YUKARIKÖY NARLIDERE/İZMİR

Bu topraklarda bazılarına Türk, Kürt, Arap, Alevi, Suni, Romen demişler. Eski dönemlerde Particilik falan da daha yok, ne yapalım da bu insanları bölelim diye düşünmüşler, işte sonra da böyle kardeşi kardeşe kırdırmaya karar vermişler. 
Tarihsel dokusunu günümüze kadar büyük ölçüde korumayı başarabilen bir ilçe olan Narlıdere’nin geçmişi ile ilgili ilk bilgiler Antik Çağ’a kadar uzanırmış. Hitit yazıtlarından anlaşıldığı kadarıyla bu çağda bölgeye Batı Anadolu ve Akdeniz Havzası’nın en eski halklarından olan Luviler egemen olmuş. Luviler’in ardından sırasıyla Lidyalılar, Persler, Makedonya Krallığı, Bergama Krallığı ve Romalıların hakim olduğu bölgeye Romalılar tarafından Luviler’in dilinde “su geçidi, boğaz” anlamına gelen “Akhilleion” ismi verilmiş. Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla Bizans egemenliğine geçmiş. Milattan Sonra 440 yılında Hun, 665 yılında ise Arap akınlarıyla tüm İzmir gibi Türk ve Müslümanlar ile tanışan bölge 1071’de Çaka Bey tarafından ele geçirilince Selçuklu egemenliğine girmiş. İlerleyen yıllarda Bizans, Ceneviz ve Rodos Şövalyeleri arasında el değiştirmiş.

Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Aydınoğulları Beyliği’nin hâkim olduğu bölge, 1425 yılında Sultan II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. 1472 yılında Venedik saldırısı sırasında büyük zarar görmüş. 1666 yılında şimdiki Yenikale bölgesinde bulanan ve Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan kaleden dolayı Osmanlı döneminde Sancakkale adıyla anılmış. Birinci Dünya Savaşı sırasında Sancakkale, İngilizler tarafından iki kez top ateşine tutulmuş. Rivayete göre Narlıdere, Akkoyunlu Devleti’nin yıkılmasından sonra Safevi baskısı ile Anadolu’ya yerleşen Türkmen boyları tarafından yaklaşık 250 yıl önce bugünkü Narlı Mahallesi sınırları içinde bulunan Yukarıköy’de kurulmuş. Ağaç işlemedeki ustalıkları nedeniyle Tahtacı olarak anılan Türkmenlerin Horasan’dan Adana’ya, oradan da Ege’ye uzanan göç öykülerinde Yanyatır Ocağının kurucusu ve piri Durhasan Dede’nin torunu Hızır Dede gelmiş önce obasıyla. Onun ardından birçok Alevi aşireti bir bir göçüp gelmiş Ege illerine; Urla’nın Bademler Köyü, Bornova Naldöken, Karşıyaka Doğançay, Bayındır’ın Yakapınar ve Turan köyleri, Güzelbahçe Yaka Mahallesi, Konak Uzundere, Milas, Fethiye’nin Fevziye Köyü, Söke’nin Güzeltepe ve Akburgaz köyleri, Çanakkale ve Balıkesir’deki Alevi yerleşimlerine. Ama ibadete geldikleri Yukarıköy onların en önemli ocağı olmuş. Günümüzde de yüzyıllar öncesinin geleneklerini yaşatan Tahtacıların yurdu konumundaki Yukarıköy, bugünkü adıyla Narlı Mahallesi, Narlıdere’nin kentsel SİT alanı içerisinde yer alan ilk yerleşim bölgesi olma özelliğini taşıyor. Narlıdere Belediye binasının hemen yanındaki İsmet İnönü Caddesi’ne girince sadece 3 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılabilen bu köy, çevresini saran modern yapılara rağmen özgün kültürel yapısını hala koruyor..