Yerel seçimlerin üzerinden 7 ay geçmiş, 20 yıldır Didim’i yöneten bir siyasi parti son seçimlerde de yerelde iktidar olmuştur. İktidarda olduğu onca yıl içinde muhalefet yüzü görmemiş olan bu parti Türkiye İşçi Partisi’nin varlığını hissettirdiği şu zamanlarda ne yapacağını bilememekte, yıllardır hükumette tuttuğu, millete adeta kan kusturan bir siyasi partiyi örnek alarak, muhalefeti baskı altında tutmanın yöntemlerini aynen uygulamaktadır.
Yerelde yapılan her türlü eleştriye, Didim’in ilk Kadın Belediye Başkanımız diye başlayan cümleler kurmakta, yapılan bu eleştrileri de belediye başkanının kadın olmasına bağlayarak, eleştri yapanları aynı zamanda bir kadın düşmanı olarak lanse etmekten çekinmemektedirler.
Kadın, erkek farketmez. İktidarın bir sorumluluğu vardır ve bu sorumluluk hesap sorulabilir anlamına gelmektedir.
Son seçimlerden birinci çıkmış, 17 milyon yurttaşın oyunu almış bir siyasi partinin lideri, yıllardır ülkenin tüm kaynaklarını çevresine aktaran, halkını sefalet ortamına götüren bir başka siyasi partinin liderinin önünde ayağa kalkması tüm ülke de tramva yaratmış, her çevreden eleştriler gelmiştir. Bu eleştrilere yanıt verirken ise aynen şöyle demiştir; “ Kaybediyorsak, ben kaybediyorum.” . Yazım hatası yoktur. Aynen böyle demiştir. Tekrarlayalım: “Kaybediyorsak, ben kaybediyorum.”. Bunun açıklaması ulusal basında geniş bir şekilde ele alınmış ne anlama geldiği konusu yeterince tartışılmıştır. Değişik bir kişilik sergilemiştir.
Didim’de de bu duruma eleştiri gelmiş,eleştiri yapanlardan biri olan Türkiye İşçi Partisi’nde adaylık yapmış bir kadın için; “bizi de sizi geçmişteki eylemlerinden dolayı farklı sıfatlarla bahsedebiliriz.”, gibi seviyesiz, mesnetsiz, her türlü pisliği içinde barındıran bir uslüp ile sözüm ona yanıt verilmiştir.
Bu seviyesiz yanıtı veren ise şu anda CHP Belediye Meclis Üyesi olan ve herkesin bildiği gibi, geçmiş seçimlerde CHP’nin içinde olup CHP’ye seçim kaybettirmeye çalışmış bir kişidir. Biz böyle kişilere hain demekten çekinmeyiz.
Ama biliyoruz ki önlerindeki tek örnek iktidar olan AKP’yi emsal alarak utanma duygusundan uzak bir tavır sergileyeceklerdir.
Didim özelinde konuşacak olursak, Tükiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olmanın arkasına yaslanarak, şimarık mirasyediler gibi bu mirası hoyratça harcamaktadırlar. Atatürk’ü anlamaktan uzak bir zihin yapısıyla kişisel çıkarları ile hareket etmekte, toplumun sorunlarını görmezden gelmektedirler.
Atatürk’ün yıllarca oturtmaya çalıştığı demokrasinin temel yapı taşının muhalefet olduğunu anlayamamışlardır.
Muhalefet iddia, iktidar savunma makamıdır. Hakim ise yurttaşlarımızdır.
Hesap verebilirlik ağızdan düşmeyen bir sakız gibi çiğnenmekte ancak bir türlü sindirilememektedir.
Biz Türkiye İşçi Partisi olarak Didim’in tek muhalefet partisiyiz. Didim’in yönetimine ilişkin eleştirilerimizi yapmaya devam edeceğiz. Yurttaş adına hesap soracağız.
Aylardır yanıt beklediğimiz sorular vardır ve yerel iktidar bu soruları görmezden gelmektedir.
Bu soruları tekrarlayalım;
1- Anfitiyatro’nun durumu tam olarak nedir? Didim halkının ödediği bedel ile yapılmış bir kültür-sanat yapısının atıl durumda kalması kimin sorumluluğudur. Başkanın yapmış olduğu eksen kayması açıklamasına bir delil sunulamamıştır. Basından öğrendiğimiz kadarıyla kullanıma ilişkin oluşan hasarlar bilirkişilerce tespit altına alınmış ama hala belediye başkanın’dan bir ses çıkmamaktadır.
2- Belediye Başkanının çalışanlarına mobbing uyguladığının konuşulduğu dönemde yine mobbinge uğradığı iddia edilen bir kadın çalışanın intiharının hemen ardından belediye başkanının olayı bir kaza olarak nitelendirilmesine anlam vermeye çalışıyoruz. Bu emekçinin intiharında mobbing’in ne derece etkili olduğunun araştırılmasını talep ediyoruz.
3- Belediye’nin yapı ruhsat servisinde çalışan bir kadın mimarın işten çıkartılıp, yerine bir meclis üyesinin eşinin işe alınması ne anlama gelmektedir? Bu işlemlerin derhal geri alınmasını talep etmekteyiz.
4- Düzenli olarak Maltepe ve Kartal Belediyerinden memur kadrosuna gelenler için de halen bir açıklama gelmemiştir.
5- İlçemizde yapılan festivallerin yerleri konusunda gösterdiğimiz tepki sonuç vermiş, Yazarlar Festivali ait olduğu Altınkum’a geri dönmüştür. Benzer bir şekilde soruyoruz, Zeytin Festivali Tapınak çevresinde mi yapılmalıydı? Neden Akyeniköy, Balat, ya da Akköy’de yapılmamıştır? Buralarda yapılsaydı hem kültürel olarak hem de ticari olarak hedefine daha doğru ulaşmaz mıydı? Yapılan festival ve etkinliklerin halka ulaşabilirliği sorgulanmalıdır. Görüyoruz ki bu etkinlikler halktan uzak kendileri için yapılmış eğlencelere dönüşmektedir.
6- Kadınlara yönelik yaşanılanlar ortada iken neden hala bir Kadın Dayanışma Merkezimiz yok?
7- Didim’in gözbebeği Mavişehir’de ne olduğunu anlayamadığımız bir takım oyunlar oynanmaktadır. Yıllardır orada tapular hızlı bir şekilde el değiştirmiştir. Belediye bu konuda bir açıklama yapacak mı? Mavişehir’in durumu nedir?
Türkiye İşçi Partisi olarak sorularımızı sormaya devam edeceğiz. Eleştrilerimizi yapmaya devam edeceğiz.
Biliyoruz ki; son sözü emekçiler söyler. Yine öyle olacak çünkü emekçilerin ellerinde yükselen bir yaşama muhtacız. Ve biliyoruz ki; bir şehir işçileri kadar mutludur.
Didim Kamuoyuna saygılarımızla…