Siyasetin gölgesinde hayat

Çok partili hayata geçmemizin üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen demokratik kuralları tam olarak uygulayamadığımızdan olsa gerek bir türlü istediğimiz en azından talep ettiğimiz yaşam şartlarına ulaşamadığımızı çok net bir şekilde söyleyebiliriz.

2018 yılında tanıştığımız Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dolayısı ile milletvekilliği, TBMM gibi yıllar yılı hayatımıza olan pek çok alışkanlık bizi terk etmiş durumda.

İsmine “normalleşme” dediğimiz ancak tam aksi bir noktaya doğru koşmaya başladığımız bu durum var olan şartlar gereği ülke sınırları içerisinde yaşayan milyonlarca vatandaşı tam olarak ortadan ikiye ayırmış durumda.

Artık vatandaşlarına var olandan daha rahat bir hayat sağlamanın hesaplarını yapan AB ülkelerinde birkaç kez daha belirttiğimiz gibi o ülkelerde yaşayan insanların siyasetten bize göre daha uzak kalmalarına vesile oluyor.

Biz çok uzun zamandır istemememize rağmen siyaset ile yatıp siyaset ille kalkmak durumunda kalıyoruz, Sabah erken saatlerde başlayan ve bir türlü bitip tükenmeyen siyasi tartışmalar gölgesinde ömrümüz geçip gitti.

Siyasetin o bildiğimiz gölgesinin daha uzun yıllar üzerimizden gitmeyeceği çok net bir şekilde belli olmuş durumda.

Bize öğretildiği gibi demokrasi tam olarak tahammül rejimidir, Dolayısı ile demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından birincisi olan tahammül ikliminde bizi kuşatmasını bekleyip duruyoruz.

Siyaset kurumunun başında bulunanlar biraz müsamahakar olsa artık kaybetmek üzere olduğumuz tevazuyu hayatımızda hakim kılsalar belki şu günlerde var olan karanlık iklimden daha kolay çıkma imkanı bulabileceğiz.

-Siyasete elbette ki ihtiyaç var.

-Seçmenden oy alabilmek için de her zaman kuvvetli bir hitabete ihtiyaç var

-Siyasi partilerin başında seçmeni etkileyecek hatip genel başkanlara da ihtiyaç var.

Asıl sıkıntı seçmeni etkileyen ve etkilediği seçmenden iktidar vizesi alan siyasetçilerin iş başına geldikten sonra sadece kendi seçmeninin değil ülkede yaşayan herkesin ortak paydası olmak için gerekli adımı atamamasından kaynaklanıyor.

Belli zamanlarda siyaset kurumunun var olan gerçeklikten koptuğu seçmenin çektiği sıkıntıları unuttuğu anlar olur, İşte o zamanlar bizim siyasetin gölgesinde en fazla kaldığımız ve en çok sorun yaşadığımız anlardır.

Siyaseti hayatımızdan ne kadar çok öteleyebilirsek siyaset kurumunun temel görevinin halkın yaşam şartlarını olabildiğince üst seviyelere çıkarmak olduğunu bunun içinde takım tutar gibi siyasi parti tutmanın hiçbir işe yaramadığını anladığımız an var olan problemlerin çözümü için ilk adımı atmış olacağız.

Zira hepimiz biliriz ki “bulutlar gelir gider kalıcı olan gökyüzüdür”
Yeter ki gökyüzünü kaybetmeyelim.

Gerisi kendiliğinden gelir.