OKUL ÇOCUĞU

Almanya’da 2024/2025 ders yılı Eylül ayında son iki eyalette de sırayla başladı. Bütün Türkiye’de de Eylül ayında yeni ders yıl zili çaldı.

Öğretmen, öğrenci ve ebeveynlerin birbirleriyle uyum içinde çalışmaları başarıya götürür.

Öğrencilerin okulda başarabilmesi için neler yapılması gerektiğini öğretmen köşedaşlarım yazıyorlar. Birçok makalemde ben de konuyu işledim. Bu yazımda çocuğun okulda başarmasını beklemeden önce eğitim ve gelişmesini ele almak istiyorum.

Çocuğun sosyal, kişisel, ruhsal gelişiminde ailenin desteği zorunludur. Eğitimle çocuğu öğrenimine hazırlamak için yetişkinler, öğretmen dahil önce kendilerini eğitmiş olmaları gerekir. Minikler çok yeteneklidir taklit ederler, söyleneni değil, gördüklerini yaparlar.

Bir anne her aynaya baktığında vücudunu beğenmediğini belli ederse, çocuk da vücut gelişiminden hoşnut olmaz, barışık olmaz. Küçüğün kendisiyle anlaşması, bilincine ve doğrudan kendine olan güveni etkiler. Devamlı eleştirmekten ziyade, iyi yönlerini övmek, ödüllendirmek daha iyi netice verir.

Çevresindeki büyükler sigara içiyorsa, küçüğe sen ileride sakın içme, sağlığa zararlıdır demenin anlamı kalmaz.

Altmış yıllarında konuk işçi olarak gelen ilk neslin çocuk ve torunları çok detaylı, tarihi anı kitapları yazıyor. Belgeseller ile nerede yanlış yapıldığını Almanca anlatıyorlar. Takip eden ebeveyn ve öğretmenler tarihten ders çıkarabilirler.

Bir genç, okula başladığım ilk gün komşum beni götürdü, geri dönerken evimizin adresini bulamadım, okulda öğretmenden yardım isteyemedim, çünkü Almanca bilmiyordum, diye anılarını ağlayarak anlatıyordu.

İşverenler katı tutum sergiliyordu, ilk nesli sadece iş gücü olarak görüyordu. İnsan olduklarını altmış yıl sonra kavramaya başladılar. Belirli günlerde işçilere izin verilmeliydi. İkinci ve üçüncü nesil çocuklarını daha bilinçli olarak yetiştiriyorlar. İlk nesil çevre baskısıyla hayatta kalmayı işkolik bağımlılığıyla çocuklarını çok ihmâl etti. Buna rağmen başaranlar mucize niteliğindedir.

Evde ve okulda cinsiyet ayırımı çok katı vurgulanmamalıdır. Renk seçerken kız çocuklarına pembe, erkek çocuklarına mavi olarak sınırlamak artık zamanımızda doğru değil. Her renk güzeldir, çocuk çantasını, diğer ders malzemelerin, giysilerin rengini seçerken hür olmalı.

Aynı şekilde oyuncak seçimini de çocukların zevkine bırakmalı. Kız çocuğu bebek, erkek çocuğu arabayla oynar geleneği zamanımızda çocuk haklarına eşit muameleye artık uymuyor.

Kadın otobüs şoförleri da çok güzel sürüyorlar. Çoğunlukla kadınlar arabalarını daha dikkatle park ediyorlar.

Cinsel istismara uğrayan, hatta öldürülen çocuk haberlerini dinlerken, okurken anne ve öğretmen olarak çok üzülüyorum. Bu konuda cinsel eğitim ve öğretimde gerçekçi olmanın faydası olabilir, çocuğu kötü niyetlilerden koruyabilir, diye düşünüyorum.

Vücudun tüm organları gibi cinsel organları koruma, tanımada ve adlarını söylerken mümkün olduğu kadar tabu yapılmamalı, ki çocuk sosyal medyadan veya yabancılardan yanlış bilgiler edinmesin.

Hayat Bilgisi derslerinde dördüncü sınıftan itibaren Cinsel Eğitim ve Öğretim dersleri var. Berlin’de böyle, Almanya’da Öğretim Ders Planı Eyalet Eğitim Öğretim Bilgi Senatörlüğü nezdinde. Türkiye’de böyle bir ders konusu yoksa, konmalıdır.

Buluğ çağında vücudundaki gelişmeye barışık, uyumlu olmasında yetişkinlerin tutumu çok önemlidir. Okullarda Veli toplantılarına ebeveynler mutlaka katılmalı. Ebeveynlerin cevap veremediği konularda birlikte tartışırlar ve çözüm önerileri uygulamaları mümkün olur. Çocuğun sosyal, kültürel, cinsel konularda yetişmesinde eğitim ve öğreticilerden yardım alınmalıdır. Anne babanın kendi çocukluğunda edindikleri deneyim kâfi değildir. Zira zamanla şartlar değişiyor.

Çocuğun ruhsal yönden gelişmesi şiddet eylemlerinden korur. Kız uslu olmak zorunda, erkek çocuğu yaramaz olabilir, diye bir ayrım doğru olamaz. Erkek çocuk da ağlar, kız çocuğu da hiddetini gösterebilir. Kin, nefret ve öfke duygularını ayarlamayı okula gelmeden öğrenmesi çocuğun iç dünyasında huzuru sağlar, kendisini ve çevresindeki diğer çocukları şiddet olaylarından koruyabilir.

Negatif davranışlar ve şiddet olayları baskı altına alınan duyguların birikimi ve patlamasından dolayı ortaya çıkar. Şiddete karşı en iyi çare tartışma kültürünü geliştirmektir. Bunun için ilk şart, aile fertlerinin ailede konuşma sanatını geliştirmesi olmalıdır.

Demokrasi ailede başlar, okulda gelişir ve nihayet toplumda seçme ve seçilme haklarıyla devam eder. Deneyimli politikacılar, milletvekilleri Berlin’de okullara gidip, öğrencilere siyasi bilgi veriyorlar. Öğretmenler bundan mutlaka faydalanmalıdır.

Buluğ çağında çocuk ailesinin desteğini arzu eder, ama biraz hür bırakılma ister. Arkadaş etkisi bilhassa sosyal medya ile oldukça fazladır. Çocuk sanal olmayan arkadaşlarını eve davet etmeye izinli olursa, aile çocuğun arkadaş çevresini tanımış olur. Sanal hayattan gerçek yaşama uyum sağlanır.

Her yaşta çocukları ve gençleri ırkçılığa, ayrımcılığa karşı koyma gücüne hazırlamalı. Haksızlığa karşılık verebilmeyi, yerinde hayır demek için çok ama çok iyi eğitilmelidir.

Yazdığım bütün notlar kaynak gösterdiğim kitapta detaylı bir şekilde örneklerle anlatılıyor. Ayrıca daha başka kitaplara da yönlendiriliyor.

Kültürel, düşünce ve davranış, cinsel konularda gelişen, iyi donatılmış çocuk bilinçli olur. Çevresindeki insanlarla ve kendisiyle barışık olan minik yavrular kendisine güvenir. En küçük bir eleştiride moralini bozmaz, bilinçli davranır.

Yaşına göre her yönde donanmış ve birikimi olan öğrenci derslerinde, okulda başarılı olur.

Hoşça kalın!

Okuduğum ve kaynak olarak kullandığım kitap:

Daniele Thörner, Mädchen, Junge, Kind, Familiar Faces Verlag, Berlin, 2023,

ISBN: 978-3-982-3681-1-5

DUYURU:

Felsefeyi Freie Universität Berlin dershanesinden halka ulaştıran Dr. Ufuk Yaltıraklı Türkiye’de çeşitli kentlerde konferanslar vermeye devam ediyor. Nihayet felsefenin Anavatanı Milet’e dönüş yaptı. Didim’de bulunanlara Almanya’dan bildirmek için konferans tarih ve adresi:

9 Ekim 2024 Çarşamba günü, saat 19:00, Didim Ticaret Odası, Aytaç Nurullah Kocabıyık Kültür Merkezi.