SEÇİM HAKKI

Seçmek, benzerleri arasından en iyi ve yararlı olanı, görüleni ayırmak. Seçenek, birbirinin yerini tutabilecek en az iki olanaktan her biri anlamına geliyor. Kavramın kökü Arapça’ya dayanıyor.
Hak, Tanrı anlamında Arapçadan Türkçe’ye girmiştir. Seçmek ve Hak kavramlarına eklenen Türkçe sözlerle çok geniş anlamda kullanılır.
Hiçbir zaman haktan ayrılmayan insan doğru söz söyler, adaletli davranır ve insaflıdır, yani empati duygusu gelişmiştir.
Konum, demokraside seçme ve seçilme hakkıdır. Bireyin yaşadığı ülkede kendisini, toplumu temsil ve idare edecek insan veya insanlara yetki vermesi. Dolayısıyla halkın kendi kendini idare etmesi anlamına gelir.
Yunanistan’da ekonomi krizinde, bazı Almanlar Demokrasi’yi onlardan öğrendik, yardım etmeliyiz, diyordu. 
Demokrasi’nin çıkış yeri antik Yunan olabilir, fakat bugün anladığımız şekil çok aşamadan geçerek günümüze gelmiştir. Antik çağda söz hakkı, seçim hakkı yalnız erkeklere ve üst tabaka sınıfa veriliyordu. Kadınlar, köle ve işçilerin seçim hakkı yoktu.
Ayrıca Avrupa’da Demokrasinin doğuşu Yunan tarihi anlatılırken, Batı Anadolu yok sayılır.
Türkiye’de 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı ve Parlamento seçimlerinde daha önce var olan tartışma, bilhassa sosyal medyada yeniden başladı.
Yurt dışı Türklerine Türkiye seçimlerinde seçme hakkı verilsin veya verilmesin konusu. Tartışma duygusal yapılıyor, elde olan veriler bilimsel değil. İkinci tur Cumhurbaşkanı seçimden sonra, bilimsel analiz yapılır herhalde. Bu durumda aydınlatıcı neticeye varılır.
Makalelerin okunup, karar mercilerine ulaşması umuduyla bazı sorulara düşüncemi, okuduğum duyduğum argümanlara göre yazıyorum.
Yurttaşlık dersinde okuduğuma göre, yerel ve hükümet seçiminde belli süreler vardı. Önce ülkenin vatandaşı olmak, sonra o ülkede ve yaşadığı il veya ilçede en az altı ay oturuyor, yaşıyor olmak şartı vardı.
Yurt dışında yaşayıp da seçme hakkını kullanarak, yurt içinde yaşayanların kaderine oylarıyla yön vermeleri doğru değil, diyenler. Bunu söyleyenler kendi arzu ettikleri parti veya politikacı seçilmeyince söylüyorsa, bilimsel olamaz.
Türkiye’ye tekrar parlamento sistemi gelsin, demokrasi deyince söz ve yazı basın ve medya özgürlüğü, eşit hak ve paylaşım gelsin, tezinin seçildiği ülkeler listesi verildi.


Seçme kararına tahsil durumu etki ediyor. Amerika ve Kanada gibi ülkelere giden Türklerin çoğu yüksek tahsil amacıyla gitmiştir. Fakat o ülkelerde göç ve uyum politikası daha iyi uygulanmıştır. Ülkeye gelenler seçilmiştir. 
Bu nedenle, Almanya ile karşılaştırılamaz. Türkiye seçimleriyle ilgili tartışmalarda, bir tek gazeteci doğru konuştu. Seçmen olan Türklerin yüzde altmış beşi sağ partiyi seçti. Almanya’da yaşayan Türklerin yarısının seçim hakkı yok, çünkü yalnız Alman vatandaşı. Berlin’de seçim hakkı olanların yüzde kırk dokuzu artık bu iktidar değişsin, diye oy verdi.
Yıllarca aynı yöneticinin iyi yaptığı işler varken, yanlış ve noksan kalan konuların açtığı ve açacağı zararlar yıllar sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle seçim yapılıyor, değişim gerekiyor. Bir politikacının kaç defa aday olabileceği yasalarda gösterilmiştir.
Türkiye’de seçimin güven içinde, şiddet görülmeden yapılması çok önemliydi. Demokrasi şöleni olması için, yeterli değildir.
Seçim kampanyalarında eşit imkânları Almanya’da görüyoruz. Basın ve medya idareyi elinde tutan, tekrar seçilmek istiyorsa ve muhalefete aynı hak verilir. Adaylara yapılan söyleşilerde resmî TV kanallarda dakikadan dakikaya eşit zaman verilir. Devletin imkânları, olanakları eşit paylaşılır.
Almanya’da yalnız Türkiye vatandaşlığı olanlar için, seçim hakkı siyasal bilgi edinme bakımından çok faydalıdır. Sağ, tutucu partiyi seçmeleri, Alman toplumunda gördükleri dışlama ve haksızlığa verilen protesto ve cevap olarak algılanabilir.
O seçmenleri anlayıp, dinleyip ona göre uyum politikası kararlarına yön vermesi sağlanabilir. Her iki ülke de seçim sonuçlarından ders çıkarmalıdır.
Türkiye vatandaşlığını kaybetmeden Alman vatandaşı olanların Almanya’da ve Türkiye’de sosyal demokrat partilere oy verdiği benim tahminim. Bu konuda sağlıklı ve bilimsel tartışmak için, güvenilir sayı verilerine ulaşılmasını bekleyeceğiz. Zira Almanya’da vatandaş politikaya dahil edilir. Demokrasiyi herkes anlar, ama göçmen kökenlilerin partilerde belirli makamlara gelmesi daha zordur. Siyasal bilgi verileri eşit paylaşılır.
Almanya’da yaşadığı halde, vatandaşı olan ülkelerin seçimlerinde oy kullanma hakları olan, benim bildiğim elli iki ülke var. Onlarda tartışma Türklere yapıldığı gibi neden gürültülü olmuyor, diye sorulması konuya açıklık getirir.
Türkiye’de muhalifler umutsuzluğa kapılmamalıdır. İkinci tur seçiminde Cumhurbaşkanlığı kazanılan birçok ülke var. Önemli olan seçim esnasında ve oy sayımında güven kaygısı olmasın.
İktidarı elinde tutan, devletin gücünü elinde tutar. Seçimden sonra muhalifler dahil, bütün vatandaşlar ikram edilen haklardan eşit paylaşıyorsa, o ülkede huzur vardır. Ancak o zaman demokrasi kavramı kullanılabilir. 
Halkın seçtiği vekilleriyle, kendi kendini idare etmesinde idare yetkisi elinde olanlarla, muhalif olanların sorun, görev ve hakları sistemi tamamlayan ögelerdir. 

                           

Muhalifin görevi, idare edenin hatalarını görüp, tespit etme, noksan kalanları tamamlamayı hatırlatma zorunluğudur.
Belki Türkiye’de daha fazla, ama tüm BATI demokrasilerinde sosyal demokratların sorunu var. Bu nedenle yirmi yıl değil, yüz yılda yapılan yanlışlar analize edilmeli, ders çıkarılmalıdır. 
İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi, oy vermeye gitme çok önemli. Çünkü Başkanlık Sisteminden parlamentoyu güçlendirmeye geçiş sürecinde Cumhurbaşkanına verilen yetki çok fazla.

Çaba göstermeden, emek vermeden umut edilemez.

Umutla kalın!