Hem tahammül hem sefer

Hem tahammül hem sefer” ifadesi bizim siyaseten dünya görüşümüzün şekillenmesinden itibaren zorda kaldığımız anlarda kendimizi kurtarmak adına sarıldığımız can simidi gibidir.

Siyaset yapan insan bir taraftan var olan diğer siyasi partiler ile mücadele ederken bir taraftan da mensubu olduğu siyasi parti kurum içerisinde de mücadele vermek zorunda kalır.

Parti içerisinde mücadele vermek ama daha da önemlisi parti içerisinde iktidar olmak öteden beri siyasetçilerin başvurduğu bir yoldur.

Normal şartlarda yüzde 5-6 oy almayı başarabilen bir siyasi partinin genel merkez yöneticilerinin de ülke genelinde iktidar olma gibi bir dertleri yoksa bu durum karşısında parti içindeki iktidar yıllar yılı sürebilir.

Partilerin bünyesinde belli zamanlarda yaşanılan iktidar mücadelesinde ister istemez birden fazla taraf oluyor, bu taraflardan sadece birisi kazanırken yarışı kazanmak adına yola çıkan ekip yada ekiplerde çemberin dışında kalıyor.

Yarışı kaybeden ekip yada ekipler için siyaseten iki yol vardır bunlardan birisi “Taraf olduğum ekip kaybetti bu durumda parti içerisinde bana hayat hakkı yok öyle ise istifa edip gideyim” şeklindedir.

Bir diğer yolda “Biz parti içerisindeki yarışta taraf olduk ancak delegenin takdiri ile seçimi diğer ekip kazandı, burada bizde düşen delegenin kararına saygılı olmak, parti içerisinde iktidar olanların artılarını alkışlamak eksilerini ise münasip bir dil ile muhataplarına iletmektir”

İşte tarif etmeye çalıştığımız bu ikinci yolun ete kemiğe bürünmüş tarifi “Hem tahammül hem sefer” olarak biliniyor.

Parti içerisinde genel başkanlık yarışına giren kim varsa partiyi en iyi şekilde kendisinin yöneteceğini ve ortaya konulacak politikalar ile yapılacak olan ilk seçimde başında bulunduğu partinin iktidara geleceğini düşünür.

Bir siyasi partinin genel başkanı yada genel merkezi derdini seçmene anlatabildiği taktirde kabul etmek gerekir ki seçmen tarafından değerlendirmeye alınıyor.

Dikkat edin Türkiye’de kurulan ve derdini seçmene az çok anlatabilen bütün siyasi görüşler mutlaka iktidara geldi, iktidara gelen bir siyasi parti siyaseten çok büyük bir hata yapmadığı takdirde birden fazla dönem iktidarda kaldı hata yapan parti yada partiler kendilerini tarihin tozlu raflarında buldular.

Biz kaynağı belli bir ideolojiden geliyoruz, son birkaç gündür de anlatmaya çalıştığımız gibi İYİ partinin kurultayında taraf olduk ve işin kötüsü taraf olduğumuz ekipte seçimi kaybetti.

Kurultay sonrası Türkiye’nin dört bir tarafından bizi arayan dostlarımız nasıl bir tavır alacağımızı kaybeden taraf olarak nasıl bir yol izleyeceğimizi öğrenmeye çalışıyor.

Bizi arayan arkadaşlarımıza “-Seçimi bizde kazanabilirdik ,kaybettik, kazanan ekipte siyasete ömrünü vermiş arkadaşlarımız var, dolayısı beklemek ve onların neler yapabileceğini görmek gibi bir mecburiyetimiz var zira onların başarısı bizimde başarımız sayılacaktır” cevabını veriyoruz.

Hem tahammül hem sefer galiba işin anahtarı.