DÖRTLÜKLER DİRENİRKEN…

Her şey, paylaşım adaletsizliği ile başladı. Bizimle birlikte olanlar bile, sadece bizden uzaklaşmadılar; onlar insanlıktan da uzaklaştılar. Evet yanımızdan geçip giderken mahcuptular, sonra arsızlığa alıştılar!...

Önce kazanılanları alarak başladılar;

Sonra, önce kazanılmış olan ne varsa…

Daha sonra borçlandırıp el koydular,

Gelecekle birlikte, kazanılacak olanlara!...

Ve her şeye el koydular; geride bıraktıkları insanlıklarıyla. En utanmazca kazanmalara kucak açanlar türedi. Birörnek zorbalar arsızlıklarıyla yaşama abandılar!...

Söndü renkler, döküldü yapraklar,

Ve güneşler erken battı.

Oysa yaşamak direnmekti,

Ama, önce direnenler gitti!..

Yok etmelere kurgulandı her şey, sanki uygulanan örtük savaş hukukuydu. İşgal edilen bir ülke bile bu denli yağmalanamazdı!...

Duyarsız gecelerin kör karanlığı bile,

Aydınlıktır cehalet karanlığının yanında!

Kendisinden başlar aydınlığını soğurmaya;

Yürür karanlığıyla kendi çıkmaz sokağında!

Kendi içine çöken bir karadeliktir örgütlü cehalet, öncelikle en yakınındakileri soğurarak yoluna devam eder(!) Ama yolunun yol olmadığı kesin; çünkü insanlığa hiç uğramaz!...

Yıkımı yıkımlar kovalıyor ve düşüyoruz!

En kötü geçmişi bile arar hallerdeyken;

Yoksulluk fışkırıyor işsizlikten ve büyüyor açlık!

Köreliyor algılar, kopuyoruz gerçeklikten!

Yanlı basın özgürlüklerin düşmanı iken; katledilen gerçeklikler süpürülüyor halı altına. Şahlanan yalanlar söndürüyor gerçekleri ve sonra doğduğuna pişman edilen güneşin kırılıyor kolu-kanadı!...

Yaşamın ayazında kaldı donmuş kalpler…

Renkleri yeşermedi, gülümsemeyi unuttu bahar!

Doluya evrildi sağanak ve söndü yaşamak!

Tutunan eller çözüldü, kışa döndürülünce bahar!

İnsanları, insanlıktan uzaklaşanlar yorar…Bedenlerinden yaşamaya asılmış olanları gördük, hepsi de çaresiz ve yalınkattı. Oysa çok çok, çoktular…Bir araya gelebilseydiler, dağları bile yıkabilirdiler. Var olmaları yetmedi; birlikte olmaları gerekiyordu…

Zamanın arsız soyguncuları,

Çalar insanların umutlarını.

Gülümseyemez ki, solan güller;

Teni soğumuş ve sönmüştür bakışları!

Yorgun düşürüldü yaşamak, bütün çıkışlar kapalı…Gün ortasında koyulaştırdılar karanlıkları. Adı ölüm olan bir kıymık batar oldu duyarlı yüreklere. Hiç kapanmadı kayıpların kanayan yarası!...

Tutsak aldılar doğanın can damarlarını,

Ağaçlarda kurudu yeşilin gözyaşları…

Engel oldular canlıların suya erişimine.

Öksüz bıraktılar sırtından hançerlenen yaşamı!

Aydınlıktır karanlığın üstüne yürüyen adımlar. Evrensel kötülüğün insan kılıklı uzantıları, el atar masum yaşamlara. Hakaret sıfatlarının tümünü bünyesinde barındıran birilerine hakaret edemezsiniz!...

Evet kaybettik, ama hiç vazgeçmedik ki;

Yaşamı yaşanılası kılmak isteyen özlemler,

Direndiğimiz sürece hep bizimleydi…

Çünkü yenilmek, yenilgiyi kabul etmekti!

Haklarına ve ortağı olduğu varlıklara sahip çıkmayanlar; neden, nasıl, niçin sorularını sormadıkları için, yaşamın çok çok uzağına savruldular!...