DİDİM’İN “ÖZ­GÜN­LÜK SO­RU­NU”…

"Âdem, ne kadar şans­lıy­dı. İyi bir şey söy­le­di­ğin­de ken­din­den önce kim­se­nin söy­le­me­di­ği­ni bi­li­yor­du." -Mark Twa­in-


Her­kes ken­di­ne ben­zer.
Ya­şa­dı­ğı­mız yer­ler de öyle…
Süreç için­de ya­şa­dı­ğı­nız yerle içli dışlı olur­su­nuz ve do­la­yı­sıy­la oralı olur­su­nuz…
Yer­le­şim yer­le­ri kendi öz­gün­lük­le­riy­le öne çı­kar­lar ve ta­nı­nır­lar…
Ha, bu arada kav­ram kar­ga­şa­sı­na gir­me­den öz­gün­lü­ğü biraz ta­nım­la­ma­ya ça­lı­şa­lım…
Fran­sız­ca kö­ken­li olan “ori­ji­nal” söz­cü­ğü­nün ye­ri­ne Türk­çe­miz­de “özgün” söz­cü­ğü­nü kul­lan­mak­ta­yız… Öz olmak, yalın olmak, ken­di­ne has olmak, ken­di­si olmak, tak­lit ol­ma­yan de­mek­tir öz­gün­lük…
Ki­şi­ler, kent­ler, kul­la­nı­lan dil, sanat eser­le­ri vb için öz­gün­lük kav­ra­mı kul­la­nı­lır...
Bu durum kent­ler için de; başka kent­ler­den fark­lı olma, başka kent­le­ri model al­ma­ma, kendi ol­ma­ya ça­lış­ma­sı, kendi hi­kâ­ye­si­ne sahip çık­ma­sı, o ken­tin öz­gün­lü­ğü­nü or­ta­ya çı­ka­rır…
Dün­ya­nın çoğu kent­le­ri kendi öz­gün­lük­le­riy­le öne çı­kar­lar ve ta­nı­nır­lar. Bu durum tu­rist­le­ri de ken­di­le­ri­ne çeker… Bir­bir­le­ri­ne ben­ze­miş, başka kent­le­ri kop­ya­la­mış, beton yı­ğın­la­rıy­la sı­ra­lan­mış kent­le­rin öz­gün­lü­ğün­den bah­set­mek ol­duk­ça zor­dur…
Gör­dü­ğüm bir­kaç yer­den ve öz­gün­lü­ğün­den bah­set­mek ge­re­kir­se; Şi­rin­ce’nin ev­le­ri, Saf­ran­bo­lu, Aziz Nesin Ma­te­ma­tik Köyü, Bre­men’in “Bre­men Mı­zı­ka­cı­la­rı ve sokak mü­zis­yen­le­ri vb
***
Şimdi ge­le­lim asıl ko­nu­muz olan Didim’in öz­gün­lük so­ru­nu­na…
Kent­ler canlı bir var­lık­tır as­lın­da… Di­dim­li Tha­les de her şeyin canlı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor­du… Her ken­tin de geç­mi­şe da­ya­lı bir hi­kâ­ye­si var­dır… Hi­kâ­ye­si üze­rin­de ge­li­şen kent­ler bir kim­lik ka­za­na­rak öz­gün­lü­ğe doğru yol ala­bi­lir­ler… Hi­kâ­ye­si­ne sırt çe­vi­rip, başka yer­le­re özen­me­ye, model al­ma­ya ça­lış­tık­ça hi­kâ­ye­sin­den, do­la­yı­sıy­la kim­li­ğin­den uzak­la­şa­rak ken­di­le­ri­ne ya­ban­cı­la­şır­lar ve öz­gün­lük­le­ri­ni kay­be­der­ler…
***
Didim böyle bir so­run­la karşı kar­şı­ya…
Nasıl mı?
Didim: Milet, Apol­lon Ta­pı­na­ğı ve çev­re­sin­de­ki Yoran köyü, Kut­sal yol, Uy­gar­lık Del­ta­sı Me­and­ros, Bafa Gölü, Lat­mos (Beş­par­mak Dağ­la­rı) ve daha açığa çı­ka­rıl­ma­yı bek­le­yen bir­çok ta­rih­sel, kül­tü­rel, bir do­ku­nun için­de­dir. Mi­to­lo­jik çağ­lar­dan ve dü­şün­sel an­lam­da Mitos’tan logos’a ge­çiş­le “Fel­se­fi dü­şün­ce­nin ana­va­ta­nı ola­rak ev­ren­sel bir kül­tü­rün de tam üze­rin­de otur­mak­ta­dır… Fel­se­fe ta­rih­çi­le­ri; mi­to­lo­jik (ma­sal-ef­sa­ne) çağ­la­rın­dan, logos’a (akıl ve man­tık) yö­ne­len Tha­les’in ve Milet Okulu’nun bu ça­lış­ma­la­rı­nı ilk fel­se­fi dü­şün­ce­nin çıkış yeri ola­rak kabul eder­ler. Tha­les, Anak­si­mand­ros ve Anek­si­me­nes doğa fel­se­fe­ci­le­ri ola­rak da kabul gö­rür­ler. Bu yön­le­riy­le Di­dim- Milet fel­se­fe­nin ana­va­ta­nı olu­yor… Tüm Dünya’da Fel­se­fe eği­ti­mi alan­lar ve fel­se­fe­ye ilgi du­yan­lar da bunu bi­lir­ler… Bu yüz­den de Didim’i gör­mek is­ter­ler ama her ne­den­se biz Didim’in bu yü­zü­nü gös­ter­me­ye çok me­rak­lı de­ği­liz gibi… Ta­nı­tım­lar­da bu ek­sik­li­ği gö­rü­yo­ruz. Bunu öne çı­ka­rır­sak sanki Yunan kül­tü­rü­nü öne çı­ka­rır­mı­şız gibi bir anlam çı­kar­tı­lı­yor gibi… Oysa Tha­les ve Milet okulu ev­ren­sel bir kül­tü­rün ürü­nü­dür. Tüm ulus­la­ra ait­tir. Biz de ev­ren­sel bir kül­tü­rün üze­rin­de bu­lun­mak­tan mut­lu­luk du­ya­rak tüm in­san­lı­ğı bu­ra­ya çek­me­miz ge­re­kir­ken bunu yap­mı­yo­ruz.
***
Didim’in öz­gün­lü­ğü bu ev­ren­sel do­ku­lar üze­rin­den ge­liş­ti­ril­me­si ge­re­kir­ken; ne yazık ki; Didim’de alt ya­pı­sı, kökü ol­ma­yan başka şey­ler­de ara­nı­yor öz­gün­lük… M.Ö 5.Yüz­yıl’da; Milet’i, Pers sal­dı­rı­sı yı­kın­tı­la­rın­dan sonra ye­ni­den plan­la­yan ve kuran Hip­po­da­mus gibi ız­ga­ra sis­te­miy­le ta­nı­nan Dünya’nın ilk kent plan­la­ma­cı­sı­na sahip olan Didim’in gönül is­ter­di ki ya­pı­laş­ma­sı da kö­ke­ni­ne-hi­kâ­ye­si­ne- sahip bir öz­gün­lük­te ol­say­dı…
*** Didim il­çe­miz­de ya­şa­dı­ğı­mız ve gör­dü­ğü­müz sü­reç­te kökü, ta­ba­nı, hi­kâ­ye­si ol­ma­yan bir­çok fes­ti­val­ler ya­pıl­dı. Bu fes­ti­val­le­rin çoğu tut­ma­dı, Didim’in do­ku­su­na hi­kâ­ye­si­ne uyan bazı fes­ti­val­le­re de sabır gös­te­ril(e)medi, sahip çıkıl(a)madı ve do­la­yı­sıy­la devam et­ti­ril(e)medi… Bu yö­nüy­le; Didim Fes­ti­val­ler ve Şen­lik­ler çöp­lü­ğü­ne döndü di­ye­bi­li­riz…
Belki tüm bun­lar bir ara­yış­tı ama çoğu öze yö­ne­lik özgün ara­yış­lar de­ğil­di…
Özgün olan­lar ve ol­ma­yan­lar ola­rak de­ğer­len­dir­dik­le­ri­me; ya­zı­mın uza­ma­ma­sı için sa­de­ce birer örnek ver­mek is­ti­yo­rum…
***Devam et­ti­ril­me­yen “Me­and­ros Fes­ti­va­li” belki de Didim’in tüm öz­gün­lü­ğü­nü içine alan geniş kap­sam­lı kül­tü­rel bir et­kin­lik­ti… Bu fes­ti­val yaz mev­si­mi­nin önem­li bir bö­lü­mü­nü içine alan geniş prog­ram­lı ve et­kin­lik dolu bir fes­ti­val­di… Bu fes­ti­val sa­ye­sin­de; Didim’in ve komşu Be­le­di­ye­le­rin köy­le­ri­nin, doğal ve kül­tü­rel ya­pı­la­rı­nı ya­kın­dan gör­müş ve ta­nı­mış olduk… Bu fes­ti­va­le, Didim Be­le­di­ye­si başta olmak üzere; Aydın Kül­tür ve Tu­rizm İl Mü­dür­lü­ğü, Söke Be­le­di­ye­si, Ku­şa­da­sı Be­le­di­ye­si, Bafa Be­le­di­ye­si, Gül­lü­bah­çe Be­le­di­ye­si, Gü­zel­çam­lı Be­le­di­ye­si ve Ak-Ye­ni­köy Be­le­di­ye­si des­tek ve­ri­yor­du… Ay­rı­ca çoğu köy­ler de bu fes­ti­va­lin için­dey­di­ler… Ka­ra­ka­ya, Ser­çin ve Avşar Köy­le­ri gibi…
*** Beş­par­mak Dağ­la­rı (Lat­mos), He­rak­lia, Mi­le­tos, Pri­ene, Doğan Bey gibi önem­li yer­ler; Fes­ti­va­lin de­ği­şik alan­la­rıy­dı… Böl­ge­miz­de, ül­ke­miz­de ve de yurt dı­şın­da da ta­nı­nan Çevre Der­ne­ği EKO­DOSD’ da bu fes­ti­va­le önem­li kat­kı­lar sun­muş­tu… Zaten fes­ti­va­lin önem­li amaç­la­rın­dan biri de: B.​Men­ders Del­ta­sı­nın doğal ya­pı­sı­na, çevre so­run­la­rı­na, ta­rih­sel, mi­to­lo­jik ve kül­tü­rel de­ğer­le­ri­ne dik­kat çe­ke­rek; çevre so­run­la­rı­na, do­ğa­ya, ta­ri­he yö­ne­lik far­kın­da­lık ya­rat­ma­yı amaç­lı­yor­du… Ay­rı­ca tu­riz­min sa­de­ce de­niz-kum-gü­neş ol­ma­dı­ğı­nı al­ter­na­tif­le­ri­nin de ol­du­ğu­nu gös­te­re­rek, tu­riz­mi tüm yıla ya­ya­bil­me­yi de amaç­lı­yor­du…
*** Dü­şü­nün ki; Milet Amfi ti­yat­ro­da 2500 yıl önce otu­ran­la­rın otur­duk­la­rı yer­le­re otu­ra­rak; Lon­don Sc­ho­ols Sym­hony Or­kest­ra­sı ve Pi­ya­nist Gül­sin Onay’ı din­li­yor­su­nuz, ya da Apol­lon ta­pı­na­ğı­nın ba­sa­mak­la­rı­na otu­ra­rak Bel­çi­ka­lı oyun­cu­la­rın oy­na­dı­ğı “ Fa­re­li Köy’ün Ka­val­cı­sı­nı ço­cuk­lar­la bir­lik­te ; sa­na­tın ev­ren­sel di­liy­le il­giy­le iz­li­yor­su­nuz….Yine Apol­lon Ta­pı­na­ğın­da:”Bir Asi Zey­bek” bel­ge­se­li­ni Zey­bek kül­tü­rü­nün Ege Ada­la­rı ve Ana­do­lu’nun de­ği­şik yer­le­rin­de uy­gu­la­nış­la­rı­nı, fark­lı­lık­la­rı­nı ör­nek­le­riy­le bel­ge­sel ta­dın­da iz­li­yor­su­nuz. Yine Aynı yerde Yük­sel Aksu’nun uzun ça­lış­ma­lar so­nu­cu bel­ge­le­di­ği gö­çe­be kül­tü­rü­mü­zün son mi­ras­çı­la­rı­nı “Dağ­la­ra Yü­rü­yen­ler, Sa­rı­ke­çi­li­ler” bel­ge­sin­de ken­di­ni­zi bu­la­rak iz­li­yor­su­nuz…
Öyle ya, çev­re­niz sa­ğı­nız so­lu­nu taş olur­sa, bu taş­lar ta­ri­hi do­ku­lar­da yapı ola­rak, hey­kel ola­rak ken­di­ni bul­muş­sa; gü­nü­müz­de de hey­kel­tı­raş­la­rı­mız bu taş­la­ra bir kim­lik ka­zan­dır­ma­lıy­dı­lar…Me­and­ros Fes­ti­va­li kap­sa­mın­da Hisar Ma­hal­le­si- Yoran’da- bir il­ko­ku­lun bah­çe­si bir aylık sü­rey­le Ül­ke­mi­zin ve Dün­ya­nın hey­kel­tı­raş­la­rı­na açıl­dı. Bugün Al­tın­kum Barış Cafe ci­va­rın­da gör­sel be­ğe­ni­mi­ze açık hey­kel­ler bu alan­la­ra önem­li katkı su­nu­yor­lar…
Kı­sa­ca özet­le­me­ye ça­lış­tı­ğım Me­and­ros Fes­ti­va­li göz­lem­le­ri­me göre; Didim’in öz­gün­lü­ğü­ne açı­lan bir ka­pı­sıy­dı… Niçin devam et­ti­ril­me­di; niçin bu kapı ka­pa­tıl­dı; bu durum belki iler­de başka bir ya­zı­mın ko­nu­su ola­bi­lir…
***
Şimdi, öz­gün­lü­ğü ol­ma­yan, Didim’e yapay ola­rak ya­pış­tı­rıl­mış, devam etsem mi et­me­sem mi iki­le­min­de­ki “Vegan Fes­ti­va­li­ne”ge­le­lim.
Didim’in ta­rih­sel, kül­tü­rel do­ku­sun­da ve­ga­nı çağ­rış­tı­ran bir durum var mı yok mu diye dü­şü­ne­bi­li­riz… Gü­nü­mü­zün Didim’in de vegan kül­tü­rü­ne yö­ne­lik her­han­gi bir lo­kan­ta türü iş­let­me var mı diye de so­ra­bi­lir­si­niz… Didim’de vegan kül­tü­rü­nü des­tek­le­yen üre­tim alan­la­rı var mıdır? Tüm bun­lar bir ta­ra­fa; Didim’de vegan bes­len­me­yi be­nim­se­yen kaç kişi var… Bunu da bir taraf bı­ra­ka­rak, gelen tu­rist­le­re vegan bes­len­me­ye yö­ne­lik yemek ha­zır­la­ya­bi­lecek kaç iş­let­me var­dır…
Fes­ti­va­lin ilk açıl­dı­ğı gün; bir kez gidip bir daha git­me­di­ğim, git­ti­ğim­de de çok büyük ka­la­ba­lık gör­dü­ğüm bu fes­ti­va­lin Didim’de çok yönlü ola­rak kar­şı­lı­ğı­nın ve ge­le­ce­ği­nin ol­ma­dı­ğı­nı dü­şün­düm… Vegan Fes­ti­va­li çok yönlü ola­rak yapay ola­rak du­ru­yor ve ge­le­ce­ği de yok, Didim’in öz­gün­lü­ğü­ne de uy­mu­yor… Ge­le­cek­te de fes­ti­val­ler çöp­lü­ğü­ne atıl­mak zo­run­da…
***
Öz­gün­lük dedik, Didim’in öz­gün­lü­ğü üze­ri­ne sor­gu­la­ma­lar yap­tık.
Özgün ol­ma­nın öz­gün­lük yo­lun­da iler­le­me­nin de öl­çüt­le­ri el­bet­te var…
En azın­dan kop­ya­la­ma­ya­cak­sın, baş­ka­sı yap­mış ben niye yap­ma­ya­yım de­me­ye­cek­sin…
Her ken­tin, her yerin ken­di­ne has özel­lik­le­ri­ni, kök­le­ri­ni, kö­ken­le­ri­ni iyi bi­le­cek­sin…
Kent kim­li­ği, kent do­ku­su olu­şu­mun­da, kent hal­kı­nın ortak ak­lıy­la ha­re­ket ede­rek öz­gün­leş­me­ye doğru yö­nel­me­nin yo­lu­nu bu­la­cak­sın…
Özgün kalın…Öz­gün­lük neyse!...