TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ TANINMASI (5 ARALIK 1934): TARİHSEL, TOPLUMSAL VE SİYASAL BİR DÖNÜM NOKTASI

Özet

Bu makale, Türkiye Cumhuriyeti’nde 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara tanınan milletvekili seçme ve seçilme hakkını tarihsel, toplumsal ve siyasal yönleriyle ele almaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirilen bu reformun hem Cumhuriyet’in modernleşme ideolojisinin bir gereği olduğu hem de Türkiye’yi çok sayıda Avrupa ülkesinin önüne geçiren radikal bir demokratikleşme adımı niteliği taşıdığı gösterilmektedir. Kadınların siyasal yaşama katılımının ulusal egemenliğin genişlemesine ve toplumsal dönüşüme katkısı değerlendirilerek reformun uzun vadeli etkileri tartışılmaktadır.

Giriş

5 Aralık 1934, Türk siyasal ve toplumsal tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte kabul edilen yasa ile Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı, çağdaşı birçok Avrupa ülkesinden daha önce tanınmıştır. Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Medeniyet yolunda başarılı olmanın şartı, kadının ve erkeğin birlikte ilerlemesidir” anlayışının bir yansıması olan bu reform, Türkiye’de demokratikleşme ve toplumsal modernleşmenin en güçlü adımlarından biri olarak değerlendirilir.

1. Tarihsel Arka Plan
1.1 Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kadının Toplumsal Konumu

Osmanlı toplum yapısı, hukuki ve sosyal açıdan kadınların bireysel ve siyasal haklarının sınırlı olduğu bir yapı sergilemekteydi. Ancak II. Meşrutiyet döneminden itibaren kadınların eğitimi, çalışma yaşamına katılımı ve toplumsal görünürlüğü artmaya başlamış; kadın hareketleri doğmuştur. Bu gelişmeler, Cumhuriyet’in ilanıyla hız kazanan modernleşme sürecinin zeminini oluşturmuştur.

1.2 Cumhuriyet Devrimlerinin Kadın Haklarına Katkısı

Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen hukuk ve eğitim reformları, kadını toplumsal hayatta aktif bir aktör hâline getirmeyi amaçlamıştır.
* 1926 Medeni Kanunu ile kadın–erkek eşitliği temel bir ilke olarak kabul edilmiş,
* 1930 Belediye Seçim Kanunu ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme hakkı,
* 1933 Köy Kanunu değişikliği ile muhtar ve köy heyeti seçimlerinde seçilme hakkı tanınmıştır.
Bu aşamalı reformlar, 1934’teki ulusal düzeyde siyasal hakların tanınmasına zemin hazırlamıştır.

2. 5 Aralık 1934 Reformu ve Yasama Süreci

5 Aralık 1934 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan görüşmeler sonucunda Anayasa’da yapılan değişiklikle kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Karar, Meclis’te büyük bir çoğunlukla kabul edilmiş; bu durum siyasal iradenin modernleşme ve eşitlik yönündeki kararlılığını göstermiştir.
Atatürk, yaptığı konuşmalarda bu değişikliği Türk toplumunun çağdaşlaşmasının doğal bir sonucu olarak değerlendirmiş ve kadınların temsil hakkını ulusal egemenliğin genişletilmesi açısından temel bir ilerleme olarak vurgulamıştır.

3. Uluslararası Karşılaştırma

Kadınlara siyasal haklar tanınması sürecinde Türkiye, pek çok Avrupa ülkesinden daha erken davranmıştır:
ÜlkeKadınların Seçme HakkıSeçilme HakkıTürkiye19341934Fransa19441944İtalya19451945İsviçre19711971Belçika19481948
Bu tablo, Türkiye’nin 1930’lu yıllardaki toplumsal modernleşme hamlelerinin Avrupa ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir.

4. Reformun Toplumsal ve Siyasal Etkileri
4.1 Temsilin Genişlemesi

1935 genel seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 18 kadın milletvekili girmiştir. Bu oran, birçok Avrupa ülkesinin temsil oranlarının üzerindedir. Kadınların Meclis’te yer alması:
* eğitim,
* aile hukuku,
* sağlık,
* sosyal politika
gibi alanlarda önemli düzenlemelerin yapılmasına katkı sağlamıştır.

4.2 Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Yeni Bir Aşama

1934 reformu, yalnızca siyasal bir kazanım değil; aynı zamanda Türk toplumunda kadının konumuna dair zihinsel dönüşümün de temel taşıdır. Bu değişiklik, kadınların kamusal alanda görünürlüklerinin artmasına, sivil toplum ve eğitim alanında daha aktif rol almalarına olanak sağlamıştır.

Sonuç

5 Aralık 1934’te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecinin en çarpıcı ve ilerici adımlarından biridir. Atatürk’ün vizyonu doğrultusunda gerçekleştirilen bu reform, hem demokratikleşmenin hem de toplumsal eşitliğin güçlenmesine önemli katkılar sağlamıştır. Türkiye’nin bu hakkı birçok Avrupa ülkesinden önce tanıması, Cumhuriyet devrimlerinin modern ve ilerici karakterinin en somut göstergelerinden biri olmuştur.
Bu tarihsel adım, Türk kadınının toplumsal ve siyasal hayatta etkin yer almasının başlangıcı olmuş; Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşma yolundaki kararlılığını bir kez daha kanıtlamıştır. Bu vesileyle Başta değerli Eşim Verda TuranKaraymir hanımefendi olmak üzere Bütün Kadınlarımızın Dünya kadınlar hakları gününü kutlarım
Mavi Didim’in değerli okuyucuları, tarih sadece geçmişin aynası değil, geleceğin pusulasıdır. Bizler de bu pusulayı iyi okumalı, tarihimize, ecdadımıza ve onların bize bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmalıyız.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle...
Ne mutlu Türk’üm diyene! Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla