14 Mayıs tarihinde yapılan milletvekili genel seçimi öncesi süreç belirlenince bizde İYİ Parti adına önce milletvekili aday adayı sonra da milletvekili adayı olarak gücümüz yettiği oranda sahada çalışmalara başladık.
O günlerde de yani seçime aylar kala Türkiye’de herkesi canından bıktıran ekonomik sıkıntılar olduğunu bugün gibi hatırlıyoruz, AK Partinin özellikle son dönemlerde inisiyatifi elinden kaçırdığını dolayısı ile var olan sıkıntılardan kurtulmak adına mutlaka yeni bir yönetimin iktidara gelmesi gerektiğini düşünüyorduk.
Sürecin başladığı ilk anlarda işin doğrusu misafir olduğumuz kitlelere Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları anlatmaya başlayınca vatandaştan da “Doğru diyorsunuz artık dayanacak gücümüz kalmadı” şeklinde destek belirten görüşler almaya başlamıştık.
Ancak birden bire Cumhur ittifakına mensup siyasetçiler seçimi tamamen ekonominin dışarısına çıkartıp, Din ve Milliyetçilik üzerinden propaganda yapmaya başladılar.
İşte o andan sonra biz bir daha vatandaş ile ekonomi ve ekonomi ile ilgili sorunları asla konuşamadık.
Karşı karşıya kaldığımız her gruptan daha birinci dakikadan itibaren
-Siz vatan hainisiniz
-Siz PKK’lısınız
-Siz Kandilden emir alıyorsunuz
-Siz emperyalistlerin sözcülüğünü yapıyorsunuz.
-Türkiye bir ölüm kalım mücadelesi veriyor siz halen daha ekonomiden dem vuruyorsunuz.
-Biz aç gezeriz , gerekirse soğan ekmek yeriz ama vatanı böldürmeyiz, Ezanı susturmayız,
İle başlayan yüzlerce itham ile karşı karşıya kaldık.
Biz vatandaşa “Türkiye bu ekonomik şartlarda yoluna bir metre daha gidemez, İktidarın kendisi zaten “Tulumbanın suyu bitti” diyor, “Vatan hepimizin, bayrak hepimizin, din hepimizin” dediysek te sesimizi kapalı kulaklara duyuramadık.
Tabi mevcut iktidar bir taraftan Din ve milliyetçilik üzerinden propaganda yaparken diğer taraftan da
-TOGG’un Fabrikasında her 3 dakikada bir araç çıkıyor.
-Gabar başta olmak üzere pek çok bölgemizde şu kadar milyar litre petrol bulundu.
-Akdeniz’de, Karadeniz’de milyarlarca metreküp doğalgaz bulduk bugün yarın çıkarıp tüm dünyaya satacağız,
Şeklinde propaganda başlatıldı ve TOGG araçlar Türkiye’nin tüm şehirlerinde görücüye çıkartıldı.
İktidarın bu söylemleri yüzde doksan beşlik medya kuruluşları vasıtası ile kamuoyuna servis edilince zaten o günlerde evine ekmek götürmekte zorlanan seçmen sanki 15 mayıs sabahı tüm sorunlarından arındırılmış bir Türkiye’de yaşayabileceğini düşünmeye başladı.
Seçmen sandığa gitti bir kez daha mevcut iktidarın lehine oy kullandı, İlk bir iki gün biz “-göreceksiniz hiçbir değişim olmayacak aksine daha kötü günler ile karşı karşıya kalacaksınız” dediğimizde aldığımız cevap “-Birkaç gün bekleyin göreceksiniz” şeklinde oldu.
Seçimden günler sonra ekonomin başına Mehmet Şimşek’in getirilmesi ile başlayan iğneden ipliğe zam sağanağı herkesi büyük bir şaşkınlık içerisinde bırakıyor, Dolar ve Euro bir türlü durdurulamıyor, akaryakıta hemen her gün zam geliyordu.
Bu süreçte başta Cumhur ittifakına oy vermiş yüzde 90’lık emekli kitlesi olmak üzere tüm çalışanlar “-Bu kadar zam yapıldı, hiç değilse maaşlara zam yapılsın” diye düşünürken emeklilere zam yapılmadı.
Tüm bu olumsuzluklar devam ederken 15 temmuz gecesini 16 temmuz sabahına bağlayan gece yarısı akaryakıta yapılan olağanüstü zamlar var olan şaşkınlığı olağanüstü bir boyuta taşıdı.
Türkiye’de yazan-çizen-düşünen kim varsa akaryakıta yapılan zamların sadece araç sahiplerini ilgilendirmediğini gelen zamların başta nakliye olmak üzere en temel ihtiyaçlarımıza da büyük zam geleceği gerçeğini de gözler önüne seriyor.
14 mayıs tarihinde Cumhur ittifakına mensup siyasi partilere “Daha iyi bir yaşam” adına oy veren iktidarın karşısındaki siyasi partileri de en galiz hakaretler ile yaftalayan seçmen şu an ne düşünüyor şu aşamada bilmek imkansız.
İşin daha kötüsü seçim öncesi ballandıra ballandıra anlatılan TOGG’ dan haber yok,
Dağlardan fışkırdığı söylenilen petrolden bahseden yok,
Denizin şu kadar metre altında bulunduğu söylenilen doğalgazdan bir kelime ile olsun bahseden yok.
Ne var peki..?
Bir türlü durdurulamayan zamlar.
Milyon tane hayal kırıklığı..