KIŞ YANGINLARINDAYIZ(!)

Her mevsimin kendine özgü bir güzelliği var, her şey yolunda giderken ve normal koşullarda. Hiç kuşkusuz bunu yaşama biçimi belirler. Barınma, beslenme ve korunma ile ilgili sorunlar var ise ve bu sorunlar adaletsiz paylaşımlardan kaynaklanıyor ise; normal dışılıklar toplumsal yapıya egemen olur.

Öğrencilik yıllarında en çok duyduğum sözlerden biri; “Kendi kendine yetebilen ülke” söylemi idi. Tarım alanında üretimimiz çökertilmeden önce böyle bir ülkeye sahiptik. Etimiz, sütümüz, sebzemiz ve meyvemiz bize yettiği gibi, bir kısmını da satarak öteki ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Sadece tarımda değil, üretimin her alanında planlamadan ve ekonomik tercihleri belirleyen siyasi tercihlerden kaynaklanan aksamalar olmaya başladı. Bu olumsuz gelişmelere özelleştirmeler eklendi. Ama o da yetmedi, ülkemizi milyonlarca sığınmacı işgal etti(!) Sendikal örgütlenmeler bu gelişmeden çok olumsuz biçimde etkilendi. Ucuz işgücünün varlığı, ücretleri aşağıya doğru çekti(!) Bu olumsuz gelişmeler sonucunda işsizlik artarken enflasyonda arttı. Gelirler sabit veya görece azalırken, kara kış dayandı kapımıza. Karakışın yaptıklarını dizelerden izleyelim.

                                                                                                                                                                                                              KARA KIŞ!...

Zor günler bitti artık(!)…

Şimdi daha zor günlerdeyiz!

Gençleri bile yordu yaşamak;

Tüketilmiş günler bizi bekler!

 

Haneleri sarınca kış yangınları,

Çözülen umutlar üşür yüreklerde!

Çaresizlik yüreklerinin iki eli kanda…

Kış dediğin yalnız gelen değil ki;

Karı boranı, tipisi kıranı…

Onlardan da önce işsizlikle gelen yoksulluk!

Bel kıran, boyun büken olur insanlara…

Köreltilir düşleri budanan umutları.

Dereler kurudu ve vadiler söndü!

Çöle çevirdiler yaşamı…

Gelecek zor günlere gebe;

Normalleri yaraladılar bir kere!

 

Siz, çaresizlik nedir bilir misiniz?

Canları can evinden vurup, öldürendir!

Öteleyemediğimiz ayrılıklar çalar kapımızı,

Direnişe gülümser renkleri solan resim…

Batan güneş ödünç alır bulutun gözyaşlarını;

Kükreyen dalgalar, soluğunu keser denizin!

 

Diller suskun, böğürlerde eller kelepçeli…

Kış yoksullara yalnız gelen değildir!

Kaybolmuşlarımızın yokluğu ile ezilirken,

Yalnız kalırız suskunluğumuzun utancıyla!...

 

Umut geleceğe bakan gözdür…

Yürekte demlenen sevda bedene közdür!

Bir gonca renklere soyunur yaşama sevincini;

Beklenen rüzgâr geldiğinde, yürek alevlenir!