Öz
Nardugan Bayramı, Türk kültür tarihinde kış gündönümü (21 Aralık) ile ilişkilendirilen, doğanın yeniden dirilişini ve ışığın karanlığa karşı zaferini simgeleyen kadim bir bayramdır. Bu çalışma, Nardugan Bayramı’nın kökenlerini, mitolojik arka planını, ritüellerini ve Türk kültür tarihi içerisindeki yerini akademik bir çerçevede ele almayı amaçlamaktadır. Ayrıca bayramın Orta Asya Türk inanç sistemiyle olan ilişkisi ve günümüz kültürel yansımaları incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Nardugan, Türk kültürü, kış gündönümü, mitoloji, Tengricilik
1. Giriş
Türk topluluklarının tarih boyunca doğa olaylarını kutsal kabul eden bir dünya görüşüne sahip oldukları bilinmektedir. Güneş, ay, yıldızlar ve mevsim döngüleri Türk kozmolojisinde önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, yılın en uzun gecesi olan 21 Aralık, karanlığın doruk noktasına ulaştığı ve ardından günlerin uzamaya başladığı bir dönüm noktası olarak algılanmıştır. Nardugan Bayramı, işte bu kozmik dönüşümün sembolik ifadesi olarak ortaya çıkmıştır.
2. Nardugan Bayramı’nın Kökeni
Nardugan kelimesi, bazı araştırmacılara göre "nar" (güneş/ateş) ve "dugan" (doğan, doğuş) sözcüklerinden türemiştir. Bu etimolojik yaklaşım, bayramın güneşin yeniden doğuşunu simgelediği yönündeki görüşleri desteklemektedir. Bayramın kökenleri, İslamiyet öncesi Türk inanç sistemi olan Gök Tanrı (Tengricilik) inancına dayandırılmaktadır.
Orta Asya Türk topluluklarında, kış gündönümü doğanın yeniden canlanmasının başlangıcı olarak kabul edilmiş; güneşin güç kazanması, bolluk ve bereketin habercisi olarak görülmüştür. Bu nedenle Nardugan, yalnızca mevsimsel bir dönüşüm değil, aynı zamanda kozmik bir yenilenme bayramı olarak anlam kazanmıştır.
3. Mitolojik ve İnançsal Arka Plan
Türk mitolojisinde Hayat Ağacı (Akçam veya Dünya Ağacı) önemli bir semboldür. Nardugan Bayramı’nda bu ağacın etrafında yapılan ritüeller, evrenin düzenini ve yaşamın sürekliliğini temsil etmektedir. Güneşin yeniden güç kazanması, iyiliğin kötülüğe; aydınlığın karanlığa üstün gelmesi şeklinde yorumlanmıştır.
Bazı anlatılarda, Erlik (karanlık ve yeraltı unsurlarını temsil eden figür) ile Ülgen (iyilik ve gök unsurlarını temsil eden tanrısal figür) arasındaki sembolik mücadele, kış gündönümü ile ilişkilendirilmiştir. Bu mücadelede ışığın galip gelmesi, Nardugan’ın temel felsefesini oluşturmaktadır.
4. Nardugan Bayramı Ritüelleri
Tarihsel kaynaklar ve folklorik veriler, Nardugan Bayramı kapsamında çeşitli ritüellerin uygulandığını göstermektedir. Bunlar arasında:
* Hayat ağacının süslenmesi,
* Aile bireylerinin bir araya gelmesi,
* Ateş yakılarak kötü ruhlardan arınma inancı,
* Bereket ve bolluk için dualar edilmesi,
* Çocuklara hediyeler verilmesi
gibi uygulamalar yer almaktadır. Bu ritüeller, toplum içi dayanışmayı güçlendirdiği gibi, kuşaklar arası kültürel aktarımı da sağlamıştır.
5. Nardugan Bayramı’nın Kültürel Sürekliliği ve Günümüze Yansımaları
Nardugan Bayramı, İslamiyet sonrası dönemde doğrudan bir bayram olarak kutlanmasa da, Türk kültüründeki birçok gelenek ve sembolde izlerini sürdürmek mümkündür. Ağaç süsleme geleneği, yılbaşı kutlamaları ve kış mevsimine dair halk inanışları, bu kültürel sürekliliğin yansımaları olarak değerlendirilebilir.
Modern dönemde Nardugan, Türk dünyasında kültürel kimlik ve tarih bilincini güçlendiren bir unsur olarak yeniden gündeme gelmektedir. Akademik çalışmalar ve kültürel etkinlikler aracılığıyla bayramın tarihsel kökenleri hatırlatılmakta ve kültürel mirasın korunmasına katkı sağlanmaktadır.
6. Sonuç
Nardugan Bayramı, Türklerin doğayla kurduğu derin ilişkinin ve kozmik düzen anlayışının önemli bir göstergesidir. Kış gündönümünü esas alan bu bayram, yalnızca bir mevsimsel dönüşümü değil; aynı zamanda umut, yenilenme ve yaşamın sürekliliğini simgelemektedir. Türk kültür tarihinin önemli unsurlarından biri olan Nardugan, geçmişten günümüze uzanan kültürel bir miras olarak değerlendirilmelidir.
Kaynakça (Seçme)
* Bayat, F. (2015). Türk Mitolojisi. İstanbul: Ötüken Yayınları.
* İnan, A. (2006). Eski Türk Dini Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
* Ögel, B. (2010). Türk Mitolojisi. Ankara:
Mavi Didim’in değerli okuyucuları, tarih sadece geçmişin aynası değil, geleceğin pusulasıdır. Bizler de bu pusulayı iyi okumalı, tarihimize, ecdadımıza ve onların bize bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmalıyız.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle...
Ne mutlu Türk’üm diyene! Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla