Naziler Polonya’yı işgal ettikten sonra, 14 Haziran 1940 tarihinde Auschwitz toplama kampı, soykırım fabrikası siyasi suçlular için kuruluyor. Daha sonra çeşitli öldürme metotları deneniyor.
Yıllardır ilk defa bu katliam ile ilgili tarihi etraflı okuyabildim, ilgili televizyon yayınlarını izleyebildim. İnsanım diyen üzülmeden, empati duymadan bilgilenemez.
Gaz duşuna girmeden giysileri astığın askının numarasını aklında tut ki, çıkınca bulabilesin, diye yalan söyleniyor. Sağ çıkmayacaklarını bile bile. Gazla zehirleme son metot. Daha önce açlık, hastalık işkence ile ölenlerden başka silahla vurularak öldürülüyor.
Bu toplama, soykırım fabrikasında bir buçuk milyon insan çoğu Yahudi olmak üzere siyasi suçlular, Sinti Roma, diğer vatandaş ve insan olması elinden alınan, öteki, başka yapılanlar öldürülüyor.
Sovyet Kızıl Ordusu, 27 Ocak 1945 yılında Auschwitz kampını kurtardığında, yedi binden fazla insan açlık, hastalık ve fiziksel işkence nedeniyle yaşam mücadelesi veriyordu. SS katilleri delil olabilecek her şeyi yok etmeye çalışmış ve kampı terk ederek, çareyi kaçmakta bulmuştu.
İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrası, Almanya’yı işgal eden İngiliz, Fransız, Amerika ve Sovyetler Birliği, biz bu faciayı bilmiyorduk, katliamdan haberimiz yoktu, diyen Alman halkını sırayla, zorunlu olarak soykırım fabrikaların bulunduğu toplama kamplarına götürüp, gösterdiler.
Soykırım faciasını işleyenler, karar verenler yurdu terk etmişti. Kalanlar için en son mahkeme kararları, verilen cezalar yirmi yıl sonra gerçekleşti. Yurtdışında yaşayan, hayatta kalan Yahudiler ve savaşı kazanan devletlerin baskısı ve organizesi ile savaş, katliam suçluları mahkemede cezalandırıldı.
Yani Türk konuk işçilerin Almanya’ya gelmesi anlaşması yapıldığı 1961 yılında, katliam suçluları önemli devlet dairelerinde hâlâ görevde bulunuyorlardı. Türkiye vatandaşlarını emanet ettikleri kişilerin bazılarının katil olabileceğini hesaba katmamıştı. İlk nesil çalıştı, ama yaşamadı.
27 Ocak 2025 tarihinde 80. Kurtuluş günü anma töreninde devleti idare eden ve demokratik parti genel başkanları insan haklarını koruma, demokrasiyi koruma anlamına gelir, dediler.
Öldürme, soykırım fabrikasında hayatta kalan çok az sayıda hâlâ yaşayanlar, ölümden önce geçen zamana dikkat edilmesi için uyarıyorlar.
Öğrenciye en samimi arkadaşıyla oynaması yasak ediliyor. Okulda, sınıflardan öğrenciler toplanıyor. Banklarda oturmaları yasak ediliyor. Okullarda öğretmenler, üniversitede öğretim üyeleri görevden alınıyor. Kısacası aşağılama, hor görme, yaşam alanları daraltma 1933 yılında Hitler rejimi devlet idaresini ele geçirince başlıyor.
Tarih geleceğe yol gösterir, ders çıkarılmazsa bugünü insana cehennem yapabilir. Tekrar etmemesi için her vatandaş aktif çaba göstermelidir. Beni temsil eden kanunları çıkarır, uygulamasını yapar, deme zamanı geçti.
Tüm dünyada yükselen aşırı milliyetçilik tehlikeli boyutta yükseliyor. Ekstrem sağ düşünceli Almanya için Alternatif (AfD) partisinin güçlenmesini arzu etmeyen, seçme hakkı olan her vatandaş oyunu kullanmalı. Kullanılmayan her oy AfD’nin oran olarak oy sayısını artırmış oluyor.
Birçok Türk ve Alman kuruluşları, partiler uyardı: 23 Şubat 2025 tarihinde seçim hakkımızı kullanalım.
Holokost’u bizzat yaşayan zaman şahitlerin sayısı azalıyor. Yazılı, sözlü ve görüntülü belgeler kollektif hafızayı canlı tutabilir. Genç nesil tarihte yapılan cinayetlerden sorumlu değildir, ama tekrar yaşanmasını engelleme sorumluluğu taşıyorlar. Bu nedenle öğrenciler Auschwitz gibi toplama kamplarını ziyaret etmelidir. Tarih dersleri, anıt projeler bu konuyu canlı tutmalıdır.
Bazı gözlemciler Almanya hafıza kültürünün belli sorumlu, devleti idare edenlerde geliştiğini, fakat halkta noksan kaldığı görüşünde. Yoksa böyle ekstrem bir parti bu kadar oy alamazdı.
Her ne kadar antisemitizm (Yahudi karşıtlığı) sanki Müslüman sığınmacılar getirmiş gibi gösterenler olsa da Alman toplumundaki olaylar kaygı veriyor. Duvar yazıları, mezarlıkların zarar görmesi, tehdit telefonları ve Yahudilerin yaşadığı hakaretler, Almanya’da Yahudi inancında olanların yaşamasını güvensiz hale getiriyor.
Toplumda demokrasiye, hak ve adalete güvenmek isteyen her vatandaş antisemitizmin yalnız Yahudilere yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda demokrasiyi hedef alan bir tehdit oluşturduğunun farkında olmalıdır.
Naziler 1933 – 1945 yılları arasında altı milyonu Yahudi olmak üzere, milyonlarca insanı katletti. Savaşta ölen askerlerin sayısı on yirmi milyon tahmin ediliyor.
Sembolik, en büyük toplama kampı Auschwitz’e Nazilerin işgal ettiği bütün diğer ülkelerden Yahudi inancında olan insanlar toplanıyor. Böyle devlet rejimiyle muazzam organize soykırım fabrika metodunun benzeri olamaz. Bu nedenle Yahudi Cemiyeti karşılaştırma ve benzetmeye karşı çıkıyor.
7 Ekim 2023 tarihinden sonra Gazze’de yaşanan savaş nedeniyle Avrupa genelinde ve Almanya’da antisemitizmde artış görülüyor. Gazze’de binlerce can kaybı İsrail ve din Yahudi düşmanlığını ayırt etmeyi zorlaştırıyor.
Vatandaşlık başvurusunda, Almanya’nın İsrail’e ve Yahudilere karşı tarihsel sorumluluğu kabul etmeleri isteniyor, şart koşuluyor.
Yahudi inancında olan vatandaşlar, seksen yıl sonra ölüleri anma kadar, yaşayanların can ve mal varlığını koruması için devletin görevini hatırlatıyorlar.
Müslümanlara karşı yapılan düşmanlık da göz ardı edilmemelidir.
Hoşça kalın!
Kaynak:
ZEIT Geschichte 1/2025, Dergi,
Auschwitz, Das Verbrechen, Die Erinnerung, Die Debatte