GELEN KIŞ YANGINLARIDIR(!)…

Doğa ve biz, zorlu bir kışa hazırlanıyoruz; mevsim sonbahar!...

İşsizlik, yoksulluk, açmazlar, çözümsüzlükler; yerlerde sürünen bir eğitim, sağlığa muhtaç bir sağlık sistemi, adaletsiz paylaşımlar ve hukuktan uzaklaşan bir yargı…Bunların her biri biraz daha artıracak kış ayazını! Ve gelen yoklukların ayazı alev alev yakacak arkasız yığınları!...

Yorulan yaşamaktır, bu böyle biline…

YORULAN YAŞAMAKTIR!

Dengesizlikler üstüne kurulmuş biz zorba denge,

Az yaşayacak olanlar çok yaşamak isteyenlere borçlu!

Çoğaltır azınlıkları haksız kazançlar(!)

Zalimlerin kalkanı zulüm, hep sıradanlara karşı!

Baharın selamıdır dallarda salınan yapraklar.

Gül sürgünlerinin alevleriyle tutuşacak yarınlar.

Baharını sürecek filizler sürgün sofralarına,

Kuşluk vakti sur düdüğüyle uyanacak emekçiler;

Şakaya gelmez yaşamak, yarınlar direnenlerin olacak!

Susuzluğunu gidermeye iner özlemler ay ışığında;

Sen akşamlara sığmayan sevdalara belenirsin.

Adalete efelenir eşkıya çığırından giden vurguncular…

Bıçak kemiğe dayandığında ne olacağını bilmez onlar.

Engin gecenin dudaklarında sürgüne oturur dalgalar.

Gül açılı yüreklere soyunur kokusunu, çiçekler.

Ve iz bırakır yollarda kurtuluşa adanmış sevdalar!

Gülüşler söner, bulanan düşler kanatır anımsamaları.

Dur durak bilmez tenlerde yürüyen iki ağızlı bıçaklar!

Erkence gidenlerimizin yüreği kalplerimizde çarpar…

Güzel yarınları kuracaklarla toprağa kök salar!

Elime dokunduğunda elin, şahlanır yüreğim…

Sevinçle güler akşamsefası çoğalmaların,

Ve biz gülümsemelerin yelkenleriyle sonsuzluğa gideriz.

Yollarda kaybolan yalnızlıklar bizden değildir…

Her şey ama her şey abandı yalınkat yaşamalara,

Ve düşlere yer kalmadı olmazlıklardan!

Sel yıktı, yel savurdu, ayazlar yakıp kavurdu!

Çoktan aşıldı sabrın eşiği,

Artık bıçak kemiğe dayanmaktan da ötede…

Sevda bu, çimlenir arzulu yüreklerde.

Umut yola çıkarken mevsim dinlemez.

Su serper endişenin yüreğine sevda…

Şafak, tükenmeyen sabrıyla beklentileri önceler.

Yaşama gün doğarken bülbüller susar….

Harabeye çeviriyor insanları olumsuzluklar!

Nefes alacaksak, kanadı dökülmemeli kuşların…

Ateş utancından yaktı kavurdu kendini!

Yardı göğsünü sevdaya yer açmak isteyenler…

Bizimle olmasın, cehennemini gittiği yere taşıyanlar!

El ele, omuz omuza ve yürek yüreğe birlikte…

Yeşerince birliktelikler, yaşantılar çiçeklenir.

İnsanca umutlar örüldüğünde insan sıcağıyla,

Günahlarından arındığında gündüz olur gece.

Yaşam sökülüp alınacak olandır karanlıklardan!

Her şeye karşın düşmanını dost bellerken,

Kararır sıvasız duvar bakışlı suskun insanlar…

Sonra bir çöker ki, dünyaları başlarına;

Ve kalırlar başlarına yıkılan gök kubbenin altında!

Sonra da kader olur vakitsiz ölümlerin adı…

Yaşama dair uzatmalar oynanıyor.

Sayrılar halaya durmuş yorgun bedende.

Geçmemek için esniyor zaman,

Ve yürüyor acılar topal saatlerle…

Parıldıyor çimenlerin gözyaşları,

Yorulan yaşamaktır, mevsim sonbahar!