VEKALET

 Vekalet verme yönetim biçimini de belirliyor. İdeal olan doğrudan yönetimdir. Kendi kendini, demokratik ve ahlaki kurallara uyarak yönetmede söz sahibi olmaktır. İkinci sırada yarı doğrudan yönetim gelir. Burada söz sahibi örgütlülükler devreye girer. Üçüncü olarak, en yaygın olan temsilin belirleyici olduğu yönetim biçimidir. Buna temsili yönetim denir. Bu yönetim biçiminde vekalet kaçınılmazdır. Özgür bireyler, yönetime ilişkin yetkilerini bir kişiye veya kuruma (siyasi partiler) iradi olarak devrederler. Bu uygulama biçimi de demokratik olarak kabul edilir. Ön koşullar; şeffaflık, denetlenebilirlik ve hesap verme gereklilikleridir. Hukukun üstünlüğü temelinde, yasal ve kurumsal güvencelere dayalı olarak birey yetki devrinde bulunur. Yetki devrinin gereklerine uyulduğunda demokratik yönetimden söz edebiliriz. Zaten, demokratik olmayan yapılarda yetki devrinden söz edilemez çünkü; otoriteler, yetkilere el koyar!

Mustafa Kemal Atatürk’ün konuya ilişkin öngörüsü yabana atılabilir türden değildir. Uyarı doğrudan demokratik yaşama ilişkindir ve olabilirlikler setinde yer alır. Kime, neden ve nasıl bir yetki devrinde bulunduğunu bilmeyen kişiler bu iyi niyetilerinden dolayı zarar görebilir:

   ……” Efendiler, Cumhurreisi’nin halk tarafından seçilmesi mahsurludur.!
Vekillerin seçmesi en iyisidir. 
Nedenine gelince, yarın birisi çıkar ‘beni halk seçti’ diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan ederse, 
Demokrasi tehlikeye girer.!
Tarihte örnekleri çoktur...”

(Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK….)

Atatürk geçmişi bildiği gibi, geleceği de çok iyi görebilmiştir. ABD Genelkurmay Başkanı Douglas MacArtur şöyle demiştir: “Biz dağı görüyorduk, o dağın arkasını…”

 “VEKALET” olgusunu irdelemeye devam edelim:
Vekil, yetkilendirilmiş ve güvenilir olandır. Yasa, kurum, kural ve ilkeleri dikkate alarak, onlara titizlikle uyandır. Vicdani sorumluluğu tarafsızlığının güvencesi olan ve bu nedenle güvenilir olandır. Gönültaşlarının güvenini boşa çıkarmayandır. Ve temsil ettiklerinin acısını algılayıp, sevincini paylaşabilendir. Yani, tekil kişiliğini çoğaltarak toplumsallaştırandır. Her koşulda kamu yararını kendi çıkarlarının önüne koyabilendir. Kısacası vekil çok renkli (gökkuşağı) ve her mevsim baharlı olabilendir.

Vekil, adına hareket etmekle yetkilendirilmiş olandır. Genel olarak yetki devrinde bulunan özgür bireylerin; ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarının çözümünü sağlamakla yükümlü olan bir görevlidir. Özellikle yaşama ilişkin sorunların; eğitim, sağlık ve güvenlikle birlikte, bireylerin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmelerini sağlama yükümlülüğü var. Bunun için iş ve sabit gelir güvencesini sorumluluk olarak algılayan biri olmak durumundadır. Hak, hukuk ve adaletin sağlanması için, paylaşımın adaletli olmasını sağlaması gerekendir. Kayırmacılık ve ayrımcılık yapmamalıdır!

Lafın özü şu: Hiç kimse yaşamına ilişkin kararların başkaları tarafından alınmasını istemez. Ancak, yaşamsal bir zorunluluk söz konusu olduğunda, her bireyin kendisini düşündüğü kadar, ülkesini de düşünmek zorunda olduğunu ve bunun bir insani sorumluluk olduğunu bilerek hareket etmesi gerektiğini unutmamalıdır! Kime ve neden yetki verdiğinin bilincinde olarak hareket etmelidir, bu da vatandaşlığın gereğidir. Önemli bir nokta, vekilin azledilmesi olgusudur. Normal koşullarda bu yetki ardıl seçimlerde kullanılır. Bu yaklaşım bazan kaçınılmaz kayıplara neden olabilir. Bu gibi hallerde vekilin görevini sonlandırmak daha az kayıplara neden olabilecek biçimde ve kolaylıkla uygulanabilir yol ve yöntemlerle ilgili kurumsal kurallar oluşturulmalıdır.