Seçmen

Çok partili siyasi hayata geçildi geçileli Türkiye’de çok sayıda genel ve yerel seçim yapıldı, Derdini iyi anlatan siyasi partilerin nerede ise tamamı iktidar oldu, Genel seçimde üstünlük sağlayan partilerin belediye başkan adayları da seçmen tarafından “Yerelde oyumuzu iktidar partisinin belediye başkan adayına verirsek beldemize daha çok hizmet gelir anlayışı ile” desteklendi.

03 Kasım 2002 tarihinden itibaren kabul etmek gerekir ki Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması sayesinde AK Parti 20 yıldır iktidarı hiçbir siyasi partiye bırakmadı, yıllar yılı diğer siyasi partilerin oylarında ve milletvekili sayılarında değişkenlikler olsa da AK Parti girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkmayı başardı.

Aslında AK Parti açısından seçimler yine kolay kazanılacak bir noktada bulunuyordu ancak Meral Akşener yönetimindeki İYİ Partinin kurulması ile siyaset o andan itibaren bambaşka bir mecraya evrilmeye başladı.

31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimde CHP ile İYİ Parti tarafından oluşturulan Millet İttifakının adayları başta İstanbul-Ankara-İzmir-Antalya-Adana ve Mersin olmak üzere çok sayıda belediye kazanınca siyasetin rengi de değişmeye başladı.

Bizde Çok partili hayata geçileli beri tüm siyasi partilerin genel başkanları “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” şeklinde bir ifade kullanırlar ve bu durum asla değişmez.

Eğer son dakikada bir değişiklik olmaz ise seçmen gelecek yılın haziran ayında Cumhurbaşkanını ve 600 kişilik TBMM üyelerini seçmek için sanık başına gidecek ve Türkiye’nin kaderini değiştirecek seçimi gerçekleştirecek.

Gelecek yıl yapılacak olan seçim öncesi bilindiği gibi genel iktidarda MHP destekli AK Parti yerel iktidarda ise başını CHP ve İYİ Partinin çektiği Millet İttifakı bulunuyor.

Son seçime kadar özellikle aile büyükleri ev halkı ile birlikte sözünün, nazının geçtiği tüm seçmenleri toplar ve “Biliyorsunuz biz geleneksel olarak şu partiliyiz, dolayısı ile sandık başına gittiğimizde yine bu partiye oy vereceğiz” şeklinde talepte bulunur sözünü ettiğimiz seçmen kitlesi de gerekeni yapardı.

Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi seçmen 31 mart 2019 tarihinde yapılan seçimde son derece değişik bir karar vererek iktidarın aksine başta büyük şehirler olmak üzere çok sayıda kentin yönetimini Millet ittifakının adaylarına verdi.

Gelecek yıl yapılacak seçimde milyonlarca genç ilk kez oy kullanacak ismi genel olarak “Z kuşağı” olarak bilinen bu kitlenin vereceği oylar hiç şüphesiz herhangi bir siyasi partinin seçim kazanmasına direk katkıda bulunacak.

Eskiden bizde sözümüzün, nazımızın geçtiği yakınlarımızı toplar “-Bizim siyasi fikrimizi, dünya görüşümüzü biliyorsunuz dolaysı ile hep birlikte sandığa gidip partimiz için oy kullanacağız” talebinde bulunurduk.

Son seçimde pek çok aile reisi gibi bizde bu tür toplantı yapmayı bıraktık, zira biz konuşurken daha doğrusu mensubu bulunduğumuz siyasi partiye oy isterken muhataplarımızın havaya baktıklarını bakarken de “bitse de gitsek” diye düşündüklerini üzülerek te olsa anlamış olduk.

Böylesi kendi bildiğini okuyan, dünyadaki tüm gelişmeleri elindeki cep telefonu ile anında öğrenen, dünyanın başka ülkelerindeki yaşam ile kendi hayatını mukayese eden böylesi bir kitleyi artık hiç kimsenin ikna edebileceğini düşünemiyoruz.

Düşünenlerin sonu da Şener Şen’in başrolünü oynadığı “Züğürt Ağa” filmindeki karakter gibi olur.