Gelir Dağılımı ve Eşitsizlik (Uçurumun iki yakası).
TÜİK’in gelir ve yaşam koşulları araştırmalarına göre:
Türkiye’de en zengin %20’lik kesim, toplam gelirin yaklaşık %47’sini alırken;
en yoksul %20’lik kesim ise yalnızca %6–7’sini alabiliyor.
Bu durum, Gini katsayısı ile ölçülüyor. Türkiye’nin Gini katsayısı son yıllarda 0.40 civarındaseyrediyor. (0’a yakın değerler eşit, 1’e yakın değerler eşitsiz dağılımı gösterir.)Satın Alma Gücü ve Sosyal EtkilerSatın alma gücü düşmeye devam ediyor; özellikle sabit gelirli kesimler için temel ihtiyaçlara
erişim zorlaşıyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyal dışlanma ve yoksunluk gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
1-Gelirlerin baskılanması, 2- eskiden kalma birikimlerin elden çıkarılması, 3-Gelecekteki kazançların ipotek altına alınması.
1️⃣ Gelirlerin Baskılanması Ne demek? Vatandaşların maaşları, ücretleri veya gelirleri enflasyon kadar artmazsa, reel gelirleri düşer. Bu, alım gücünün azalması anlamına gelir.
Örnek:
Bir öğretmenin maaşı yılda %30 artarken enflasyon %70 ise, öğretmen aslında fakirleşmiştir.
Asgari ücretle çalışan biri, geçen yıl 10 kg et alabiliyorken bu yıl aynı ücretle sadece 5 kg alabiliyorsa, gelir baskılanmıştır.
Sonuç:
Temel ihtiyaçlara erişim zorlaşır.
Tüketim azalır, yaşam kalitesi düşer.
Borçlanma artar.
2️⃣ Eskiden Kalma Birikimlerin Elden Çıkarılması.
Ne demek? Vatandaşlar geçmişte edindikleri varlıkları (ev, araba, altın, döviz) satmak zorunda kalır çünkü güncel gelirleri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez.
Örnek:
Emekli bir birey, sağlık giderlerini karşılamak için yıllar önce aldığı yazlık evini satar. Bir aile, çocuğunu özel okulda okutabilmek için düğünde takılan altınları bozdurur.
Sonuç:
Geçmişteki emekle edinilen servet, bugünkü sistemin açıklarını kapatmak için harcanır.
Servet, düşük maliyetle el değiştirir; genellikle daha varlıklı kesimlere geçer.
3️⃣ Gelecekteki Kazançların İpotek Altına Alınması Ne demek? Vatandaşlar bugünkü ihtiyaçlarını karşılamak için kredi çeker, taksitli alışveriş
yapar veya borçlanır. Bu da gelecekteki gelirlerinin şimdiden harcanması anlamına gelir.
Örnek:
Bir genç, telefon almak için 12 ay taksitle alışveriş yapar. Her ay maaşının %15’i bu borca gider.
Bir aile, doğalgaz faturasını ödeyemediği için bankadan ihtiyaç kredisi çeker. Faizlerle birlikte 2 yıl boyunca her ay ödeme yapar.
Sonuç:
Gelecek gelirler bugünden tüketilir.
Finansal özgürlük azalır.
Borç-faiz döngüsü oluşur.
Genel Etki: Servet Yukarıya Akıyor Bu üç mekanizma, toplumun alt ve orta gelir gruplarından üst gelir gruplarına doğru bir servet transferi yaratır. Zenginler, düşük maliyetle varlık edinirken; dar gelirli vatandaşlar geçmişini, bugününü ve geleceğini harcamak zorunda kalır.
Evet, Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri için verilen devlet garantileri, dolaylı olarak vatandaşları borçlandırır. Bu projelere verilen gelir ve kullanım garantileri, bütçeden yapılan ödemelerle finanse edilir ve bu yük doğrudan halkın vergileriyle karşılanır.
KÖİ ve YİD Nedir?
KÖİ (Kamu-Özel İş Birliği): Devletin özel sektörle birlikte altyapı projeleri (köprü, otoyol,
hastane, havaalanı) yapmasıdır. Devlet, özel şirkete belirli süreli işletme hakkı verir ve genellikle gelir garantisi sunar.
YİD (Yap-İşlet-Devret): Özel sektör projeyi yapar, belirli süre işletir ve sonra devlete devreder. Bu süreçte geçiş, yolcu, hasta sayısı gibi garantiler verilir.
Devlet Garantileri Ne Anlama Geliyor?
Devlet, projeyi yapan şirkete “şu kadar araç geçmezse farkını ben öderim” der.
Örneğin Osmangazi Köprüsü için günlük 40.000 araç garantisi varsa ve sadece 20.000 araç geçerse, kalan 20.000 aracın geçiş ücreti Hazine’den, yani vatandaşın cebinden ödenir.
Vatandaşa Yansıması Bütçeden ödeme: 2025–2027 arasında bu projelere toplam 678 milyar TL ödeme yapılması öngörülüyor.
Vergi artışı: Bu ödemeler için bütçede kaynak yaratmak gerektiğinden, dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) artırılır.
Hizmet kısıtlaması: Eğitim, sağlık gibi alanlara ayrılabilecek kaynaklar bu projelere aktarılır.
Borçlanma: Devletin borçlanma ihtiyacı artar, bu da faiz yükünü büyütür.
Örnek: Avrasya Tüneli Günlük 68.500 araç garantisi verildi.
Gerçekleşen geçiş sayısı daha düşük kaldı.
Aradaki fark, her yıl milyonlarca dolarlık ödeme olarak Hazine’den çıktı.
Sonuç: Dolaylı Borçlanma
Bu projeler için verilen garantiler, doğrudan bireysel kredi gibi görünmese de toplumun gelecekteki vergi gelirlerini ipotek altına alır. Bu da vatandaşın bugünkü ve gelecekteki
refahını azaltan bir borçlanma biçimidir. Ne yazık ki, bu tamamen bir tercihin sonucudur.
Uçurumun iki yakası burada net olarak görüntüye girer!...