Halk ne istiyor, siyasetçi ne anlatıyor?

Bundan uzun yıllar önce yani dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de iletişim teknolojinin bu kadar ileri düzeyde olmadığı dönemlerde kabul etmek gerekiyor ki siyaset daha kolay yapılabiliyordu.
Hatırlatmakta fayda var o yıllarda siyaset daha çok kalabalıklar önündeki mitingler üzerinden yapılı seçim günü geldiğinde hangi partinin iktidara geleceği daha çok o mitinglerde toplanan vatandaş sayısına göre ölçülürdü.
Yine o günlerde vatandaş bizim dışımızdaki ülkelerde yaşayan insanların nasıl bir hayat yaşadıklarını ancak oralara gidip gelenlerden öğrenebildiği için çok uzun yıllar özellikle Avrupa ülkelerinde  de enflasyonun yüzde 60-70’lerde faizlerinde yüzde 120’ler civarında olduğunu düşünürdü.
Bir anda nasıl olduysa iletişim teknolojisi baş döndürücü bir hızla gelişmeye başlayınca dünya adeta bir köy haline geldi şu an elimizde bulunan akıllı telefonlar vasıtası ile de bütün dünya bir telefona sığacak durumda oldu.
İletişimde meydana gelen gelişmelerin pek çok kurum ve kuruluş ile birlikte siyaseti de etkilememesi elbette ki düşünülemezdi nitekim bu hızlı gelişmeden siyaset kurumu da olabildiğince etkilenmeye başladı.
Dünya da olduğu gibi bizde de siyaset şu sıralar bambaşka bir noktaya doğru geldi dayandı, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için internet üzerinden başlatılan destekler, İnternet üzerinden kurulan siyasi partiler, yine internet üzerinden yapılan üye kayıt ve istifa işlemleri bizi bambaşka bir noktaya taşımış durumda.
Teknoloji bu kadar gelişince insanımızın ihtiyaçlarında da büyük bir değişim başladı, artık son derece geniş ve bahçeli evler yok, dünya çok büyük bir hızla benzinli ve motorinli araçlardan hibrit teknoloji ile donatılmış elektrikli araçlara doğru yönelmiş durumda.
Söz konusu değişimler eğitim, kültür, turizm başta olmak üzere hayatımızın hemen her alanında egemen olmaya başlayınca bu değişime mecburen siyaset kurumu da ayak uydurmak durumunda kaldı.
Türkiye nüfus itibarı ile son derece genç bir ülke ancak ne gariptir ki bu genç nüfusu idare edeceğim diye iktidara gelen ve gelme çabasında olan liderlerin tamamı artık bu genç nüfusa dedelik olacak dedelik yapacak yaş grubunu çoktan geçmiş durumdalar.
Halk ile siyasetçiler arasındaki bu büyük uçurum beraberinde ister istemez çok büyük sorunları da getiriyor, daha açık bir ifade ile siyasetçinin gittiği taraf başka halın gittiği taraf bambaşka.
Yapılacak ilk genel seçimde bu ayrışma kendisini bu zamana kadar olandan daha büyük bir oranda fark ettirecek, halkın talebini önemsemeyen önemsemiş olsa da ait olduğu yaşam stili dolayısı ile erken önlem alamayan siyasi partilerin çok büyük hüsrana uğrayacağını siyaset ile uğraşan hemen herkes az çok hesap edebiliyor.
Artık hiçbir şey yerinde durmuyor.
Siyaset kurumunun da böyle bir yürüyüşün dışında kalması nasıl mümkün olacak ki.?