Nazım Hikmet bir dizesinde sıcağı şöyle seslendiriyor:
“Sapı kanlı
demiri kör bir bıçaktı
sıcak!..”
Koca şairin gönlünü kaynatan sıcak böyle dökülmüş satırlara…
İşte şimdilerde o sıcak kasıp kavuruyor tüm ülkeyi, kavurup silkeliyor.
Ama bir yandan da hayat devam ediyor.
Zamlar, ekonomik kriz insanlarımızı yaktı, sofralarını kuruttu.
Yaşamlarını alt üst etti, kararttı, çökertti.
Yaşam mücadelesinin sıcaklığı, “sapı kanlı kör bir bıçak” gibi saplandı halkın hayatının içine…
Ve bu sıcak, kavurucu ortamda bu ülkenin ana-muhalefet partisinin ortaya koyduğu muhalefet “klimalı”dır.
Klimalı salonlarda sürdürülen basın açıklamaları ile sokağın sıcaklığı [sanki!] giderilmeye çalışılmaktadır,
Geçtiğimiz seçim öncesi sürdürülen meydanlara yönelik “propaganda” muhalefeti bile ortada yoktur.
Sokak sıcak, salonların klimaları serindir.
Ve halkın çilesi gölgede 45 dereceyi geçmiş, önüne gelen tüm umutları kurutmaktadır.
Ama…
Sanıyoruz kimileri bu satırları okuyunca o bildik sözü tekrarlayacaktır:
- Yapacak bir şey yok.
Hayır, var!
Oysa…
Yapacak çok şey var.
Eğer demokrasi diyorsak, hukukun üstünlüğü gibi uygarlık değerlerinden söz ediyorsak, yapacak çok şey var.
Çünkü demokrasi, tarihin tüm zamanlarında aşağıdan yukarıya doğru kurulmuştur.
Hiçbir tek-adam, hiçbir hükümdar ya da kısacası hiçbir koltuk sahibi, demokrasiyi yukarıdan aşağıya indirmemiştir.
İndirmez!
Demokrasi mücadelesi, aşağıdan yukarıya doğrudur; bu açık gerçeği, kafa sallayarak da olsa, tasdik etmeyecek bir Allah’ın kulu yoktur [herhalde…]
O zaman… Demek ki temel mesele, “yapacak o çok şeyleri” gündemimizin en ön sıralarına yerleştirmek ve öncelik sırasına göre, aşağıdan yukarıya doğru… [önce CHP’den başlamak üzere] gereklerini yapmaktır.
Çünkü başka hiçbir çare yoktur.
www.soruyusormak.com