Vikipedi, özgür ansiklopedi:
“Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında dil, kültür ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi[1][2][3] bir vatanperverlik anlayışıdır” Tanımdaki sivil vurgusu kanımca en önemli noktayı işaret ediyor. Bu nedenle yazımın başlığını “SİVİL MİLLİYETÇİLİK” olarak aldım. Bu tanımı önceleyen ve en tipik sivil oluşum örneği olan Kuvayi Milliye örneği tarihteki yerini almıştır. Bu yapının oluşmasında farklılıklar değil birliktelikler, zorunlu beraberliklerle benzerlikler belirleyici olmuştur. Kurtuluş Savaşı şehitleri arasında, Anadolu’da yaşayan halklardan insanların kayıtlara geçtiğini görürüz. Sivil oluşum özgür iradi katılımı yansıtır. Sorun algısı ortak olan özgür bireyler öncelikle sorun veya sorunlar çevresinde yer alarak, söz konusu sorunun çözülmesini amaç olarak belirlerler. Bu belirleme yapıldıktan sonra çözüme götürecek yol ve yöntemler belirlenerek uygulanır. O zaman, sivil tanımını şöyle formüle edebiliriz. Bir sorun çevresinde ve çözüm temelinde bir araya gelen ve özgür iradi katılımcılardan oluşan; ast ve üst ilişkisi olmayan ve herhangi bir otoriteden emir ve direktif almayan yapılanma sivil oluşumdur. Köy Enstitülerinin oluşumu aynı mantığın ve eğitim sorununa yaklaşımın ürünüdür. Günümüzden örnekler isek; ÇYD derneği en tipik örneklerden biridir.Günümüzde adına sivil denilen yapılanmaların belirli güç odaklarınca oluşturulduğunu görebiliriz. Bu ve benzeri yaklaşımlar emperyalist işbirlikçilerin sıkça başvurdukları bir yöntemdir. Kitleleri oyalarken yanıltır ve emperyalist ve kapitalistlere zaman ve mevzi kazandırır. Bu gibi organizasyonlara yerli işbirlikçilerde katılır. Zaten vatandaşları aldatanda yerli işbirlikçilerin aynı yapılanmada yer almalarıdır(!) Milliyetçiliğin ve dinciliğin geçmişi güncelinden daha değerlidir. Bu nedenle geçmişteki altın çağı (gerçekliği tartışmalı olan) geleceğe taşımak çabasındalar(!) Milliyetçilerin her şeyi sadece büyük değil, en büyüktür; dincilerin her şeyi sadece doğru olan değil, tartışmasız doğru olandır(!) Buna karşın, milliyetçiler din sosuna bulanırken; dincilerde milliyet kokteyline yönelmektedirler. Bu sapmaların nedeni olarak paylaşımdan pay alma istemi belirleyicidir. Her iki kesimde sermayenin kendisi olabileceği gibi, mutlaka onun hizmetinde olandır. Toplumu düzenleyip yönlendirmede bu parametreler belirleyicidir. Düzenlemenin dozunu egemenler çıkarlarına göre ayarlarlar.Din ve milliyetçilik soyut değişkenlerdir ve maddi değerleri kontrol edenlerin hizmetindedirler. Maddi değerlere egemenler el koymakta, manevi değerlerde yoksullar sahip çıkmaktadırlar. Olmayanı var saymak temelli bilimsellikten uzak yaklaşımlar aynı şekilde olmayanlardan beslenmektedirler.” . Din ve milliyetçilik ön kabulleri olan inanç temelli yaklaşımlardır. Farklı elamanlar gibi gözükmesine karşın, her ikisi de aynı kümenin elemanıdır. Aynı kümenin elemanları kaçınılmaz olarak ortak özellikler taşırlar. Daha açık bir biçimde ifade edersek; bu iki farklı kavram birbirinin içine geçmiştir. Her ikisi de ötekine karşı geçirgendir. Ortak omurgalarında ise, bilgi yetersizliği yatar.” Bu ikili sarmal toplumların açmazıdır ve onları çıkmaz sokağa sürükler. Merdiven altı aktarımlarıyla alıcılara ulaştırılan ve gerçeklik gibi, tutarlılık gibi endişesi olmayan iletilerdir.Milliyetçilik dendiği zaman altı nasıl dolduruluyor? Yurtseverlik, insan severlik ve varlık severlik temelli yaklaşımlar gerçek milliyetçiliktir. Milliyetçilik adı altında kullanılabilir bir kitle yaratmak yığınları yanıltır. Ezenlerin ve sömürenlerin hizmetinde olanlar her şey olabilir ama milliyetçi olamaz! Atatürk milliyetçiliği eşitlik temelinde geliştirilen demokratik bir milliyetçiliktir. Yasalar önünde eşitlik, adil paylaşımda eşitlik ve yaşamın her alanında fırsat eşitliği gerçekleştirilir. Kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyet, her özgür bireye her şey olabilmenin kapılarını açmıştır. Dahada önemlisi, bu eşitlikleri kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirerek taçlandırmıştır. Eğitimde, sağlıkta, güvenlikte ve güvencede eşitlik ayrıcalığı liyakate bağlanmıştır. Değer üretenlerin ayrıcalığı kavranarak karşılığı verilmiştir. Atatürk milliyetçiliği eşitliği öngörmektedir. Ön açan, yol gösteren ve destekleyerek el atan bir yaklaşımdır. Bütün bunların temelinde; “Üreten köylü milletin efendisidir.” Söylemi ayrımsız, birleştirici, bütünleştirici ve değişim temelli bir yaklaşımdır. Dayanışmayla üreten, üretilenleri adil olarak paylaşan ve bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışıdır. Milliyetçilik tanımadıklarının, dincilik bilmediklerinin savunuculuğunu yapmak değildir!