Birkaç gündür yazı yazamadım. İlk akla gelen “rahatsızlık” oluyor ama ben rahatsız değilim. Fakat aynı şeyi ortam için söylemem mümkün değil. Bir kaos ortamındayız. Neyin ne olacağı belli değil. Böyle durumlarda el yordamıyla yürümek pek sağlıklı olmaz. Önümüzü göremiyorsak, güven yok demektir. Güven öncelikle yaşamın ve sonra da her şeyin temeli.
Olumlu gibi gözüken bir öneri sicili bozuk birinden geliyorsa, orada “kuşku” olur, güven olmaz. Omurga insanların dik duruşunu sağlayan temel organlardan biri. Bu organda fiziki sorunlar olabileceği gibi; siyasi, sosyal ve ekonomik koşullardan kaynaklanan bazı istenmedik ya da beklenmedik nedenler olabilir. Özgürlük, yaşama dokunan tüm koşulların belirlediği alanda seçenek kullanabilmektir. Buna omurgalı olmak diyebiliriz. Normal koşullarda beklentilere ters düşmeyen davranışlarda bulunmaktır. Şöyle vurgulamak olası; yolu, yöntemi ve yönü bilinen davranışlarda bulunmak omurgalı olmaktır. Bu, özgür olmanın ön koşuludur.
Genellikle insanlardaki sapmalar iki nedenden kaynaklanabilir. Birincisi, normal ve alışılmış yaşamı sürdürememe halinde yol ve yöntem değiştirmek söz konusu olabilir. İkincisi, çıkarları nedeniyle beklentilerle çelişen davranışlarda bulunmak olabilir(!) Halk bu gibi davranışları gösterenlere “dönek” der. Dönek veya dönme daha önce karşı çıktıklarını sineye çekme esnekliğidir(!) Ak dediğine kara diyebilme yüzsüzlüğüdür. Aşınma, çürüme ve çökme süreçlerinde, ahlaki olmayan sapmalara tanık olmak olasıdır. Önce ekmekler bozuldu diyen bir söylem var ya; aslında önce ahlak bozulur ve sonra da ekmekler bozulur. Bu bozulmalar en çok siyaset alanlarından normal yaşam alanına sızar. Anımsadığım bir söz; “Rüzgârsız havada dönen fırıldağa mutlaka bir üfleyen vardır.” Bu insan onuruyla bağdaşmayan davranışları, yaşam biçimi olarak benimseyen fırıldaklar vardır(!) Bu gibi durumlarla ilişkili olarak, Süleyman Demirel’in bir söylemi var. Adalet Partisine en ağır eleştiri ve hakaretleri yapan bir politikacıya partisinin rozetini takar. Bir partili yakını bunun nedenini sorduğunda ise, yaklaşık olarak şöyle bir cevap verir: “Her gün bize havlıyordu, şimdi bizim kapımıza bağladık; bundan sonra bize karşı olanlara havlar(!)” Özellikle siyaset alanında benzer örnekleri görmek olasıdır. Bana sorarsanız, seçmenlerin oyunu alan kişi, partisinden ayrılsa bile kesinlikle başka bir partiye geçmemelidir. Dahası, seçmeninin beklentisine aykırı kararlara katıldığı an vekilliği düşürülmelidir! Bunun için ise, seçmenlere vekillerini azletme yetkisi tanınmalıdır. En azından aldığı oyun yarıdan fazlasının imzalı talebi yeterli olmalıdır. Örneklerimiz, dönmelerle ilgili negatif örnekler. Dönme olgusu pozitif olduğunda bireyin kendini aşması yani, nitelikli biçimde sıçraması söz konusudur. Bunlar istenir yaşamın kararlı unsurlarıdır ki, çevrelerine güven ve dürüstlük saçarlar. Yaşamı onurlandıran saygıyı kesinlikle hak ederler.
Bir şiir ile yazımızı sonlandıralım:
DAHA KÖTÜYE…
Evet, kötü bir yılı geride bıraktık…
Daha kötü bir yıl var önümüzde!
Her şey yolunda değil;
Hatta hiçbir şey yolunda değil!
Çıkmaz sokaklara terk edilmiş yaşamak(!)
Hak yok, hukuk yok; adalet hiç yok!
Her şeye hoyratça el koyanlar,
Hiçbir şeyi paylaşmak istememekteler.
Bunca can çocuk, genç ve yaşlının;
Yaşamdan koparılmasının nedenidir onlar!
Her şeye, ama her şeye hoyratça el koyanlar…
Şahlanır sınır tanımayan örgütlü cehalet,
Emekçileri ezerek geçen bir yıl geride kaldı;
Şartlar ağırlaşmaktan yana değişmekte(!)
Geçinmekten yana, şiddetli geçimsizlik içindeyiz!
Zulümler ve ölümler getirecek kötü bir yıl var önümüzde!...