EMEKLİ ÖĞRETMENİN DÜŞLERİNDE…

- İlkokul Öğretmenim Ali Vural’ın anısına sevgi, saygı ve özlemlerimle-

Emekli öğretmenin düşlerinde, bir çocuk gülücüğü vardır, kara tahtada yankılanan...

Bitmemiş bir dersin, zil sesleriyle yarım kalmışlığı vardır.

Yoklama defterinin, ezberlenmiş öğrenci numaraları arasında bir kopukluk vardır.

Çocukların bakışındaki gizemlerin, dertlerin, sıkıntıların  belleğe kazınmışlığı vardır…

Zil seslerine karışmış, hıçkırıklar vardır.

Emekli öğretmenin düşlerinde, bir çocuk ağlamakta, kalemini kaybetmiş olmaktan.

Öğretmen şairlerimizden, Ömer Zeki Defne, şu şiirini emekli öğretmenler için söylemiş olmalıdır diye düşünüyorum.

Zil çalacak...

Sizler derslere gireceksiniz bir bir

Duyacağım, evlerden, kırlardan, denizlerden

Ta içimden birisi gidecek ardınızdan uça ese...

Ama ben, artık gitmeyeceğim. ”

Öğretmen emekliliği, en zor emekliliklerden biridir. Bu durum ilkokul öğretmenleri için daha zor bir durumdur.

Çocuklarla çocuklaşan, büyüyemeyen öğretmen, emekli olduktan sonra büyümeye çalışıyor ama başarılı olamıyor.

Osmanlı döneminde ilkokul öğretmenlerinin tanıklığının kabul edilmemesi gerçeklerle örtüşüyor gibi... Büyüyememek. Arınamamak duygusallıktan.

Küçük dostlarını özler dururlar, onlarla oynamak isterler. Onların düşlerine ortak olmak isterler.

Büyüdükçe bozuluyor gizemler, büyüler ve koyulaşıyor renkler...

Bir çocuk koşuyor, bir çocuk gülüyor ve biri de ağlıyor, ağıtlarını siliyor düşlerinde teker teker...

Ali gel, okul açıldı, Zil çaldı. Dersler başladı düşlerinde. Fatma yine mi gelmedi okula, annesi hâlâ iyileşemedi mi !?

Babasına, kardeşlerine yemek pişirecek Ayşe. Mehmet’ in boya sandığı boyundan büyük ve üç kardeşi ekmek beklemekte ondan. Hesap işlerini iyi bilir Mehmet, matematikte kimse geçemez onu. Boyaya batmış elleriyle boncuk gibi de yazı yazar kaderine inat.

Müfettişin sorduğu soruyu bilemediği için ağlayan sulu gözlü Zehra, şimdi sen müfettişlerden daha iyi biliyorsun. Onlara ders veriyorsun. Yoksa hala gözlerinde o anı mı saklayıp duruyorsun. ” Öğretmenim seni mahcup ettim diyebilme inceliği ve duygusallığını taşıyor musun koskoca yüreğinde...

Yıllarca öğretmenini arayan ve bulan Münir, ne kadar mutlu ettin öğretmenini genç bir edebiyat öğretmeni olarak, şimdi hep aklındasın öğretmeninin, tekrar görüşmek için...

Özkan’ ı vuran hain kurşun hala dolaşıyor, öğretmeninin yüreğinde.

Öğretmenin düşlerinde silinmez anıları vardır, yıllara meydan okumuş. Ve gülücükleri hep asılı durur pembe bulutlarda...

Bir gün tekrar yeniden ikinci yaşamında, öğrencileriyle buluşmak ve evcilik oynamak düşlerini kurmaktadır.

Emekli öğretmenin düşlerinde, kara tahtadan silinmemiş ve silinmeyecek anıları durmadan canlanır durur...

Işıklar içinde uyu öğretmenim… Kıyıda köşede kalmış biz köy çocuklarının ışığı oldun. Üstün devrimci yanınla biz köy çocuklarının köy ilkokulundan sonra okumalarını sağlamak için büyük gayretler sarf ederek; öğretmen okulu, yatılı ortaokul sınavlarına hazırladın… Biz kazandıkça yüzün güldü ve mutlu oldun…

Şimdi bir emekli öğretmen olarak, bu yazımı sana adıyorum sevgili öğretmenim… Işıklar içinde uyu…