TESADÜF DEĞİLDİR

Te­sa­düf kav­ra­mı Türk­çe­ye Arap­ça­dan gir­miş­tir. Bek­len­me­di­ği, um­ma­dı­ğı bir anda kar­şı­laş­ma, rast­la­ma an­la­mı­na gelir.
Yazar, mü­zis­yen ve ko­nuş­ma­cı olan Hakan Men­güç, Hiç­bir Kar­şı­laş­ma Te­sa­düf De­ğil­dir, baş­lı­ğıy­la yaz­dı­ğı ki­tap­ta rast­lan­tı­la­rın insan ha­ya­tın­da öne­mi­ni an­la­tı­yor.
Her hi­kâ­ye ya­şan­mış bir olay­dan esin­le­ne­rek, kurgu ile bes­le­ne­rek ya­zı­lır. İki genç yedi gün sü­recek bir yol­cu­lu­ğa çı­kar­lar. Yan­la­rı­na para, kredi kartı ve yi­yecek al­ma­dan gi­di­len bu yolda, yal­nız günde bir da­ki­ka cep te­le­fon kul­lan­ma şartı var­dır.
Se­ya­hat es­na­sın­da baş­la­rı­na gelen olay­lar­la ta­ma­men de­ği­şir­ler. Bu iki genç için artık hiç­bir şey es­ki­si gibi olmaz. Yedi gün bile in­sa­nı de­ğiş­ti­re­bi­lir, insan ol­gun­la­şır.As­lın­da yol­cu­luk in­sa­nın ken­di­ne yap­tı­ğı yol­cu­luk­tur. Ken­di­ni olay­lar kar­şı­sın­da ta­nı­mak­tır.
To­run­la­rım ve öğ­ren­ci­le­rim için duam, Tan­rım on­la­rı iyi in­san­lar­la kar­şı­laş­tır. Kar­şı­laş­tı­ğı­mız in­san­la­rın fan­te­zi, dü­şün­me ve in­san­da var olan ye­te­nek­le­rin ge­liş­me­sin­de po­zi­tif et­ki­si var­dır.Kötü in­san­lar yap­tık­la­rı kö­tü­lük­le bir gen­cin ge­liş­me­si­ne engel ola­bi­lir­ler. Bu ne­den­le, ar­ka­da­şı­nın kim ol­du­ğu­nu söyle ki, senin nasıl bir insan ol­du­ğu­nu söy­le­rim, denir.​Aziz Nesin, zen­gi­nim zen­gin di­ye­rek, ha­ya­tı­nı zen­gin­leş­ti­ren, kar­şı­laş­tı­ğı iyi in­san­la­rı kas­te­di­yor. İyilik yapan in­san­la­rı kayda ge­çir­mek, bir nevi kayıt ko­lek­si­yo­nu yap­mak­ta fayda var­dır.Genç­lik yıl­la­rı te­laş­la geçer, fark edil­mez. Ama son­ra­dan neden ad­re­si­ni al­ma­dım, diye piş­man­lık du­yu­lur. Bu ne­den­le iyi ki ne­sil­ler ara­sın­da ile­ti­şim ko­lay­laş­tı. İnter­net ça­ğın­da de­ne­yim­li in­san­lar de­ne­yim­le­ri­ni ilet­me fır­sa­tı bu­lu­yor.Zaman son­suz­dur, ama insan ömrü sı­nır­lı­dır. O halde aynı ha­ta­la­rı ya­pa­rak zarar gör­mek ye­ri­ne, de­ne­yim­ler­den fay­da­la­nan genç nesil daha az hata yapar.​Al­man­ya’dan dört üni­ver­si­te öğ­ren­ci­si ar­ka­da­şıy­la bir Türk genci Tür­ki­ye’ye se­ya­ha­te çı­kar­lar. İzmir’de bir tra­fik ka­za­sın­da ara­ba­la­rı hasar görür. Bu ha­sa­ra sebep olan bir pro­fe­sör­dür. Üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri ol­du­ğu­nu duyan öğ­re­tim üyesi, genç­le­rin ara­ba­la­rı­nı tamir et­ti­rir, evine davet eder.​Genç­ler sıcak yemek yer­ler, duş yapar ve sonra yola devam eder­ler. İyi­li­ğin kar­şı­lı­ğı yıl­lar sonra gelir. Ni­te­kim bu genç­ler Tür­ki­ye sev­da­lı­sı olur­lar. Tah­sil­le­ri­ni bi­ti­rip, mes­lek sa­hi­bi olun­ca Yaz ta­til­le­ri­ni hep Tür­ki­ye’de ge­çi­rir­ler.Aynı se­ya­hat­te Türk genci Tolga Didim/Al­tın­kum plaj­da kim­lik kâ­ğıt­la­rı­nı ve cüz­da­nı­nı kay­be­der. Bir ay sonra bir mek­tup­la kim­lik, diğer önem­li bel­ge­le­ri ve ban­ka­da açıl­mış bir hesap cüz­da­nıy­la alır. Bir­lik­te se­ya­hat et­ti­ği Alman ar­ka­daş­la­rı­na ül­ke­si in­san­lar­dan onur­la an­la­tır, gös­te­rir. Bulan bir iş ada­mı­dır.İyilik akıl­dan, kö­tü­lük kalp­ten çık­maz.Hakan Men­güç yur­ti­çin­de ve yurt­dı­şın­da ver­di­ği se­mi­ner­ler­le mil­yon­la­rın gön­lün­de yer edi­yor. Ber­lin’e de geldi, ama ben ka­tı­la­ma­dım se­mi­ne­re. Ki­tap­la­rı altı dilde çev­ril­miş­tir.Genç yazar Girne Ame­ri­kan Üni­ver­si­te­si bün­ye­sin­de açı­lan Sufi Aka­de­mi bölüm baş­ka­nı­dır. De­ği­şi­me ve ömür boyu öğ­ren­ci ol­ma­ya açık. Saz­lık bir kamış, yedi ev­re­den sonra içli ses­ler ve­re­bi­len bir “Ney’e” dö­nüş­tü­ğü gibi, insan da de­ği­şe­bi­lir.
Aynı za­man­da “Ney” vir­tü­özü olan yazar sos­yal medya üze­rin­den üf­le­di­ği par­ça­lar­la mil­yon­la­ra ula­şı­yor.
Her şey güzel ola­cak. Umut­lu olmak için o yolda ha­zır­lan­mak bir şey­ler yap­mak ge­re­kir.
Ha­zır­lan­ma­dan yola çı­kıl­maz, di­lek­çe ver­me­den üni­ver­si­te­ye kayıt ya­pı­la­maz. Ça­lış­ma­dan iyi not, karne ve dip­lo­ma almak müm­kün olmaz.
Her in­sa­nın hayat fel­se­fe­si anı­la­rın ki­şi­li­ğin­de özüm­len­me­si ne­ti­ce­sin­de olu­şur. İnsanı insan yapan ha­tı­ra­la­rın top­la­mı­dır. İyilik yapan hemen anın­da kar­şı­lı­ğı­nı bek­le­me­me­li­dir. Zira iyi­lik yapma in­sa­nın ken­di­si­ne de iyi gelir.​Bir mum başka bir mumu tu­tuş­tur­du­ğun­da kendi ışı­ğın­dan hiç­bir şey kay­bet­mez. Tam ak­si­ne ka­ran­lık­la­rın ay­dın­lan­ma­sı­na ve­si­le olur. Mev­la­na
Çok oku­yan, çok ya­şa­yan değil, çok gezen bilir. Su­fi­ler yol­cu­luk ede­rek öğ­re­nir ve öğ­re­tir­ler. Sa­bır­la, her ar­zu­nun ye­ri­ne gel­me­si için doğru bir za­ma­nı var­dır. Yola giden de­vam­lı meş­gul­dür. Meş­gu­li­yet ruhu de­vam­lı ye­ni­ler, yani te­da­vi eder. Su­fi­ler beş ku­ral­la hayat fel­se­fe­le­ri­ni ge­liş­ti­rir­ler.
1. Kar­şı­mı­za çıkan her insan bize bir şey öğ­re­tir.
2. Yola ki­bir­le değil, öğ­ren­me ve an­la­ma ni­ye­tiy­le çıkan, bil­me­si ge­re­ke­ni öğ­re­tecek bilge in­san­lar­la kar­şı­la­şır.
3. Yolda or­ta­ya çı­ka­cak zor­luk­lar gez­gi­ni eğit­mek, ol­gun­laş­tır­mak için­dir.
4. Yolcu ama­cı­na gö­tü­recek işa­ret­le­ri oku­ya­bil­me­li. Ha­ya­tı oku­mak Kuran’ın ilk sö­zü­nü bil­mek­le baş­lar: Oku!
5. Bi­tiş­ler yok oluş de­ğil­dir. Gönül görme ye­te­ne­ği olan için, ka­pa­nan bir ka­pı­nın ar­ka­sın­dan, daha ha­yır­lı başka bir ka­pı­nın açı­la­ca­ğı­nı, görür.
Yola git­me­yen, gi­de­me­yen yok­sul, has­ta­lar da ken­di­ne, gön­lü­ne yol­cu­luk ya­pa­bi­lir.
Kimi bin defa gider Kâbe’ye de ken­di­ni bu­la­maz, kimi kö­yün­den bile çık­ma­mış­tır ama gönül Kâbe’sinde yaşar.
Hoşça kalın!
İki alın­tı ve kay­nak:
Hakan Men­güç, Hiç­bir Kar­şı­laş­ma Te­sa­düf De­ğil­dir, Des­tek ya­yın­la­rı, Ni­şan­ta­şı/İstan­bul 2020