DÜ­ŞÜN­ME SA­NA­TI

Dü­şün­mek kav­ra­mı­nı, bir dav­ra­nı­şın, bir sözün so­nuç­la­rı­nı, et­ki­le­ri­ni he­sap­la­mak ve mu­ha­ke­me etmek an­la­mın­da kul­la­nı­yo­rum.
Sanat, bir şeyi ku­ral­la­rı­na uygun ola­rak yapma tarzı, insan ya­ra­tı­la­rın­da bir ül­kü­sel gü­zel­li­ğin an­la­tı­mın ger­çek­leş­tir­me ça­ba­sı. Çok çe­şit­li güzel sanat dal­la­rı var­dır.
Dü­şün­me­yi sanat edin­me, okul dip­lo­ma­sıy­la zihni sı­nır­lı tut­ma­dan bir ömür boyu öğ­ren­me­ye, oku­ma­ya gay­ret et­mek­le müm­kün­dür.
İnsa­nın kendi yaşam bi­çi­mi­ne sınır koy­ma­sı, di­sip­li­ni aile­de baş­la­yan eği­tim­le ve okul­dan sonra da öğ­ren­me­ye açık ol­ma­ya bağ­lı­dır.
Sos­yal medya, in­ter­net ça­ğın­da dur­ma­dan ve­ri­len sa­yı­sız ne­ga­tif ha­ber­ler çok sa­yı­da sı­nır­sız ola­rak ve­ri­li­yor. İyi haber, haber de­ğil­dir pren­si­bi­ne da­ya­nı­yor.
Doğa fe­lâ­ket­le­ri, yan­gın sel, ölüm, ci­na­yet gibi ne­ga­tif olay­lar de­fa­lar­ca haber edi­li­yor. Dün­ya­nın öbür ucun­da vuku bulan bir tra­fik ka­za­sı ha­be­ri alın­ca elden bir şey gel­mez.
Sa­yı­sız, sı­nır­sız ha­ber­ler­le bu­na­lan beyin bir nok­ta­da artık tamam diyor, ruh sağ­lı­ğı bo­zu­lu­yor. Ruh sağ­lı­ğı vü­cu­dun diğer or­gan­la­rı­na kötü et­ki­siy­le ağrı ve sızı ya­ra­tı­yor, on­la­rı da hasta edi­yor.
Her şeyin faz­la­sı za­rar­lı­dır, in­sa­nı yorar ve hasta eder. Fazla şeker vü­cu­da nasıl za­rar­lıy­sa, in­sa­na fay­da­sı ol­ma­yan ha­ber­ler de öyle za­rar­lı­dır, diyor Rolf Do­bel­li, Akıl­lı Dav­ra­nış Sa­na­tı, Die Kunst des klu­gen Han­delns, ki­ta­bın­da.
Ti­ca­ret psi­ko­lo­ji­si in­sa­nın, müş­te­ri­nin zayıf ta­ra­fı­na göre plân ya­pı­yor. Mar­ket­ler­de sakız, şeker gibi renk­li, tatlı şey­ler ka­sa­ya yakın, bil­has­sa ço­cuk­la­rın il­gi­si­ni çe­kecek şe­kil­de ser­gi­le­ni­yor.
IKEA ma­ğa­za­sın­da res­to­ran tam or­ta­da, müş­te­ri eş­ya­la­ra ba­ka­cak, ye­mek­ten sonra daha fazla alış­ve­riş ya­pıl­ma­sı amaç edi­li­yor.
Ha­kim­ler mah­ke­me ka­rar­la­rın­da öğ­le­den sonra yor­gun­luk­tan do­la­yı daha ne­ga­tif etki ya­pı­yor.
Okul­lar­da güzel sanat dal­la­rı öğ­le­den sonra ders prog­ra­mı­na alı­nır. Böy­le­ce yo­ru­lan öğ­ren­ci­le­re zevk alma, din­len­me im­kâ­nı sağ­lan­mış olur.
Arada bir oruç tutar, diyet yapar gibi, haber oku­ma­dan, din­le­me­den ve sos­yal medya kul­lan­ma­dan belli bir zaman ge­çir­mek din­len­me­yi sağ­la­ya­bi­lir. Var­lı­ğı olan se­ya­hat ede­rek bunu uy­gu­la­ya­bi­lir.
Bizi neyin ba­şa­rı­lı ve mutlu ya­pa­ca­ğı­nı belki bi­le­me­yiz, ama neyin ba­şa­rı­sız ve mut­suz ya­pa­ca­ğı­nı, zarar ve­re­ce­ği­ni bi­li­riz. Ken­di­mi­zin daha az hata yap­ma­sı için baş­ka­la­rı­nın iş­le­di­ği ha­ta­lar­dan ders çı­kar­ma­lı­yız.

Bilge in­sa­nın he­de­fi, amacı mut­lu­lu­ğa ulaş­mak de­ğil­dir, mut­suz eden şey­ler­den uzak­laş­mak, ko­run­mak­tır.
Aris­to­te­les

Ba­şa­rı ve hu­zu­ra ulaş­mak o halde iyi kitap oku­ya­rak, fay­da­lı film iz­le­ye­rek müm­kün­dür. Tarih oku­ma­yan, il­gi­len­me­yen başka in­san­la­rın, ül­ke­le­rin ve halk­la­rın geç­miş­te iş­le­di­ği yan­lış olay­la­rı bil­me­yen ders çı­ka­ra­maz, aynı ha­ta­la­rı yap­ma­ya devam eder.
Yan­lış dü­şün­ce ve dav­ra­nış­lar­dan uzak olan doğru dü­şü­nür, doğru dü­şün­ce doğru dav­ra­nı­şa yö­nel­tir. Böy­le­ce ba­şa­rı­ya ula­şı­lır, ba­şa­ran insan hu­zur­lu olur. Hu­zur­lu olan in­sa­nın ha­ya­tı­na da mut­lu­luk sık sık uğrar. Mut­lu­luk sü­rek­li de­ğil­dir, kısa sü­re­li bir duy­gu­dur.
Önce dü­şün­ce, karar verme ve sonra dav­ra­nış gelir. O halde acele karar ver­me­den önce iyi dü­şün­mek gerek. Se­ya­ha­te git­me­den önce rek­lâm de­ni­zi­ne da­lı­nır­sa için­den çı­kıl­maz. En doğ­ru­su tav­si­ye ile karar ver­mek zaman ka­zan­dı­rır.
Rek­lâm­da gi­di­lecek ote­lin kötü yön­le­ri gös­te­ril­mez. En güzel re­sim­ler se­çi­lir, en olum­lu ifa­de­ler­de süs­le­nir. Çok sa­yı­da ve­ri­len ilân­la­rı in­ce­le­mek zaman kay­bı­na sebep olur.
İyi dü­şün­me­den ve­ri­len cevap ya­nıl­tır, doğru olmaz.
Bir test ya­pa­lım, bir ma­ğa­za­da bir tenis ra­ke­ti ve tenis topu bir­lik­te 1,10 €, tenis ra­ke­ti masa, tenis to­pun­dan 1 € daha fazla. Masa topu yal­nız kaç Cent eder?
Her­hal­de hemen 10 Cent de­di­niz, hal­bu­ki doğru cevap 5 Cent eder, ola­cak­tı.
Bah­set­ti­ğim ki­ta­bın ya­za­rı Rolf Do­bel­li 1966 yı­lın­da dün­ya­ya ge­li­yor. St. Gal­len Üni­ver­si­te­si’nde dok­to­ra ça­lış­ma­sı­nı ta­mam­lı­yor. Çe­şit­li CEO fir­ma­la­rın­da genel mü­dür­lü­ğü yaptı. ZU­RICH.​MINDS fir­ma­sı­nı kurdu. Ti­ca­ret, Bilim, Kül­tür ala­nın­da İşve­ren en­düst­ri sek­tör­le­rin­de ta­nın­mış şah­si­yet­le­re ulus­la­ra­ra­sı kon­fe­rans­lar ve­ri­yor. Karar verme, dü­şün­me dav­ra­nış ko­nu­la­rı­nı ve ti­ca­ret ede­bi­ya­tı Hak­kın­da ki­tap­lar ya­zı­yor. Yeni iş yeri ku­ra­cak­la­ra da­nış­man­lık ya­pı­yor. Boş za­man­la­rın­da roman da ya­zı­yor. Lu­zern İsviç­re’de ya­şı­yor.
52 Ma­ka­le­den olu­şan bu ki­ta­bı ilgi duyan her­kes oku­ma­lı, ama bil­has­sa İşlet­me, İkti­sat, Eko­no­mi oku­yan veya oku­mak is­te­yen üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri mut­la­ka oku­ma­lı­dır.
Sa­vaş­tan sonra Al­man­ya’da ti­ca­ret ala­nın­da yük­sek tah­sil yap­ma­dan küçük esnaf iş yer­le­ri vardı. Tarım ve diğer ti­ca­ret sek­tör­le­rin­de bugün hâlâ devam eden, o aile­le­rin ço­cuk­la­rı hemen hemen hepsi yük­sek tah­sil yap­mış ne­sil­ler sa­ye­sin­de devam et­ti­ri­li­yor.
Aynı şe­kil­de alt­mış yıl­la­rın­da Al­man­ya’ya gelen konuk Türk iş­çi­le­rin baş­lat­tı­ğı iş­let­me­ler­den devam eden, ge­niş­le­ten döner, süt ürün­le­ri, teks­til ti­ca­re­ti­ni en­düst­ri ha­li­ne ge­ti­ren­ler de ti­ca­ret dal­la­rın­da yük­sek tah­sil yapan ço­cuk­la­rı sa­ye­sin­de müm­kün ol­muş­tur.
Gerek özel ha­yat­ta gerek iş ha­ya­tın­da veya ti­ca­ret dal­la­rın­da ile­ri­de piş­man­lık duy­ma­mak, zarar et­me­mek için bi­li­me baş
vurma zo­run­lu­dur.


Bi­lim­siz, bi­linç­siz gi­di­len yolun sonu ka­ran­lık­tır. Doğru dü­şün­ce, karar ve eylem ay­dın­lı­ğa gö­tü­rür.

Dü­şü­ne­rek kalın!

Kay­nak ve tav­si­ye kitap:

Rolf Do­bel­li, Die Kunst des Klu­gen Han­delns, Carl Han­ser Ver­lag, Münc­hen 2012

Alın­tı sayfa 3.
Tenis ra­ke­ti ve topu he­sa­bı sayfa 53.

ISBN: 978-3-446-43205-5
ISBN: 978-3-446-43303-8 (e-bo­ok)