İMANIM SEVGİDİR

Baş­lı­ğı Kemal Yal­çın’ın en son ya­yın­la­nan BENİM ALLAH’IM SEVGİDİR ki­ta­bı­nın baş­lı­ğın­dan esin­le­ne­rek yaz­dım. Ki­ta­bı im­za­la­ya­rak bana gön­der­di­ği için te­şek­kür edi­yo­rum.
İyi ki var­sı­nız Kemal Bey, yaz­ma­ya devam edi­niz. Böyle bel­ge­sel ro­man­lar ge­le­ce­ğe yol gös­te­ri­yor, ta­rih­te ya­şa­nan ha­ta­la­rı po­li­tik amaç­la­rı­na alet eden­le­re ders ve­ri­yor.
İman, inan­ma kav­ra­mı bir­çok ke­li­me­de ol­du­ğu gibi Arap­ça­dan Türk­çe’ye alın­mış­tır. Dine iç­ten­lik­le bağ­lı­lık, kut­sal inanç an­la­mın­da kul­la­nı­lı­yor.
Bir söy­le­şi­de İstan­bul­lu Rahip Sır­pa­zan Ka­re­kin Bek­çi­yan “İde­alim­de­ki dünya, dini inanç­la­rım­dan kay­nak­la­nı­yor. İnan­cı­ma göre, Allah sev­gi­dir. İnsan­la­ra sev­giy­le yak­laş­ma­yı doğru bul­dum. Kendi dün­ya­mı sevgi üze­ri­ne kur­dum. İnsan­la­ra hep ön­yar­gı­sız ya­şa­dım,” diyor.
Bu söz adeta ki­ta­bın özeti ve oku­mak için merak uyan­dı­rı­yor. Dedem Galip Hoca’nın to­run­la­rı­na ver­di­ği eği­ti­me ben­zi­yor.
Ül­ke­si­nin ta­ri­hi­ni ya­zan­lar inan­dı­rı­cı olur, de­ğiş­ti­ri­le­mez. Ya­zı­nın gü­cü­nü, öne­mi­ni çok iyi kav­ra­yan Rahip Bek­çi­yan, Kudüs’ten Amman’a se­ya­hat es­na­sın­da teh­li­ke­li du­rum­lar­da si­lah­lı sal­gın şüp­he­si olun­ca Kemal Yal­çın’ın önüne ge­çi­yor ve şöyle diyor: “Kemal Bey Siz benim ar­ka­ma geçin! Sizin daha ya­pa­cak çok işi­niz, ya­za­cak çok ki­ta­bı­nız var.”
Yani ölür­sem ben öle­yim, sen sağ kal, ki ki­tap­la­rı­nı ya­za­bi­le­sin demek is­te­yen bu büyük in­san­lık ve sevgi an­la­yı­şı kayda geç­me­li, ki­ta­bı ya­zıl­ma­lıy­dı, karar 2004 yı­lın­da ve­ril­di. Kitap yedi bö­lüm­den olu­şu­yor.
İlk bö­lüm­de Al­man­ya’da Köln ya­kı­nın­da Wet­ter Hu­zu­re­vin­de geçen gün­ler ve İstan­bul’a gidiş an­la­tı­lı­yor. Rahip Bek­çi­yan’ı zi­ya­ret es­na­sın­da Kemal Bey kal­dı­ğı hu­zu­re­vi­nin ona layık ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit edi­yor.
Di­as­po­ra­da ya­şa­yan Er­me­ni kö­ken­li Türk dost­la­rıy­la iş bö­lü­mü ne­ti­ce­sin­de 1966 yı­lın­da gel­di­ği Al­man­ya’dan 15.07.2024 ta­ri­hin­de 82 ya­şın­da doğ­du­ğu şehir İstan­bul Ye­di­ku­le Er­me­ni Has­ta­ne­si Hu­zu­re­vi­ne gö­tü­rü­lü­yor.
İkinci bö­lüm­de ki­ta­ba baş­lık olan Benim Allah’ım Sev­gi­dir pren­si­biy­le ha­ya­ta bağ­la­nı­şı ve yaşam öy­kü­sü an­la­tı­lı­yor.
Üçün­cü bö­lüm­de Sır­pa­zan Ka­re­kin Bek­çi­yan hak­kın­da ya­zı­lan­lar­da müs­tes­na bir Ru­ha­ni Baş­pis­ko­pos, iyi­lik, mer­ha­met ve vic­dan sa­hi­bi bir insan ol­du­ğu vur­gu­la­nı­yor.
Dör­dün­cü bö­lüm­de Kudüs ve Amman zi­ya­re­tin­de söy­le­şi ve imza gün­le­ri ya­şa­nan duygu yüklü, ana­va­tan has­re­ti şi­ir­sel bir ya­zım­la izah edi­li­yor.
Be­şin­ci bö­lüm­de Bek­çi­yan’ı biz­zat ta­nı­yan dost­la­rı­nın anı­la­rı­na yer ve­ri­li­yor.
Al­tın­cı bö­lüm­de Er­me­nis­tan zi­ya­re­ti­ni Kemal Bey şu sözle nok­ta­lı­yor. “Ara­rat, karlı ba­şı­nı mavi gök­yü­zü­ne kal­dır­mış Ana­do­lu’nun ve Er­me­nis­tan’ın ev­lat­la­rı­nı bağ­rı­na ba­sı­yor, ağ­la­yan­la­rın göz­yaş­la­rı­nı si­li­yor­du! Dünya ve hayat sev­giy­le, dost­luk­la, kar­deş­lik­le gü­zel­le­şi­yor­du … “
Son bö­lüm­de gün­düz Müs­lü­man gece Hris­ti­yan ola­rak ya­şa­yan Er­me­ni­le­rin duygu ve dü­şün­ce­le­ri ya­zı­lı­yor. Azın­lık top­lum­lar aşa­ğı­lan­ma, ön yargı ne­de­niy­le hak­sız­lı­ğa karşı ko­run­ma yön­te­mi ge­liş­ti­ri­yor­lar.
1915 ve 1955 yıl­la­rın­da Er­me­ni kö­ken­li Türk va­tan­daş­la­rın neler ya­şa­dık­la­rı tarih ki­tap­la­rın­da ya­zıl­ma­lı. Tür­ki­ye dış kuv­vet­le­rin si­ya­si emel­le­re ait et­me­le­ri­ne engel ol­ma­lı­dır. Po­li­ti­ka­cı­lar araş­tır­ma ve karar ver­me­yi, yol gös­ter­me­yi ta­rih­çi­le­re bı­rak­ma­lı­dır.
Yurt­dı­şın­da ya­şa­yan Er­me­ni kö­ken­li Türk va­tan­daş­la­rın müş­te­rek ar­zu­su, Er­me­nis­tan-Tür­ki­ye sı­nı­rı­nın açıl­ma­sı, iliş­ki ve dost­luk­la­rın ön ko­şul­suz yü­rü­tül­me­si­dir.
Ya­şa­yan tarih nesli tü­ke­ni­yor. Öyle ya 109 yıl sonra ha­yat­ta ka­lan­la­rı bul­mak zor. Ama ikin­ci, üçün­cü nesil de ata­la­rın­dan duy­duk­la­rı­nı bu ki­tap­ta ol­du­ğu gibi an­la­ta­bi­li­yor­lar.
6/7 Eylül 1955 ta­ri­hin­de ya­şa­nan­la­rı 69 yıl sonra canlı ta­rih­ler dün­ya­da hâlâ da­ğıl­mış va­zi­yet­te ya­şı­yor­lar. Bu ki­tap­ta ilk dil­den ya­zıl­mış.
İstan­bul­lu Sır­pa­zan Ka­re­kin Bek­çi­yan, Üs­kü­dar Surp Haç Ruh­ban Okulu’nda ye­tiş­miş bir Ru­ha­ni­dir. Bu ki­tap­ta ha­ya­tı, dü­şün­ce­le­ri, dünya gö­rü­şü an­la­tı­lı­yor.
Al­man­ya’da ya­şa­yan Türk­ler de aşa­ğı­lan­ma ve ön yar­gı­lar­la kar­şı­la­şı­yor­lar. Bu ne­den­le gel­di­ği­miz ülke Tür­ki­ye’de azın­lık top­lum­la­rı ko­ru­ma­yı çok önem­li bu­lu­yo­ruz.
Didim/Ye­şil­kent tatil si­te­sin­de ba­ğı­ra­rak simit satan si­mit­çi­ye yavaş ses­len­me­si­ni ikaz ettim. Eşim Al­man­ca beni des­tek­le­di. Si­mit­çi el işa­re­tiy­le eşimi aşa­ğı­la­ya­rak Er­me­ni midir, nedir, di­ye­rek küf­ret­ti.
Adı, kö­ke­ni, inan­cı ve koyu cilt rengi ne­de­niy­le ev ve iş bul­ma­da zor­luk çeken göç­men ço­cuk­la­rı Al­man­ya’da ço­cuk­la­rı­na Türk­çe ad ver­mek is­te­mi­yor­lar. Ta­nı­dık bir dos­tun to­ru­nu Türk so­ya­dı­nı Alman so­ya­dıy­la de­ğiş­tir­di.
Meme kan­se­ri ame­li­ya­tım­dan sonra kurda iyi­leş­me ama­cıy­la Ber­lin’e yakın Bukow ken­tin­de dört hafta te­da­vi gör­düm. Bu ba­kı­me­vin­de genç bir adam de­vam­lı benim ma­sa­ma ge­li­yor, ya­nın­da­ki ar­ka­daş­la­rıy­la, siz Türk­ler Er­me­ni­le­re kat­li­am yap­tı­nız, diye beni ra­hat­sız edi­yor­du. Beni des­tek­le­yen Alman öğ­ret­men­ler ko­ru­ma­sın­da mü­dü­ri­ye­te şi­kâ­yet et­me­dim. Bu ör­nek­te, geç­miş­te ya­pı­lan ha­ta­la­rın sonra gelen ne­sil­le­re de yük ol­du­ğu gö­rü­lü­yor. Al­man­ya bugün ta­rih­te Ya­hu­di inan­cın­da olan in­san­la­ra ya­pı­lan kat­li­am, soy­kı­rı­mı ne­de­niy­le İsrail’i eleş­ti­re­mi­yor. Mu­se­vi inan­cı ile İsrail’in dev­let ha­ta­sı ayrı gö­rü­le­mi­yor.
Bu ne­den­le ül­ke­le­ri idare eden po­li­ti­ka­cı­lar ta­rih­çi, ede­bi­yat­çı ve bilim in­san­la­rı­nı din­le­me­li­dir.
Mus­ta­fa Kemal Ata­türk ta­rih­te hata yap­ma­dı. Zira uz­man­la­rı din­le­dik­ten, ta­ri­hi iyi oku­duk­tan sonra diğer po­li­ti­ka­cı­lar­la, silah ar­ka­daş­la­rıy­la bir­lik­te karar ve­ri­yor­du.
Zo­run­lu ola­rak göç eden Rum ve Er­me­ni kö­ken­li Türk va­tan­daş­la­rı ana va­tan­la­rı olan Ana­do­lu top­rak­la­rı­nı, yü­rek­le­rin­de doğ­duk­la­rı, ait ol­duk­la­rı top­rak­la­rın öz­le­mi­ni çek­miş­ler. Git­tik­le­ri yer­ler­de bir araya ge­le­rek Ana­do­lu’da ya­şa­dık­la­rı ka­sa­ba ve ma­hal­le­le­rin adını koy­muş­lar.
Al­man­ya’da ya­şa­yan Türk­ler zo­run­lu göç et­me­dik­le­ri halde bu yürek ya­ra­sı­nı an­lar­lar.
Kemal Yal­çın 1952 yı­lın­da dün­ya­ya iyi ki gel­miş. Al­man­ya’da otuz yıl öğ­ret­men­lik yap­tık­tan sonra 2018 yı­lın­da emek­li olmuş. Öğ­ret­men emek­li yıl­la­rı­nı da ve­rim­li ge­çi­rir. 35 ki­ta­bı ya­yın­lan­dı, altı ödül­den sonra da eser ver­me­ye devam edi­yor. Bu ki­ta­bı da yirmi yılda ya­yı­na ha­zır­lı­yor.
Sev­gi­nin gü­cü­ne ina­nan her­kes bu ki­ta­bı oku­ma­lı, ki vatan has­re­ti, göç ve par­ça­lan­ma olay­la­rı­nı biz­zat ya­şa­yan ve son­ra­ki ne­sil­le­rin çek­ti­ği acı­lar an­la­şıl­sın.
An­la­yan­la­rın ba­rı­şa kat­kı­sı mut­la­ka daha fazla ve güçlü ola­cak­tır.

Hoşça kalın!


Ya­zar­ken kay­nak ola­rak kul­lan­dı­ğım bu ki­ta­bı ilgi du­yan­la­ra, tarih oku­ma­yı ve ki­tap­se­ver­le­re tav­si­ye edi­yo­rum:

Kemal Yal­çın, Benim Allah’ım Sev­gi­dir, Yeni Ana­do­lu Ya­yın­cı­lık, İstan­bul, Kasım 2024
ISBN: 978-625-7415-82-8