DİDİM’DE SALAŞ BALIKÇI LOKANTALARI  NEDEN YOK?    

   Didim, güzel bir deniz kasabası, yaz da geliyor. Yaz; güneşi, kumu, denizi çağrıştırdığı için insanlar akın akın gelecekler... 
Deniz, balığı da çağrıştırır. Deniz olan yerde “sıra sıra salaş balıkçı lokantaları” olmaz mı? Olmalı, ama Didim’de yok. 
Didim’deki birkaç tane balık lokantası birbirinden uzakta ve çoğu da denizle de bağlantılı konumda değiller. Fiyatları ayrı bir konu.
Didim’in leziz, cep yakmayan salaş balıkçıları neden yok? İster al götür, ister ekmek arası balık romantizmini yaşamak, ister denize sıfır, minik tabureler üzerinde oturup porsiyon balık yeme seçeneğinin olması bir hak...
“Taka’dan servis balık ekmek” bir ara vardı, kaldırıldı. Büyük bir hata.    

    Bodrum’a, Akbük Koyuna, Adalar Denizi’ne bakarak, gemileri seyrederek ekonomik taptaze balık yemenin mutluluğu yaşanabilmeli. 
Uzun uzadıya bir menü de istemez. Mevsimine göre avlanan, taze balıklar, salata, midye ve kalamar yeter. 
Deniz manzarası karşısında balık yiyeceğim diye çok para harcamak zorunda da değiliz.
Sıralanmış minik salaş lokantalar olmalı, bunlardan birinde her bir deniz ürününü gözünüz kapalı seçip deneyebilmeliyiz.
Balık kokusu iyot kokusu ile birleşerek şehrin üzerine yayılmalı. 

    Denizi, şairin dizelerini hissetmeliyiz. Ilık rüzgarların kadehlerdeki melodisi eşliğinde denizin ta uzaklarına bakarken, kendimizi sorgulayıp şiirin engin derinliğinde ne olduğumuzu, ne olacağımızı düşünebilmeyiz...

Bulut Mu Olsam, 
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
(Nazım Hikmet)

Balıkları, en taze yeşillikleri, çıtır çıtır ekmekleri, mezeleriyle arkadaşça bağ kurduğumuz bir sırdaş balıkçımız da olmalı bu deniz memleketinde. 
Bu mini lokantalarda  hatıra biriktirebilmeli gençler sevgilileriyle...