YAŞAMIN OMURGASI

İnsanları insanlıktan uzaklaştıran, cehaletin bilinçli olarak üretilmesidir. Bu eylem her koşulda insanlığa karşı işlenen bir suçtur!
İnanç, yaşamın omurgasıdır. Din ona inanmayan dincilerin elinde, pimi çekilmiş bir bombadır. Bilinçsiz, seçeneksiz ve yoksul insanlara ve hatta insanlığa karşı en yaygın biçimde kullanılan en büyük ihanet silahıdır!
Kişisel çıkarlar için kullanılan (dincilik) din, insanların zekâsı ile alay etmektir!
İnsanlar en çok, en az bildiklerine inanırlar. Görmeden, duymadan ve tam olarak bilmeden inandıkları şeylere; yakınlarının, tanıdıklarının, eşlerinin, çocuklarının ve dostlarının da inanmalarını isterler. “Hiç kimsenin yaşama biçimine karışmıyoruz” savunmasını tekrarlar dururlar. Saf ve temiz insanların diyeceğim ama o sözcüklerin yeniden tanımlanması gerekir. Çünkü temizlik ve saflık en değerli insani niteliklerdendir. Hal böyle olunca, normal insanların dinci yobazlara inanmamaları gerekir! Zekâları olduğu için bunu onlardan bekleme hakkımızın olduğunu düşünüyorum.
Din, ortak kuralları olmasına karşın, bireysel bir algı ve yükümlülüktür. Bunun açıkça ifadesi, sorumlulukların kişisel olmasıdır. “Her koyun kendi bacağından asılır.” Özdeyişi bunu en iyi şekilde anlatmaktadır. Aslında bu söylem fiili olarak laikliğin anlatımı ile örtüşür. Tekrar vurgulamamız gerekirse, din bireyseldir, bu nedenle devletin dini olmaz. Ama devletler her koşulda inançların koruyucusudur. Bireylerin inandıkları gibi yaşayabilmeleri için, gerekli önlemleri alır. Bütün inançlara eşit uzaklıkta veya yakınlıkta durur. Kendi yaşamları hakkında karar verme, yaşamın sahibi olan özgür bireylere aittir. Ne adına ve kim adına olursa olsun bu özgürlüklere müdahale edilmemelidir.
Tarihin penceresinden baktığımızda, mağara devrinde insanların giysisi yoktu ve hiçbir kişi bunu yadsımamaktaydı. Mağara devrinde herhangi bir kadın saçı gözüktüğü için öldürülmemiştir! Günümüzde insanlar hangi devirde yaşıyor acaba?
İnanç bir noksan tamamlayıcıdır. Yetmezlikleri ve yetersizlikleri tamamlar. Pozitif olarak ise, bireyin kendisini güvende hissetmesini sağlar. Bu gibi yaklaşanlar açısından inanmak; planlamak ve öngörebilmektir. Bu tamamlayıcılık bireyleri bazı sorunlardan kurtarır veya sorunu, üstün güçlere havale eden bireyi rahatlatır(!)
Yazımı, Yaşar Nuri Öztürk’ü rahmetle anarak onun uyarısı ve tespiti ile bitirmek istiyorum. “Yobazın olmadığı her yer cennettir… Kadın yaktınız, ozan yaktınız, köpek yaktınız, orman yaktınız. Siz varken başka cehenneme gerek yok…
Ben namussuz bir ateist görmedim, namussuz dinci gördüm. Türkiye’nin en büyük açığı, namuslu adam açığıdır.”