PREN­SES ERKEK MAĞ­DURİYETİ

Top­lum­sal cin­si­yet norm­la­rı­nın, rol­le­rin sor­gu­lan­dı­ğı hatta bana göre acı­ma­sız­ca eleş­ti­ril­di­ği bu gün­ler­de ünlü in­ter­net fe­no­me­ni Danla Biliç ka­tıl­dı­ğı bir TV prog­ra­mın­da “Tür­ki­ye’de erkek kal­ma­dı. Hep ağ­lı­yor­lar, hep is­ti­yor­lar. Biz erkek olduk, onlar da kadın.” de­me­si ile or­ta­ya atı­lan "Pren­ses Erkek" söy­le­mi ol­duk­ça da tar­tış­ma ya­rat­tı. "Er­kek­le­re kız, kız­la­ra ise erkek be­ğen­di­re­mi­yo­ruz." Diyen Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğan bile du­rum­dan şi­ka­yet­çi.
İlk in­san­dan beri er­ke­ğin do­ğa­sın­da av­cı­lık, hatta ko­ru­mak odak­lı sal­dır­gan­lık, yı­kı­cı­lık, sa­hip­lik, öfke gibi mas­kü­len­lik yer kap­lar­ken, ka­dı­nın do­ğa­sın­da ise top­la­yı­cı­lık, sa­kin­lik, şef­kat var­dır. Kadın ve erkek ana­to­mi­si bile fark­lı. Erkek sa­çar­ken, kadın top­la­yan. Tek eş­li­li­ği bile zor­la­yan bu ilkel du­rum­lar ilk in­sa­nın de­ğiş­me­si ile de­ğiş­ti.
Artık o ilkel in­san­lar de­ği­liz. Ya­ra­dı­lı­şı mas­kü­len olan er­ke­ğin dı­şa­rı­da­ki dünya ile il­gi­le­nir­ken ya­ra­dı­lı­şı fe­mi­nen olan sevgi dolu kadın da içi­miz­de­ki dün­ya­da da söz sa­hi­bi ol­ma­sı falan da çok ge­ri­de kaldı. Rol, kav­ram ve anlam kar­ma­şa­sı ya­şı­yo­ruz. Şimdi ön­ce­lik­le kim­le­re Pren­ses Erkek de­ni­yor, hemen ken­dim­ce tarif et­me­ye ça­lı­şa­yım.
Elini sıcak sudan soğuk suya sok­ma­yan, so­rum­lu­luk al­ma­yı sev­me­yen, zora gel­me­yen, dış gö­rü­nü­şü­ne ve ba­kı­mı­na kız ar­ka­da­şı ya da sev­gi­li­si kadar önem veren, kız ar­ka­da­şı­nı ya da sev­gi­li­si­ni ra­hat­lık­la red­de­de­bi­len, her fır­sat­ta trip atan, duy­gu­sal, has­sas, ağ­la­ya­bi­len ya da kork­tum, is­te­mi­yo­rum gibi ke­li­me­le­ri ra­hat­ça kul­la­nan, hesap öde­me­yen, er­kek­ler­den bek­le­nen güçlü, sert, da­ya­nık­lı ve "mas­kü­len" ol­ma­la­rı ha­lin­den yani ge­le­nek­sel erkek al­gı­sın­dan uzak, he­do­nist ve ben­cil­ce yak­la­şım­lar ser­gi­le­yen er­kek­le­re pren­ses erkek diyor kız­lar.
Pren­ses Er­kek­le­ri kü­çüm­se­mek veya eleş­tir­mek ama­cıy­la daha çok ka­dın­lar ta­ra­fın­dan kul­la­nı­lı­yor bu söy­lem. Çe­şit­li yaş ve sta­tü­de­ki kadın ar­ka­daş­la­rım­dan 'Pren­ses Erkek' söy­le­mi­ni nasıl ta­nım­la­mam ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da yar­dım is­te­dim ve ken­di­le­rin­den çok il­ginç ce­vap­lar aldım.
'Gözü sü­rek­li ka­dı­nın pa­ra­sın­da ya da po­po­sun­da olan, trip atan, küsen, ağ­la­yan hala erkek gibi gi­yi­nen ama kadın gibi dav­ra­nan, ben­den iyi ger­dan kı­vı­ran, göbek atan, güya ken­di­ni çok erkek sanan, ka­dı­na kadın gibi dav­ran­ma­yıp ka­dı­nı kadın gibi ol­ma­mak­la suç­la­yan ve bak aynen böyle yaz üs­te­lik de bu adam­lar­da eril ener­ji de yok, sıfır.' der­ken, bir başka ar­ka­da­şım da Pren­ses Erkek ta­nım­la­ma­sı için 'On­la­rı an­ne­le­ri şı­mart­tı, şö­val­ye­lik, prens­lik, cen­til­men­lik yap­ma­sı ge­re­ken er­kek­le­re biz ka­dın­lar, an­ne­ler pren­ses mu­ame­le­si ya­pın­ca bun­la­rın ayarı kaçtı. Belki de ye­di­ği­miz iç­ti­ği­miz şey­ler de in­san­la­rın hor­mon­la­rı­nı de­ğiş­tir­di. Sa­hi­den eril ener­ji de nos­tal­ji oldu. Ger­çek­ten babam gibi taş fırın er­kek­le­ri kal­ma­dı artık' dedi.
'Met­ro­sek­sü­el er­kek­te kal­ma­lıy­dı­lar. Ama biz ka­dın­lar da er­kek­le­rin her ha­re­ke­ti­ne tu kaka dedik. Her mas­kü­len dav­ra­nı­şı­na tok­sik dedik. Çoğu duy­gu­su­nu da bas­tır­mak zo­run­da kaldı bu er­kek­ler ve kor­ka­rım ga­li­ba bu itici pren­ses er­ke­ği biz ya­rat­tık. Nor­mal insan da kal­ma­dı, kadın gibi kadın da erkek gibi erkek de. Uzak dur­mak lazım’
'O ne demek yahu! Pren­ses Erkek yok­tur, sev­me­yen erkek var­dır. Ge­ce­lik iliş­ki­ler­de ya da date uy­gu­la­ma­la­rın­da değil, se­vin­ce, can­la­rı is­te­yin­ce öyle de bir beyaz atlı prens olu­yor­lar ki! Bence ka­dın­lar da işte bunu gör­mü­yor. Se­vil­mi­yor­su­nuz­dur ba­cı­la­rım, se­vil­se­niz eril­li­ği de gö­rür­sü­nüz ka­dın­lı­ğı da aşkı da de­rin­li­ği de. Hala pren­si­ni bulan bu­lu­yor. Aşko kuşko kız­lar ya­rat­tı bu aşko kuşko pren­ses er­kek­le­ri. İns­tag­ram bozdu bu kadın erkek iliş­ki­le­ri­ni. Bir de ne ye­di­ği­mi­zi bil­me­di­ği­miz hor­mon­la­rı is­ti­la eden, bozan tü­ke­tim alış­kan­lık­la­rı­mız de­ğiş­tir­di biz­le­ri. Ço­cuk­la­rı­nı­za ne ye­dir­di­ği­ni­ze çok dik­kat et­me­li.'
Sos­yo­lo­ji­nin, eko­no­mi­nin, di­ji­tal­leş­me­nin de­ği­şen dün­ya­nın, yer de­ğiş­ti­ren rol­le­rin ikili iliş­ki­le­rin ve top­lum­sal çü­rü­me­nin hiç­bir suçu yok tek so­rum­lu de­ği­şen hor­mon­lar, ye­di­ği­miz iç­ti­ği­miz şey­ler ve ins­tag­ram mı?
Bence de cin­si­yet­ten ba­ğım­sız ola­rak mas­kü­len­lik erk sa­hi­bi olmak, fe­mi­nen­lik de arzu nes­ne­si ol­mak­sa za­man­la ka­dın­lar erk sa­hi­bi ol­duk­ça erkek de arzu nes­ne­si­ne dö­nüş­tü. Artık erkek de bir ma­na­da fe­mi­nen­le­şi­yor demek bu. Gü­nü­müz­de er­kek­ler artık sa­de­ce is­te­yen değil, is­te­nen ol­ma­yı da de­ne­yim­li­yor.
"Karı gibi gül­me­se­ne oğlum" dan gel­di­ği­miz nok­ta­dır “Pren­ses Erkek”. Ay­rı­ca da "Pren­ses" gibi bir ke­li­me­nin kü­çüm­se­me ya da aşa­ğı­la­ma ama­cıy­la ka­dın­lar ta­ra­fın­dan da kul­la­nıl­ma­sı, aynı za­man­da ka­dın­la­ra yö­ne­lik ön yar­gı­la­rın ne kadar derin ve ger­çek ol­du­ğu­nu da açık­ça or­ta­ya ko­yu­yor.
Ka­dın­sı özel­lik­le­rin ya da ka­dın­la­ra at­fe­di­len rol­le­rin de­ğer­siz­leş­ti­ril­di­ği tüm kül­tür­ler­de, er­kek­le­rin de "ka­dın­sı" ol­mak­la yaf­ta­lan­ma­sı, cin­si­yet­ler arası eşit­siz­li­ği daha da pe­kiş­ti­rir­ken kay­bo­lan in­sa­ni de­ğer­ler, sü­rek­li pom­pa­la­nan anı yaşa mo­ti­vas­yo­nu ve tü­ke­tim alış­kan­lık­la­rı­mız sa­de­ce erkek ve kadın kim­li­ği­ne değil, aile bir­li­ği­ne de ciddi za­rar­lar ve­ri­yor. Her ko­nu­da ye­te­rin­ce mağ­du­ru­muz var. Bir de pren­ses erkek mağ­du­ri­ye­ti ya­şa­mak is­te­mi­yo­ruz.