Eskiden olsa en büyük kırık, hayal kırıklığı, heves kırıklığı gibi beylik laflar edebilirdim. Tabii bu lafları ancak kaburgaları hiç kırılmamış birinden hala duyabilirsiniz. Acı neredeyse oralı oluyor yüreğimiz. Kalbimin hemen altındaki kaburgam kırık ve sol hanım hasarlı.
Arayan soran, geçmiş olsun diyen, şifa dileyen herkese çok teşekkür ederim. Topluca teşekkürlerimi kabul buyurun, ben ettim siz etmeyin kendi kendinize hiç bir yerinizi kırmayın.
En az iki hafta hareket yok, iyileşmeniz de 4 ile 6 hafta sürebilir dedi doktor. Ne kadar çok hareketli ve koşturmacalı bir iş, hayat rutinim olduğunu bilenler anlaşmış gibi koro halinde hep bir ağızdan "Baheneyle biraz dinlen" diyorlar. Dinlensem bari...
Bir sandalyenin bu kadar yıkıcı yan etkilerinin olabileceğini hiç düşünmezdim. Uyku çorapları ile de sadece uyumak lazımmış. o kalın polar çoraplar laminant zeminde buz pateni gibi kayarmış. Sıradan bir sandalye de tehlikeli bir varlığa dönüşüp, acımasızca kemiklerimizi kırabilirmiş. Kedimiz Leo mutfak sandalyelerini bazen kemirmeye çalışıyor diye kızıyordum. Artık Leo mutfaktaki sandalyeleri istediği kadar kemirebilir.
Kaburga kemiğiniz kırıksa öksürmek, aksırmak, hapşurmak, hıçkırmak hatta derin derin nefes almaklar, araçla yolculuk yaparken bile yoldaki tümsekler ya da çukurlar yani tüm ani hareketler zul geliyor insana. Sadece tavana bakar halde sırt üstü uyumak ağrısız hissettiriyor. Sağa sola bile dönemeden ki zaten istesen de dönemiyorsun. Dur diyor için sana, sakın kıpraşma :) Eczacı Fehime abla bana "Kızım evren sana fren yaptırdı" demiş bana. Evet aldım kabul ettim. Frendeyim evren. Durdum. Billa durdum.Sağa sola bile dönemiyorum öyle sabitim. Öyle sert durdum. Bu çok sıkıcı bir kırık. Öyle normal diğer kırıklardaki gibi alçılı üzerine yazılar imzalar attırabileceğin eğlenceli bir kırık değil ... Sıfır şaka kırığı. İçin kırılmış. Alçıyla sabitlemek yok, şakalı şukalı imzalar da yok. Tüm kaburgalar kırık olanlar da buna dahil sen nefes alıp verdikçe hareket ediyor zaten etmeli. Kemik değil siz sabit kalacaksınız, böyle iyileşeceksin ne kadar az hareket, o kadar çabuk iyileşme diyor doktor.
Meğersem ne çok korurmuş kaburga kemiklerimiz bizi. Ne işe yaradığını kestiremediğimiz ne çok önemli organımız var. Tomografi ile kalp fonksiyonlarına bakıyorlar ilkin. Kırık nerede ve nasıl olursa olsun kalbi etkiliyor demek ki... Düzenli hareketleri olan kırık bir arkadaşa hadi ama sen de kırılmış gibi davranma ve hemen iyileş demek de çok zor.
Nedense kendimi de çok savunmasız hissediyorum şu halde. Bir itirafta bulunayım ki meğersem ben hep öyle yapıyormuşum dedim içimden az önce. Kırılıp hiç bişey yokmuş, olmamış hiç kırılmamışım gibi yapmayı çoktan öğrenmişim ben ... Demek bu da başka bir savunma mekanizması.
İçinden kırılmışlar bilir, o zaman da tam tersi işliyor kırıkların süreci... Durup random bir acıyla muhattap olmamak, kendinle başbaşa kalmamak için sürekli bir koşturmaca içindesin. işe sarmışım işte. Sol yanımı, acılarımı kırıklarımı yok saymışım. Dursam sanki hesaplaşmak isteyecekmişim gibi gelmiş, dursam hatırlayacakmışım gibi gelmiş durmamışım işe güce sarmışım. Gece gündüz koşmuşum hiç durmadan. Sanki iki dk durup soluklansam kendimle yüzleşeceğim gibi, kendimle yüzleşmekten kaçmışım meğerse. Nereye kadar kaçabilirsin ki? Herkesten ve herşeyden kaçarsın da kendinden kaçamazın. Evren sana olmadık bir yerde dur ve içine bak der. Bakarsın ki için kırıklarla dolu. Alıştığın ve yok saydığın acılar var.
Tamam Umut kaçmak yok, haydi tek tek tedavi edelim o kırıkları dedim kendi kendime. Ne varsa hasarlı eskisinden de sağlam olsun. İyiyim ve daha da iyi olacağım. Kırklar çatlaklar, acılar iç kanamalar hepsi bitti. İyileşme sürecindeyim. Bol bol okumak için, izleyemediğin filmleri belgeselleri izlemek kana kana uyumak, daha çok yazmak için bir fırsat gibi düşün bu kötü şansı.
Güneş tepemizdeyken “Ben senin serinliğini, esintilerini seviyorum” demekler ne kolay.Mevsiminde düşünülmeyen ve orada öylece dursun diye, söylenmiş olsun diye söylenen sözleri, samimiyetsiz ifadeleri hiç ama hiç sevmiyorum. Acıyorsa acıya katlanmayı da öğreneceğiz. Değilse o kırıklar iç kanama da yapabiliyormuş. Bugün en büyük tesellim iç kanama yok dedi beni gönderdikleri göğüs cerrahisi uzmanı. İç kanamalarına da alışığım ki ben dedim içimden. Az mı şen kahkahalar attık içimiz kanarken. Hiç fark etmeden hayatımız oksimoron ifade olmuş.
Türk Dil Kurumu, 1 milyon kişinin katıldığı anket sonrası yılın kelimesinin 'Kalabalık Yalnızlık' olarak seçildiğini açıkladı. Bu da artık oksimoron ifadelerin hayatımızı nasıl değiştirdiğinin bir göstergesi. Oksimoron nedir bilmeyenler için Oksimoron, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade.[1] Bazen anlamı kuvvetlendirmek için veya edebî sanat yapmak amacıyla kullanılır, bazen de halihazırda kullanılan bir kavramı eleştirmek veya alaya almak için kullanılan ifadeler. Sabit değişken gibi, sessiz çığlık gibi, Özel Halk Otobüsü gibi, kaotik düzen gibi ya da pek çoğumuzun hissettiği Kalabalık Yalnızlık gibi. Az önce kullandığım kötü şans gibi.
Galiba eskisinden de iyi, sağlam ve güçlü olmaklar kırıklarla, iç kanamalarla birlikte geliyor.Tek başımayım ama tek başıma daha çok kalabalığım. İçim %100 kırık ama artık kanamıyor. Eskisinden daha iyi olmak için bir süre tadilattayım.