DÖNÜŞÜM ZAMANI

    Dönüşüm eşiği, toplumdaki sınıf ve katmanların güçleri oranında varlıklarını ve ağırlıklarını örgütleri üzerinden hissettirecekleri bir süreci işaret eder. Bu aşamada soruna duyarsızlık istenen şeylerin dikkate alınmamasına ve istenmeyen şeylerin gündeme alınmasına neden olur. Özellikle bu durumda olası sorunların ve olumsuzlukların farkında olanlar mutlaka toplumu bilgilendirmelidirler. Yoksa vasatların söz sahibi olmaları kaçınılmaz olur ve yakınmaların bir anlamı olmaz. Bir başka sakınca, gidişattan (paylaşım temelli) hoşnut olmayan sermayenin istemlerinin belirleyici olması halidir. Bu gibi durumlarda emeğin istem ve beklentilerinin gerçekleştirilmesi söz konusu olamaz(!) 
Demokratik bir seçim için uygun bir ortamın olmadığı dillendirilmektedir. Bunun için olmazsa olmazlar; 1-Özgürlük 2- Eşitlik 3- Kurumsal güvenilirlik 4-Yasal güvenceler. Anayasaların, bireysel özgürlükleri güvenceye aldığı unutulmamalıdır.


Adı konsada konmasa da fiilen yapılacak olan şey; demokratik yönetim istemi ile, otokratik yönetim arasında yapılacak olan tercihtir. Böyle bir bireysel tercihte belirleyici olan şey, bireyin bilinç ve kültür düzeyidir. Tüm varlıklar için, dünya insanlık ailesi için, ülkesi için ve kendisi için nelerin yapılmasını istediğidir. Özgür bir birey istemlerini yaşama geçirmek için yönetimde söz sahibi olmak ister. Bunu gerçekleştirmek için, kendisi gibi düşünenlerle birlikte (örgütlü olarak) hareket eder. Örgütlülük; güvenmek, dayanışmak ve adil paylaşım demektir. Bu şekilde tavır almak çağdaşlıktır, laikliktir, birliktelik ve demokratikliktir. Refahı sağlayan ve mutlu yaşamlara olanaklar sunan bir yaşamın benimsenmesidir. 
Hiçbir birey yasal olmayan kuralsız ve kurumsal güvenceler olmaksızın yetki devrinde bulunamaz. Ayrıca, yetki devreden her bireyin denetim, eleştiri ve öneride bulunma hakkı yok sayılamaz! Modern devlet olmak, özgür iradi katılımlı amaç ortaklığına saygı duymaktır.
Otoriter yönetimden yana olmak, kuralsız ve koşulsuz olarak haklarını başka birine veya birilerine bırakmaktır. Bu koşullarda birey kendisini önermek, eleştirmek ve denetleme hakkından yoksun bırakır. Niye, neden, nasıl, niçin ve ne kadar gibi yaşamsal soruları doğrudan kendisini ilgilendirse bile soramaz. İşsizliğin, açlığın, yoksulluğun ve eşitsiz paylaşımların hesabını soramamaktır. Ödediği verginin nerelere harcandığını bilememektir. Kuzu kuzu kendisine önerilen rolü oynamaktır(!) Yararına olmayan ve çıkarlarını gözetmeyen kararlara ses çıkarmayıp rıza göstermektir. Yaşam ile ilgili kararları, araştırmadan başkasına bırakmaktır(!) Özgür birey olmak yerine “kul” olmayı kabullenmektir!


Demokrasiden yana olmak ne demektir?
-Hak, hukuk ve adaletten yana olmaktır.
-Özgürce eşit bölüşümden yana olmaktır.
-İnanç ve düşünce özgürlüğünden yana olmaktır.
-Laik ve kurumsal güvencelerle donatılmış bir yaşamdan yana olmaktır.
-Yaşamın her alanında eşitlikten ve liyakatten yana olmaktır.
-Toplumsal mülkiyet temelinde, ülke varlıklarının paydaşı olmaktır.
-Kurumları yaşam güvencesinin temeli olarak benimsemektir.
-Doğanın ve öteki varlıkların koruyucusu olmaktır.
-Liyakatin ödünsüz olarak uygulanmasından yana olmaktır.
-Parasız demokratik eğitim hakkından ve eşit olarak sağlığa erişimden yana olmaktır.
-Yönetime katılım hakkını iradi olarak kullanabilmektir.
-Bilgilenme ve haberleşme özgürlüğünden yana olmaktır.
-İşsiz, aç ve açıkta kalanların olmaması demektir.
-Tüm ayrıcalıkların ortadan kaldırılması demektir.
-Kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyetin kazanımlarına ve ülkesine sahip çıkmak demektir.