Bu konuda konuşanların, yazanların başına neler geldiğini bilen biri olarak söylüyorum: Görmek yetmiyor, söylemek de cesaret istiyor. Çünkü sığınmacı politikasını eleştirmek “insan haklarına aykırı”, “ırkçı”, “popülist” olmakla eşleştiriliyor.
Ama gerçek şu:
Hiçbir insan kendi isteğiyle göçmen olmak istemez. Ama hiçbir toplum da zorla dönüşmek istemez.
Kadınların üstüne örtü, çocukların önüne korku, sokakların içine tehdit düşüyor.
Bu duruma karşı çıkınca “nefret söylemi” oluyor. Ama susmak, halkın yaşadığı şiddeti inkâr etmek değil mi?
Ne silah sesi var, ne de top gürültüsü… Ama gürültüsüz bir inkârın tam ortasındayız.
Hem göçmeni tut, hem şikayet etme, hem yoksulluğa katlan, hem ses çıkarma…
Emriniz olur emperyalist efendiler; buyurmak istediğiniz acaba daha ne kaldı geriye? Söyleyin de bilelim; bu yok oluş sürecinde gerekirse kendimize ölümlerden, ölüm beğenelim.