ÖZGÜRLÜK ve UZLAŞMA

Uzlaşma özgürlüğün, insana yaraşır yaşamsal ürünüdür!
Özgürlüğün olduğu yerde zorbalık barınamaz!
Özgürlük, bireyi yetkinleştirir; bunun kanıtı, kendi kendine yetebilmektir. Yetkin birey, kendi yararı ile bağdaşan ötekilerin eylem ve istemlerini kabul ederek uzlaşır.
Özgürlük özünde iradi olarak seçenek kullanabilmektir. Buradaki özne, özgür bireydir. Her özgür bireyin mutlaka olmazsa olmazlarının olması gerekir. Eğitim bunların önde gelenidir. Genel koşulların elverdiği oranda ve en azından orta düzeyde bir eğitim almış olmalıdır. Birey özgür iradi tercihini kullanabilir düzeyde olmalıdır. Kendi yararı ile kamu yararını en uygun biçimde bağdaştırmalıdır. Kişisel yarar ile toplumsal yararı özümsemeli ve bunu yaşama geçirebilmelidir.
Özgür birey, asgari düzeyde eğitime erişebilecek maddi olanaklara sahip olmalıdır. Bu gelir düzeyi, bireyin onurlu bir yaşamı sürdürmesini güvenceye almalıdır. Özgür birey varlığını sorunsuz olarak sürdürebilmek için; sağlığa erişim olanaklarına sahip olmalıdır.
Özgür birey, demokratik haklarını kullanırken; kurumsal olanaklarla ve hukukun üstünlüğü temelinde yasal güvencelere sahip olmalıdır. Bunun için, yaşamın olmazsa olmazı olan; düşünme, inancını yaşama, düşüncelerini örgütlü yapılara taşıyabilmeli ve dayanışma haklarını kısıtsız olarak kullanabilmelidir. Özgürlük, istediklerini yapabilmek kadar; istemediklerini de yapmamaktır! Kendisinden istenenleri yapanlarla kendi istediğini yapanlar arasındaki akılcı ve insani bağ uzlaşmadır.
Uzlaşma, insan ilişkilerinde insanı öne çıkaran bir eylemdir. Bu vurguyu sadece insanla ilgili olarak almak ve görmemek gerek. Uzlaşma varlıklar arasında yaşam bulan bir ilişki biçimidir. Yani, uzlaşma sadece insanlar arası bir ilişkiye indirgenmemelidir. Uyumlu yaşam, tüm varlıkların yararına olacak olan ilişkilere ortam hazırlar. Doğasıyla uzlaşamayan, geleceği ile çelişir. Sözün özü şu: Tüm varlıklar en uygun ilişki biçimleriyle kendilerini ve geleceklerini güvenceye almalıdır.
Siyasi yaşamda uzlaşma, ittifak(ilkeli birliktelik)veya koalisyondur. Egemenler, yönetimdeki güçlerini ve paylaşımdaki ayrıcalıklarını korumak için; muhalefetin oluşmasını ve dayanışmasını hiç istemez. Koalisyonların kötülenmesi bu nedenledir(!) Koalisyon veya birliktelik dendiği zaman, farklılıkların varlığı kabul edilmiş olur. Farkındalık uzlaşmanın ve çözümlerin temelidir. Farklılıklar, varlıklar bütününü renklendiren, zenginleştiren ve anlamlı kılan parçalardır. Yaşamın sürekli olarak kendini yenileyerek üretmesi, yaşam potasındaki uzlaşmanın sonucudur.
Birlikteliklere karşı duruşlar tepkiyi, tepki de birliktelikleri tetikler. Tepki birlikteliği, geometrik bir alan etkinliğidir; bu nedenle kitleleri aktiviteye yönlendirir. Örgütlü yapılar güvenin kalesidir. Birlikteliklerin yol ve yöntemleri, yasal ve kurumsal güvenceler eşliğinde belirlenir.
Uzlaşma, normal ve demokratik ülkelerde; laiklik ve hukukun üstünlüğü temelinde ve özgür bireyler arasında olur. Uzlaşma en etkin sivil eylemliliklerden biridir. Sorun temelli, çözüm amaçlı girişimlerdir.
Ortak duygu, düşünce ve paylaşımlarda, güvenle uzlaşan bireylerden oluşan topluluğun devlet olmak için haklı nedenlerinin olduğu söylenebilir. Devlet, bireylerin özgür katılımlı birliktelik iradesi göstermesi ile vücut bulan bir üst yapılanmadır. Devlet, yaşam istemleri ve biçimlerindeki ortaklıktır; güvendir ve dayanışmadır. Farklılıklar değişimin itici gücüdür ve önemli olan farkındalık ve uzlaşmadır.
Uzlaşmanın olmayacağı ortamlar, sınıfsal kurguların egemenler eliyle egemen kılındığı yapılardır. Eşitsizliklerin olduğu, paylaşımların adil olmadığı; paylaşımlar aracılığıyla ayrımcılıkların uygulandığı bir ortamda uzlaşma olmaz. Haksızlıkların ve hukuksuzlukların olduğu ve liyakatin gözetilmediği yapılarda uzlaşma olmaz. Yönetime katılımın kanallarının tıkandığı yapılarda uzlaşma, sadece muhalefet cephesinde olabilir ve olmalıdır.
Özgürlüklerin farkında olanlar, uzlaşmanın anlamını, önemini ve gerekliliğini kavrarlar.
Yaşamak ve yaşatmak isteyenler kayıplardadır.
Bağıra bağıra geliyor ecelsiz ölümler!
Kırıp dökerek, yakıp yıkarak gidiyor…
Geride kalan hüzün, hepimizin ayıbı!