Son günlerde muhalif gazetecilerin keyfi şekilde gözaltına alınması, soruşturmalara maruz kalması ve baskı altında tutulması artık olağan hale geldi. Hâlbuki basın özgürlüğü, sadece gazetecilerin değil, toplumun da haber alma hakkının güvencesidir. Gazeteciler susturuldukça, halkın gerçekleri öğrenme hakkı da engellenmiş olur.
Son olaylarda görüyoruz ki, sadece iktidarı eleştiren değil, halkın temel sorunlarını dile getiren gazeteciler bile hedef alınıyor. Hukukun üstünlüğü ilkesinden uzaklaşan bu anlayış, hem ülkemizin demokratik değerlerini zedeliyor hem de uluslararası alanda itibar kaybetmesine neden oluyor.
Özgür Özel'in "Başlıyoruz" Mesajı:
Umut mu, Yeni Bir Mücadele mi?
Özgür Özel’in "Başlıyoruz" başlıklı yazısı, CHP’nin yeni dönemde daha aktif, daha mücadeleci ve halkla daha iç içe bir siyaset anlayışını benimsediğini gösteriyor. Basın özgürlüğü başta olmak üzere, hukuksuzluklara karşı net bir duruş sergileneceği vurgulanıyor. Ancak önemli olan, bu söylemin eyleme dönüşüp dönüşmeyeceği. Toplumun geniş kesimleri, özellikle gençler ve özgür basını savunanlar, artık sadece sözde değil, somut adımlar bekliyor.
Bu süreçte muhalefetin yapması gereken, gazetecilere sahip çıkmak, hukuksuzluklara karşı örgütlü ve güçlü bir duruş sergilemek ve halkın haber alma hakkını korumaktır. Çünkü unutulmamalıdır ki, özgür basın susturulursa, toplum da susturulmuş olur.
Sonuç: Gerçekleri Karanlığa Hapsetmek Mümkün mü?
Gazetecilere yönelik baskılar, uzun vadede sadece basını değil, bütün toplumu etkileyen bir meseleye dönüşür. Hakikat ne kadar bastırılmaya çalışılsa da, eninde sonunda gün yüzüne çıkar. Özgür basının yanında durmak, sadece bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda daha demokratik ve adil bir ülke için verilen bir savaştır.
Bugün "Başlıyoruz" diyen herkesin, gerçekten başlaması, suskunluğa karşı ses olması ve hukuksuzluklara karşı cesaretle durması gerekiyor. Çünkü gerçeği susturamazsınız!
Gerçekleri hapsetmek mümkün değildir!