1 Mayıs Emekçiler gününün kutlanılması amacıyla Didim Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde Didim Belediye binası önünden başlayan yürüyüş gerçekleştirildi. Cumhuriyet Caddesi ve Atatürk Bulvarı üzerinden gerçekleşen yürüyüşte sendikalar, partiler ve dernekler pankartlarıyla birlikte yürüdü. Gerçekleştirilen yürüyüşte sıkça sloganlar atılırken, marşlar da söylenirken yürüyüş, Kent Meydanında devam etti.
1 Mayıs kutlamaları, 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanında, iş cinayetlerinde, emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenleri saygı duruşu ile anarak Kent Meydanı’nda başladı.
Eğitim-Sen Didim Baştemsilcisi Belkıs Kahraman, konuşmaların ve selamlamaların yapıldığı alanda basın açıklamasını platform adına okudu.
Kahraman, kamu emekçilerini, emeklileri, kadınları, işçileri, gençleri selamlayarak basın açıklamasına başladı. Emekçilerin günü olan 1 Mayıs’ı kutlayan Kahraman, “Kapitalizmin kar hırsı, iktidarın rant politikaları nedeniyle sonuçları çok çok ağır olan depremde yaşamlarını yitirenleri saygı ile anıyoruz.
Doğal bir felaketin insan eliyle son birkaç yüzyılın en büyük trajedilerinden birine dönüşmesine neden olanlar göstermelik açıklamalarla, birkaç tutuklamayla kendilerini işin içinden sıyıramayacaklar.
Ant olsun ki, yaşamını yitiren her bir canlının, denetimsizliğin, rant politikalarının yol açtığı yıkımların er ya da geç hesabını soracağız!
Her gün yaptıkları sahte açılış törenleriyle, doğalgaz aldatmacasıyla, savaş silahlarını sahneledikleri gösterileriyle bizlere depremin acısını unutturamazlar. Bizim TOGG’lara karnımız tok! Hiçbir hamasi nutuk kamusal hizmetlerin çöktüğü gerçeğini gizlemeye yetmez!
Kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkımın, patriyarkanın ağır sonuçları karşımıza deprem gibi afetlerde daha fazla ölüm ve yıkım, daha fazla yerinden göç, mültecilik, daha fazla açlık olarak çıkıyor.
Zamlar, alım gücündeki erime hayatı yaşanılmaz kılıyor. Başta kadın emekçiler olmak üzere tüm emekçilere gittikçe daha güvencesiz bir çalışma yaşamı dayatılıyor. Ülkemiz her alanda Güvencesizler Cumhuriyeti haline geldi. Kadın işsizliği ve güvencesiz, kayıt dışı çalışma ortamlarında taciz, şiddet ve mobbing her geçen gün artıyor.
İşsizlik aldı başını gidiyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar yurt dışına beyin göçü yaşanıyor. İşçi cinayetlerinde adeta katliam yaşanıyor.
Her şeye zam gelirken artmayan, yerinde sayan tek şey bizim maaşlarımız!
Bereket fışkıran topraklarımızda tarım, çiftçilik, besicilik adım adım bitirildi. Sanayiden sonra tarımda da bu iktidar döneminde dış sermayeye bağımlı hale getirildik. Ciddi bir gıda krizi ile karşı karşıyayız. Gerçekten de yiğidin kuru soğana muhtaç hale geldiği günlerden geçiyoruz. Bizden alınan vergiler savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya, teşvik-vergi affı olarak sermayeye, patronlara harcanıyor.
Kürt sorununda çözümsüzlük ve imha siyasetiyle kendi bekalarını garantiye almayı hedefliyorlar. Rant ve sömürü düzeni devam etsin istiyorlar. Çıkarlarını korumak için karanlık odaklar, militarist yapılar hep olsun istiyorlar. Aynı amacı güdenler seçime giderken en faşizan, en gerici ittifak çatısı altında birleştiler.
Ortak noktaları Kürt sorununda inkâr ve güvenlikçi politikalar, kadın karşıtlığı, gericilik, barışa karşıtlık, demokrasinin ortadan kaldırılışıdır.
Bunların bize reva gördüğü Kayyum düzenidir, ihraçlardır, adaletsizliktir, tekçiliktir, militarizmdir, işkencedir, cezaevlerinde insanlık dışı uygulamalardır. Yargı eliyle siyasi gözaltı operasyonlarıdır.
Emeklerini, alın terlerini, gençliklerini bu ülkeye vermiş olan emekliler artık açlık sınırının da altında, ölüm sınırında yaşatılmaktadır. Onuruyla çalışan üreten emeklilerin insanca yaşam talepleri karşılanmalı; sendikal hakları engellenmemelidir. Emekliler onurumuzdur. Onların sendikal hak ve insanca yaşam, adalet, demokrasi ve barış için verdikleri mücadeleyi hep beraber yükseltiyoruz.
Hoyratça kullanılan kamu kaynakları özelleştirme marifetiyle peşkeş çekilmeye devam ederken bu konuda mücadele de gündem de sıcaklığını koruyor. Çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına karşı verilen mücadeleler de bizimdir. Havamıza, suyumuza ve denizimize sahip çıkılması, ekolojiye yönelik saldırılar emek mücadelesiyle omuz omuza devam ediyor. Bu mücadeleyi yürütenleri de destekleyenleri de selamlıyoruz.
Sabrımız tükendi. Artık böyle gitmez dedik, gerçekten de gitmiyor. Eşitlik, özgürlük, adalet, barış, demokrasi ve laiklik için artık yeter diyoruz!
Gün şikâyet etme günü değil.
Bu düzen ya değişecek ya değişecek!
Bu karanlığı işçi sınıfı, emekçiler, kadınlar, gençler, Aleviler, farklılıkları, cinsel yönelimleri ret edilenler, kölelik şartlarında yaşayan göçmenler, sizler, bizler yırtıp atacağız. Bizleri karanlıktan çıkaracak olan işte bu 1 Mayıs meydanlarında açığa çıkan iradedir.
Bizler;
• Emeğin sömürülmediği,
• %1’in değil %99’un mutlu yaşadığı,
• Sendikal hak ve özgürlüklerin, örgütlenmenin, hak arama yollarının açık olduğu,
• Grev hakkının engellenmediği, kullanıldığında da yasaklanmadığı,
• Herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işinin ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretinin olduğu,
• KHK ve fiili OHAL rejimine son verildiği,
• Ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halklarımıza ve emekçilere kesilmediği,
• Kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği,
• Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,
• Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu,
• Düşünce ve ifade özgürlüğünün suç olarak görülmediği ve cezalandırılmadığı,
• Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
• Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz.
Biliyoruz ki, böyle bir dünya ve ülke mümkündür.
Emekçiler olarak, işçi sınıfı olarak, kadınlar, gençler olarak özgürlük meşalesini yakıyoruz, yeni bir başlangıç için aydınlığa koşuyoruz.
Kapitalist yıkıma, işsizliğe, yoksulluğa karşı birleşeceğiz, bu düzeni değiştireceğiz!” ifadelerini kullandı. HABER:HEYBET KARABABA