YANAN CANLAR(!)…

Ya­ka­rak öl­dür­mek nasıl bir ar­sız­lık­tır ki,
Ve du­yar­sız­lı­ğı­dır din, iman di­yen­le­rin!
Sön­dü­re­me­di göz­yaş­la­rı­mız ten yan­gın­la­rı­nı;
Köz oldu ten­le­rin ateşi, otur­du yü­re­ği­mi­ze!
2 Tem­muz sa­de­ce Sivas’ın değil, Tür­ki­ye’nin ve hatta in­san­lı­ğın yüz­ka­ra­sı olan bir gün­dür! Göz göre göre ya­kıl­mış­tır en güzel in­san­la­rı­mız! Üret­ken, öz­ve­ri­li can­la­rı­mız. Ya­şa­mı olum­lu kılan ve an­lam­lan­dı­ran özgür ve üret­ken in­san­lar vah­şi­ce ko­pa­rıl­mış­tır ya­şam­dan! Bir­lik ola­ma­yan bir bir­lik­te­lik­te, yaşam gü­ven­ce­si­nin ol­ma­dı­ğı gö­rül­müş­tür.
Sa­kı­nın kin tut­sa­ğı akıl­sız be­yin­ler­den
Ve ka­fa­sı­nı kuma gömüp ya­şa­yan­lar­dan
Dos­tu­nu ta­nı­ma­yan ken­di­si­nin de düş­ma­nı­dır
Çünkü kan ye­ri­ne nef­ret akar da­mar­la­rın­dan.
Hü­kü­me­tin, po­li­sin, as­ke­rin gözü önün­de 34 yurt­ta­şı­mı­zın ya­kıl­dı­ğı bir kara gün(!)
Bir ken­tin gö­be­ğin­de, gözü dön­müş­le­rin adım adım ge­liş­tir­dik­le­ri sal­dı­rıy­la; önlem ye­ter­siz­lik­le­ri­nin kol gez­di­ği bir ken­ti­miz­de kı­rı­mın ya­şan­dı­ğı bir gün­dür. En güzel in­san­la­rın ya­kıl­dı­ğı­nın öy­kü­sü­dür!
Umu­dun göz­le­ri soldu
Ba­kış­la­rı söndü an­sı­zın
Daha ya­şa­ma doy­ma­dan
Dö­nül­me­ye­niy­le bu­luş­tu ay­rı­lık­la­rın
Pir Sul­tan top­rak­la­rın­da, emeğe, in­san­ca gü­zel­lik­le­re karşı bir sal­dı­rı­nın tes­cil­le­ni­şi­dir… İkti­dar or­ta­ğı olan sos­yal de­mok­rat­la­rın ik­ti­dar iken gös­ter­dik­le­ri aczin ve dev­le­tin de­ğiş­mez­li­ği­nin ka­nıt­la­nı­şı­dır.
Umut bir­lik­te ulaş­mak­tı ya­rın­la­ra
Sı­kı­ca tu­tu­na­rak kö­şe­le­ri­ne çem­be­rin
Göz­yaş­la­rıy­la büyür ay­rı­lık çi­çek­le­ri
Sin­si­ce sil­di­ler ge­le­ce­ği ya­rın­lar­dan
Dur­du­ru­la­ma­yan ve sön­dü­rül­me­yen yan­gın, be­den­le­ri ka­vur­du. Bir kor dü­şün­ce orta ye­ri­ne yü­re­ğin… “Ateş düş­tü­ğü yeri yakar” öz­de­yi­şi in­san­lar için söy­len­miş­tir. Yoksa ate­şin ya­kı­cı­lı­ğı, yanan kütle ile ilin­ti­li bir olay­dır. Bu ne­den­le yanma küt­le­yi tü­ke­tin­ce yan­gın biter. Oysa in­san­lar için yü­rek­te baş­la­yan yan­gın tüm be­de­ni sarar ama küt­le­yi tü­ke­te­mez. Yani, yan­gın yak­tı­ğı­nı yak­ma­ya devam eder. Yan­gı­nın de­va­mı yan­ma­la­rı har­lan­dı­rır. Ten­sel yan­ma­lar için geçen zaman her do­ku­nuş­ta kı­rı­lan bir kabuk oluş­tur­mak­tan öteye gi­de­mez. İnsan­lar­da­ki kro­nik yürek yan­gı­nı ancak, yürek su­sun­ca biter. Çünkü beden var ol­du­ğu sü­re­ce yan­gı­nı­nı; be­de­nin­de, bey­nin­de, yani yü­re­ğin­de taşır! Yunus Emre’nin ce­hen­nem ate­şi­ne iliş­kin di­ze­si, anım­sa­dı­ğım ka­da­rıy­la; “Ce­hen­nem de­di­ğin od ateş yok­tur, /Her­kes ate­şi­ni bile gö­tü­rür. Bu di­ze­le­ri her­kes al­gı­la­dı­ğı gibi yo­rum­la­ya­bi­lir ama tüm yo­rum­lar, bi­rey­le­rin kendi ateş­le­ri­nin be­lir­le­ye­ni ol­du­ğu ger­çe­ği­ni de­ğiş­tir­mez!
Her birey kendi ya­şan­tı­sı­nın so­rum­lu­su­dur. Başka bir bi­çim­de ifade eder­sek; ya­şan­tı­la­rı­nın be­lir­le­ye­ni olan bi­rey­ler onu hak et­mek­te­dir­ler.
Yaşam ömür boyu sür­dü­rü­len bir mü­ca­de­le­dir. Bu mü­ca­de­le zaman zaman şid­det­le­nir ki; biz buna kavga di­yo­ruz. Kav­ga­lar sa­de­ce in­san­lar ara­sın­da ya­şan­maz. Kavga var­lık­lar ara­sın­da da var­lı­ğı­nı sür­dü­rür.
Tüm ölüm­ler erken ve ay­rı­lık­lar va­kit­siz­ken
Ağ­rı­nın yürek taş­kın­la­rıy­la çağ­rı­sız gelen
Belli ki artık gi­den­ler geri dön­me­ye­cek­tir
Bir kapı açı­lır ar­dı­na dek ve ka­pa­nır son perde.
Geçen bunca yıla kar­şın, hep açık durdu acı­nın ka­pı­la­rı. Anım­sa­mak ne ke­li­me,2 Tem­muz’un acısı hiç unu­tul­ma­dı ki! Bir can­lı­yı bi­le­rek, is­te­ye­rek ve ta­sar­la­ya­rak yak­mak ne demek?“Yo­ba­zın ol­ma­dı­ğı her yer cen­net­tir. Kadın yak­tı­nız, ozan yak­tı­nız, köpek yak­tı­nız, orman yak­tı­nız. Siz var­ken başka ce­hen­ne­me gerek yok.” (Yaşar Nuri Öz­türk)