Sanat duyarlık, üretkenlik ve estetik gerektirir. Bir sanatçı, var olanları aşmak için soru soran, yanıt arayan ve ürettikleriyle bunu yaşama geçiren kişidir. Mağara devri aydınları olmasaydı bugünlere erişemezdik. Sanat bir yanıyla da yaşama pozitif katkıdır. Bunun için, kimin nerede durduğu değil; bulunduğu yerden yaşama ne kattığı önemlidir!
Sanat, insan formunun en üst düzey üretkenliği ve yenilenen yaşama uyumudur. Ve sanat toplumun can damarlarıdır. Can damarlarından yoksun bırakılan topluluklar yok olmaya mahkumdur. Sanatı olmayan yığınlar kendileri için değil; onları yönetip yönlendirenler için yaşarlar(!) Böylesi bir yaşam, özünde "yok" hükmündedir! Anlam ve önemi kavranmayan bir yaşam, yaşanmaya değmez! Böyle bir yaşamın ön görebilirliği olmaz…Ön görebilirliği olmayan yaşamın, geleceğe ilişkin tasarımları da olmaz! Olmazlıkları temel alan bir geleceğin de geleceği olmaz!
Usta işinin ehli ise, güvenilir ve aranır ürünlere imza atar. Ustalık işini kavramış olmayı ve iyi iş çıkarmayı gerektirir. Sanatçılık, ustalığı geçen bir etkinlik ve yaratıcılıktır. Sanatçı özgün üretimlerine yüreğini katar. Yaratılanın duygu boyutu görselliği eşsizliğe ve erişilemez lige taşır ve ölümsüzlüğe kavuşturur. Bu nedenle yaratılmışların kulluğu ve yaratanların yaratıcılığı tartışılamaz!
Sanatçının ayrıcalığı olanı görmek ve algılamak temelinde olabilecek olanları kavramak ve ne olması gerektiğini belirlemektir. Bu nedenle sanat, geleceği şimdilere taşıma özverisi ve becerisidir. Gelecek şimdileri aşma eylemine girdiği an, yeni bir değerin ortaya çıkması kaçınılmaz olur. İşte bu nokta olanla olacak olan arasındaki çatışmanın başlangıcıdır. Yeniyi istememek, kurulu düzenin(statüko) bozulmamasını isteyenlerdir. Bu nedenle kurulu düzen ve yandaşları yeniliklere ve değişikliklere karşı olurlar. Bu temel toplumsal olgu, sanatçılarla iktidarların uzlaşmazlıklarını gösterir. Kurulu düzenin egemenleri ve onların dümen suyunda varlıklarını sürdürenler sanatçılara karşı olurlar. Sanatçısıyla uzlaşan iktidarlar, bağımsızlık mücadelesine girenler veya yeniden kuruluş sürecini başlatanlardır. Bu açıdan, bağımsızlık mücadelesi ve kuruluş süreci en yakın örneklerden biridir.
Sanatın anlam ve önemini irdelemeyi sürdürelim. Bir başka açıdan bakıldığında, var olanı kabullenmeme yönünde bir başkaldırı; yaratma eylemi yönünden de bir isyandır. Mevcut yaşama isyan, en iyi sanat eserlerini, dünya insanlık ailesinin hizmetine ve yararlanmasına sunar. Buradaki farkındalık göz ardı edilmemelidir. Farkındalık, bütünüyle görmektir, gördüğünü ayrıntılarına kadar algılamaktır. Gören ve algılayan birey olay ve olguları kavrarken; nelerin nasıl olabileceğini de görebilir.
Görme olgusuna nasıl olması gerektiğini (doğa ve doğadaki varlıklar yararına) olabildiğince yaşama geçirmektir.
Ortalama insan üreterek yaşamı kolaylaştırırken, yaratıcı insan kurulu düzene karşı; yaşamı yaşanılabilecek güzelliklerle buluşturur. Bir toplumda eğitimin, sağlığın ve güvenliğin bir olmazsa olmaz olarak savunulması, geleceğe şans tanımaktır. Fırsat eşitliği insana saygıdır; insanlık temelinde yaşama saygıdır. Doğaya ve tüm varlıklara saygı aynı kapsamda değerlendirilmelidir. Temel hakların, hukukun üstünlüğü temelinde gözetilmesi; liyakate, demokratik yaşama ve laikliğe olanak sunar ki, bu çağdaş yaşamı işaret eder. Çağdaş yaşam, sanatçısına gereken saygıyı gösteren bir yaşam biçimidir…
Din ve milliyetçiliğin, ortalama bireylerin, egemenlerden yana tavır alma zorunluluğu olduğu unutulmamalıdır!
Kapitalistler herkesin kapitalist olmasını değil; kapitalizmden yana olmasını ister!
Hiçbir düşman, ülkesine düşman edilenler kadar tehlikeli değildir!