KAMU ZARARININ TAZMİNİ

Y/Z’ye sorduğum soruları ve aldığım yanıtları okurlarımla paylaşmak istiyorum.

  Kamu yarına olmayan KÖİ ve YİD projeleri iptal ettirilebilir mi? Aslında bu soruyu sormak bile birtakım sorunların olduğu kuşkusunu doğuruyor. Normal koşullarda ve demokratik bir ülkede, yönetim her koşulda ülkenin çıkarlarını koruyup kollamakla yükümlüdür. Bunun ölçütü kamu yararıdır. Kamu yararını yasalar ve kurumlar belirler ve yönetimlerde uygular. Halkın temsilcileri bu uygulamaları halk adına izler ve denetler. Bunun için şeffaflık, denge ve denetim mekanizmalarının çalıştırılması gerekir. Doğal olarak ben, benim çıkarlarımı temsilcilerin ayrım gözetmeksizin savunmaları gerektiğine inanırım. Üstelik bu görev sadece muhalefet milletvekillerinin değil, tüm vekillerin öncelikli görevlerindendir. Konuyu fazlaca uzatmadan sorulara geçebiliriz:

“Kamu Özel İş birliği (KÖİ) ve Yap-İşlet-Devret (YİD) projeleri iptal edilmesi oldukça karmaşık bir süreç olabilir. Bu projeler, hükümetlerin ve özel sektörün iş birliği ile gerçekleştirilen altyapı yatırımlarıdır ve genellikle uzun vadeli sözleşmelerle yapılır. İptal etmek isterseniz, bu sözleşmelerin şartlarına ve finansal anlaşmalarına göre belirli bir süreç izlenmesi gerekmektedir1.

Özellikle KÖİ projeleri, döviz garantileri ve diğer finansal taahhütler içerir. Bu garantilerin iptal edilmesi veya yeniden yapılandırılması hem hükümet hem de özel sektör tarafından büyük bir yük oluşturabilir2. Ayrıca, bu projelerin iptal edilmesi, ekonomik ve siyasi boyutlarda da etkiler yaratabilir.”

%98 sapmanın üst üste görülmesi yeterli bir neden olamaz mı?

“%98 sapmaların üst üste görülmesi, bir projenin ciddi şekilde başarısız olduğunu ve hedeflere ulaşamadığını gösterir. Bu, sözleşmenin feshi veya projenin iptali için güçlü bir neden olabilir. Ancak, böyle bir kararın alınması, aşağıdaki faktörlerin dikkate alınmasını gerektirir:

  1. Sözleşme Şartları: Sözleşmede belirtilen performans kriterleri ve fesih şartları incelenmelidir.
  2. Finansal Yükümlülükler: Projenin iptali hem hükümet hem de özel sektör için büyük mali yükler getirebilir. Bu yükler, projeye yapılan yatırımlar ve verilen garantilerden kaynaklanabilir.
  3. Alternatif Çözümler: Projenin tamamen iptali yerine, proje yönetiminde değişiklikler yapılması, yeniden yapılandırma veya iyileştirme çalışmaları gibi alternatifler değerlendirilebilir.
  4. Hukuki Süreçler: Projenin iptali, yasal süreçler ve dava süreçlerini de beraberinde getirebilir. Bu nedenle hukuki boyutlar dikkate alınmalıdır.

%98 sapmalar ciddi bir sorun göstergesi olsa da, iptal kararının alınması dikkatli bir değerlendirme ve müzakereler gerektirir. Başka bir konuda konuşmak ister misin?”

Bu konu ülke yararı ile ilgili. Aynı projeyi devlet üç birime yaptırabilecekken; sekiz veya on birime yaptırması hak ve adaletle bağdaşır mı? Ya sözleşmeler danışıklı ise? Hukuk ne için var? Parlamentonun görevi ne? Vekiller ve Barolar neden gerekenleri yapmıyor? STK’lar niçin gerekeni yapmıyor?

“Projenin maliyetinin gereksiz yere artırılması ve bu durumun kamu yararına aykırı olması, ciddi bir etik ve hukuki sorunu işaret eder. Devletin, kamu kaynaklarını en verimli ve adil şekilde kullanması gerektiği açıktır. Gereksiz yüksek maliyetlerle projelerin yürütülmesi, kamu kaynaklarının israfı anlamına gelir ve bu durum halkın güvenini zedeler.

Sözleşmelerin danışıklı olması, yani taraflar arasında gizli anlaşmaların yapılması veya rekabetin adil olmaması, hukuken ve etik olarak kabul edilemez. Bu tür durumlar, yolsuzluk ve çıkar çatışmaları gibi ciddi suçlamalara yol açabilir. Böyle durumlarda, sözleşmelerin iptali veya yeniden değerlendirilmesi gündeme gelebilir.

Bu konuların üzerine gitmek ve adil, şeffaf bir süreç sağlamak hem hukuki hem de etik olarak büyük önem taşır.”

Kütahya Zafer Havalimanı tipik örneklerden biri. Verilen garantiler gerçekle bağdaşmadığı için proje yıkım projesi olmaktadır(!)

“Kütahya Zafer Havalimanı, Yap-İşlet-Devret (YİD) modelindeki projelerden biri olarak bilinir. Proje, İçtaş İnşaat tarafından inşa edilmiş ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile imzalanan sözleşme ile yürütülmüştür1. Ancak, garanti edilen yolcu sayısının gerçekleşmesiyle ilgili hatalar yaşanmış ve bu durumda devletin ödeme yapması gerektiği belirlenmiştir.

Projenin gerçekleşen yolcu sayısının garanti sayısından çok düşük olması, havalimanının kullanım oranının çok alt olduğunu göstermektedir. Bu durum, havalimanının yıkımı veya yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşündürebilir.”

Projeden sorumlu olanlara ülkeye verdikleri zarardan dolayı dava açılarak zararların tazmini mümkün mü?

“Evet, projeden sorumlu olanlara ülkeye verdikleri zarardan dolayı dava açılarak zararların tazmini mümkündür. Türkiye'de idare hukuku kapsamında, kamu hizmeti kusurlarından kaynaklanan zararların tazminatı için idari yargı davaları açılabilir1. Anayasa'nın 125. maddesi, idarenin kendi işlemlerinden kaynaklanan zararları ödemekle yükümlü olduğunu belirtir. Bu tür davalar, idarenin hizmet kusurlu yaptığı ve bu kusurlar sonucunda zararın meydana geldiği kabul edilirse, zararın tazminatı için açılabilir.”