TARİHİ GERÇEKLERİ UNUTMAYINIZ VE UNUTTURMAYINIZ..

OKURMUSUNUZ...

ASTEĞMEN KUBİLAY OLAYI:

23 Aralık 1930 günü Menemen'de meydana gelen olayda, 43. Piyade Alayında yedek subay olarak görev yapan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay şeriat isteyenler tarafından şehit edildi. Genç Cumhuriyet rejiminin kuruluşundan yedi yıl sonra tanık olduğu diğer bir önemli irtica olayı, “Menemen Olayı” olarak tarihe geçti. Şeriat isteyen meczupların Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesip bir çubuğa tutturduğu haberi Ankara’ya gelince derhal olağanüstü bir toplantı yapıldı. Toplantıya katılanlardan Kâzım Özalp, hatıralarında Atatürk’ün öfkeden çılgına döndüğünü olay karşısında şu sert sözleri sarf ettiğini yazar:

-“ Bu ne haldir, mürteciler hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar. Binlerce Menemenliden kimse çıkıp mâni (engel) olmuyor, bilakis tekbirlerle teşvik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler?

Onların namusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını, yalnız hain katiller değil, hepsi en ağır şekilde çekmelidir.

Bu, Cumhuriyet’in ve bizim başımızı kesmek demektir.

Bunlardan bütün Menemen sorumludur. Bu kasaba, ‘VİLMODİT’ (*) ilan edilmeyi hak etmiştir. ,

Derhal harekete geçmeliyiz” dedi.

Toplantıya katılanlar, Atatürk’ü yumuşatmaya çalışmışlar, bu uğurda,

“Acaba ayrıntılı raporların gelmesini beklesek mi?” demişler.

Yine Özalp’in yazdıklarına göre, Atatürk’ün taviz vermeye niyete yokmuş ve “İşte böyle olacak, dağılın” deyince toplantı sona ermiş.

Peki vilmodit nedir? Vilmodit Fransızca kökenli bir tabirdir ve özellikle Fransız ihtilalinden sonra dilimize girmiştir. Bir kasaba ya da şehir cezalandırılmak istendiğinde kadın-erkek-çocuk herkes kasabadan çıkarılır. Tüm evler ve ahırlar hayvanlar içindeyken ateşe verilir ve tüm kasabanın yanışı hainlere izlettirilirdi. Sonunda küle dönen kasabadan kararmış büyükçe bir taş alınır ve İbret-i alem için köy meydanına dikilirdi. Kasabada yaşayan herkes sürgün edilirdi.

Fahrettin Altay büyük çabalarla Atatürk’ü fikrinden vazgeçirmiş derhal divanı harp kurulmasını emretmiştir. O gün isyancılarla birlikte Asteğmenin kafasını bağladıkları ipi satan esnafa kadar herkes köy meydanında asılmıştır. Çok yaşlı olduğu için asılmayan Şeyh Esad’ın oğlu Mehmed Ali dahi babasının yerine asılmıştır. Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur (sürekli alkışlar). Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

 

BİR İNGİLİZ AJANI....ŞEYH SAİT

Bir Türk öldürmek yetmiş gavur öldürmekten daha sevaptır" diyen hain Şeyh Sait, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından 98 yıl önce bugün ibreti alem idam edildi!

29 Haziran 1925

ŞEYH SAiT İSYANI

İsyanın ele başı Şeyh Sait, mahkemenin nihai kararına kadar ayrılıkçı olmadığını söylese de idamdan önceki son sözleri mahkemeyi doğrular niteliktedir. İnkılap tarihçileri hilafetin kaldırılmasının sadece isyan için bir bahane olduğunu söylemekte.…

Müderris, mutasavvıf, müfessir ve muhaddis olan Şeyh Said, Şeyh Said İsyanı'nın lideriydi. Cumhuriyet'in ilanına ve laik düzene karşı çıkan Şeyh Said, şeriat isteğiyle dönemin hükûmetine karşı silahlı isyan girişiminde bulunmuş, bunun üzerine 1925 yılında yargılanmıştır ve ardından idam edilmiştir

Şeyh Sait isyanının asıl amacı nedir?

Halifeliğin kaldırılmasından yaklaşık bir yıl sonra, 13 Şubat 1925'te Şeyh Sait, “din elden gidiyor” diye doğudaki bazı aşiretleri Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklandırdı. Şeyh Sait, yeşil bayrak açarak, sala getirerek yürüyor, "Halifelik kaldırıldı, medreseler kapandı, din elden gidiyor" diye propaganda yapıyordu.

Şeyh Said Ayaklanması, Nakşibendi tarikatı şeyhi Şeyh Sait'in önderliğinde gerçekleşti ve geniş bir alana yayıldı.  Şeyh Said, Mayıs 1925 tarihinde büyük bir isyan başlatmayı hedefliyordu, fakat 13 Şubat 1925'te Diyarbakır'ın Piran köyünde jandarma ile çıkan çatışma sonucunda ayaklanma başladı.

İsyan günümüzde Bingöl iline bağlı olan Genç ilçesinde başladı. Daha sonra isyancılar sırasıyla Hınıs, Çapakçur, Lice ve Palu ve Elazığ'ın merkezini de ele geçirdiler. Ardından Diyarbakır'ı da kuşattılar. Dönemin en büyük ayaklanmalarından bir tanesine liderlik eden Şeyh Said, dönemin hükümetine karşı silahlı isyan girişiminde bulunduğu gerekçesiyle yargılandı. İsyanı bastırmak üzere bölgeye asker gönderildi. İsyan, 'Dini siyasete alet etmek', 'vatana ihanet' suçu kapsamına alındı. Yargılanma sürecinde isyanın 'Cumhuriyet rejimine tehdit oluşturduğuna' karar verildi. 

İsyan, 27 Nisan 1925 tarihinde Şeyh Said'in yakalanmasıyla bastırıldı. Daha sonra Şeyh Said dahil 50'ye yakın kişi İstiklal Mahkemeleri'nde yargılandı. 

Şeyh Said, 29 Haziran 1925 yılında Diyarbakır'da idam edildi.

Faydalanılan kaynaklar

Metin TokerŞeyh Sait ve İsyanı, İkinci basım, Bilgi Yayınları, Ankara, Temmuz 1994.

Uğur MumcuKürt - İslam Ayaklanması 1919-1925Tekin Yayınları, İstanbul, 1991, ISBN 975-478-088-9

Ahmet Mumcu, Tarih açısından Türk Devriminin Temelleri ve GelişimiISBN 9751005272

Faik Bulut, Devletin Gözüyle Türkiye'de Kürt İsyanlarıYön Yayıncılık, İstanbul, 1991.

Ergün Baybars, İstiklal Mahkemeleri, 1975