oluştu.

Üretim Girdilerinden Kredi Faizlerini Neden Artırıyorsunuz?

Para politikası, toplam talebi ve enflasyonu çeşitli kanallardan etkiler. Hükümet ve mevzuatımız enflasyon hedeflemesi olarak tanımlanan para politikasının sorumluluğunu Merkez Bankasına vermiştir. Para politikası uygulamaları ile faizleri de artırıp üretimin girdilerinden finansı yükseltilen faizlerle daha pahalı hale getirmek yine anlamsızdır. Faiz artışı sonrası döviz fiyatları düşmemiş artmıştır. Dövizin yükselişini döviz girişi durdurur, döviz girişini de düşük maliyetle üretilen mal ve hizmetlerin ihracatı sağlar.

Talebi Kısma Yönlü Politikalar

Ülkemizde enflasyonu düşürmek için talep yönlü politikalarla milletin alım gücünü kısmak tüketimdeki düşüş anlamına gelecektir. Zamlar, toplam talep ve ekonomik aktivitede düşüşe neden olacaktır. Ama daha az toplam harcama, girdi maliyetleri zamlanan ürün fiyatlarını düşürmeyecektir. Her şeyden önce bizdeki enflasyon girdi maliyetlerinden ve arz yetersizliğinden kaynaklanıyor. Bu işin arz tarafında geliştirme gerekiyor.

Arzın yetersiz olduğu ortamda talebi kısmak üretim hacmini daha da düşürür, ekonomik durgunluğa neden olabilir, birim ürün üretim maliyetleri yükselir, enflasyon olarak tekrar geri döner.

Soru: Elektrik, akaryakıt, doğalgaz gibi temel üretim girdilerinin vergisi artırılırsa, bunun üzerine bir de girdilerin finansında kullanılacak kredi faizleri de yükseltilirse ne olacağı beklenir? Fiyatlar artar mı, düşer mi? Artarsa, bu kadar yanlış neden bir arada yapılıyor?