NORMALİN AŞIMI.

Normali aşan yoğunlaşmalar, özenle denetlenmez ise, her koşulda normaller için sakıncalı olur. Özellikle maddenin yoğunlaşması, etkisini, dayanıklılığı, yapıcılığını ve aynı zamanda yıkıcılığını artırır. Yıkıcılık özel ve geçerli bir neden olmadığı sürece istenir olan değildir.

Yaşantımızı etkileyen normal aşımları belirgin olarak iki alanda görülür. Silahlar ve ilaçlar. Barıştan yana olanlar silahlara ve silahlanmaya karşı olurlar. İlaçlar ise, alan uzmanlığını ve bireysel bilinci gerektirir. İlaçların doz aşımı yıkıcılığa geçer.

Sosyal yaşamda önlemlerin artırılması, özgürlüklerin önündeki en büyük engeldir. Zıtlıklar varlığın özüdür. Bu öz, değişimin, dönüşümün ve gelişmenin temelidir. Suç ve ceza yaşam olgusunda doğal gözükmektedir. Burada önemli olan, nelerin suç olduğuna kim karar verecektir? Suçlayan güçlü ise, hesabı suçlananlar öder. Bunun için suçlananların gerçekten suçlu olmaları gerekmez! Bu ve benzeri hallerde karar vericilerin güvenceleri nedir? Yani, hukukun üstünlüğü temelinde oluşturulan kurum ve kurumsal güvenceler var mıdır? Yasal ve toplumsal desteği olan bu kurumların görevlileri, özgür iradi kararlar üretebilecek mi? Kurumlar yasal dayanaklı, ilke ve kuralları olan, ayrımcılığa fırsat tanımayıp eşitliği gözeten yapılanmalardır. Bu noktada da şu soru gündeme gelmektedir. Bu yapılanmaları hangi toplumsal dinamikler belirlemiştir? Toplumda yeri ve saygınlığı olan bir aydın kuşağı var mı ve olay ve olgularda etkili mi? Toplum örgütlü mü, özellikle sendikalar ve dernekler toplumun omurgasında yerini almış mı? Bireylerin yaşama biçimlerine ve inançlarına saygı duyuluyor mu? Kararlar öncesinde ve paylaşımda aidiyet etkili oluyor mu? Biraz daha ayrıntıya yönelelim:

Normalin tanımı: “Normal”in tarihsel, kültürel ve politik olarak nasıl kurulduğunu açmak. Normal, çoğunlukla iktidarın çizdiği sınırdır. İktidar normal olduğunda herhangi bir sorun çıkmaz. Özellikle demokratiklik normal toplumsal akarlara yataklık eder. Olması gereken değişimler yakıp yıkmadan, kırıp dökmeden istemli yararlılıklara dönüştürülebilir. Yani, hazımsızlık sorunu olmaz.

Aşımın anlamı: Bu sınırın ihlali, taşması ya da yeniden tanımlanması. Aşım hem direniş hem de yaratım içerir. Aşım, değişim yönünde farklılaşmadır.

Toplumsal yoğunlaşma: İnsanların ortak deneyimlerde bir araya gelmesi kriz anlarında “normal”in sorgulanması ve yeni kolektif bilinçlerin doğması. Bazı düşünürlerin konuya ilişkin görüşlerine bakalım:

Foucault ve normallik: Normalin disiplin ve gözetim mekanizmalarıyla nasıl üretildiğini tartışabilirsin.

Agamben’in olağanüstü hali: Normalin askıya alınmasıyla ortaya çıkan yeni iktidar biçimleri.

Direniş ve aşım: Normalin aşılması, yalnızca yıkım değil; aynı zamanda yeni bir toplumsal tahayyülün doğuşu olabilir. Kriz, çözümün anasıdır diyebileceğimiz bir durum. Toplumsal olaylarda normalin aşımı; adaletsizlik, haksızlık ve hukuksuzluk olarak ortaya çıkar. Aslında bu ve benzeri olumsuzluklar tamamen sınıfsal yaklaşımların sonucudur. Bu gibi olumsuz durumları aşmak örgütlü direnişle olanaklıdır. İktidar her yönetim biçiminde var, muhalefet ise; demokratik yönetimlerde görülür. Sorun muhalefetin örgütlü hale getirilmesidir. Sivil oluşumlar, çözüm temelli yaklaşımlardır.