MEFHUM-U MUHALİF’İNDEN: HAYIR!

Evet, gerçekten, hayır!..

Bizler Akbük Kültür ve Çevre Derneği [AKÇED] olarak polemik yani, [tartışma, didişme, hırlaşma] tuzaklarının içine -asla- düşmeyeceğiz.

Bu oyuna gelmeyecek kadar toplumsal ve “insani” tecrübemiz var…

Çünkü bu tecrübe, AKÇED olarak gösterdiğimiz tüm çaba, özveri ve içtenlik ekseninde gelişmiştir; gelişmektedir.

Kısaca gerçek şöyle:

[Bu gerçekleri söz konusu basın açıklaması etkinliğinde de dile getirdik. Nedense duyulmamış…]

Deniz patlıcanlarına karşı dava, AKÇED yönetim Kurulu’nun avukat olarak bana verdiği görev üzerine hazırlandı.

O zamanlar diğer çevre kuruluşlarıyla ve dernekleriyle bir rekabet ve yıpratma ortamı henüz doğmamış olduğu için… Doğal olarak açacağımız dava ile ilgili olarak [zaten üyesi olduğum] Didim Derneği’ne müracaat edildi ve birlikte bu davanın açılmasının daha uygun olacağı önerisi kendilerine iletildi.

O tarihlerde Didim derneğinin başkanı Sayın, ama gerçekten saygı-değer eczacı Mehmet Soysalan tarafından üstlenilmişti. O saygın kişi de talebimizi memnuniyetle karşıladı ve çıkarttığı vekaletle bu davaya katıldı.

 Şimdi gelelim bu yazının esasına:

Bizler AKÇED olarak sadece bu gerçeği açıklamayı yapmakla yetiniyoruz.

“Hıyar” çirkinliklerinden, gerçekleri kasıtlı olarak saptıran kalem oynatmalarından söz bile etmiyoruz. Çevresel önemli bir sorundan kişisel reklam devşirme, siyaset üretme niyetlerini ise, sadece kınıyoruz.

Ve yine sadece bu yukarıdaki kısa bilgilendirmeyi yapmayı yeterli ve uygun buluyoruz.

Belediyedeki basın toplantısında da söylediğimiz gibi;

1.-  Rekabet etmeyelim güç birliği yapalım!

2.-  Bu söze şimdi bazı ilaveler yapacağım:

3.-  Birbirimizi yıpratmayalım

4.-  Ben merkezliğin kuyusu içine [kazara da olsa] düşmeyelim.

5.-  Erdem ve özveriyi pusulamız yapalım.

Ve Akbük Kültür ve Çevre Derneği [AKÇED] olarak bizler, bu polemiği uzatmanın [orasından-burasından] didiklemenin, yarardan çok zarar getireceği düşünüyoruz.

Çünkü AKÇED aynı zamanda bir “KÜLTÜR” derneğidir.

NOKTA!..

ÇÜNKÜ, tartışmayı ve yıpratma stratejisini sürdürmek sadece kişisel egoların bir ürünü olabilir.

Bizler inadına tevazu, hoşgörü, arkadaşlık ve inadına kardeşlik ortamının yaratılmasına omuz vermeye devam edeceğiz.

Şaşkın düşerek soruyoruz:

-         Yoksa Didim’de petrol mü bulundu da paylaşımında bazı sorunlar yaşanıyor?..

SONUÇ OLARAK, varsa birtakım problemler bunları karşılıklı dostça konuşarak çözmeliyiz.

Bu yazının son satırı şu olacaktır:

Her türlü etkinlik ve eylemde güç birliği yapalım

Ve birbirimize omuz verelim.

[Noktalı virgül!..]