Çözüm yerine sorun üreten siyaset

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan genel seçimde Hatay milletvekili seçilen Can Atalay bilindiği gibi halen daha ceza evinde, Anayasa mahkemesinin Can Atalay ile ilgili “Yeri TBMM olmalı” kararına rağmen araya siyaset makamının girmesi dolayısı ile normal şartlarda bir saatte çözülebilecek bu sorun 14 Mayıs 2023 tarihinden bugüne kadar gündemden bir türlü düşmüyor yada daha açık bir ifade ile düşürülmüyor.

Hafta içerisinde bu konu ile ilgili olarak olağanüstü toplanan TBMM’de ortaya çıkan kavga görüntülerine ilave olarak çıkan kavgada kan akması zaten siyasetten umudunu kesen halkın siyaset kurumundan iyice soğumasına vesile oldu.

Biz yıllar yılı belirtiyoruz Türkiye’de siyaset doğduğumuz andan hayata veda ettiğimiz güne kadar hayatımıza egemen olan yaşadığımız sürenin olumlu yada olumsuz geçmesine birinci derece de etken olan bir kurum.

2018 yılında “Merhaba” dediğimiz ancak şu ana kadar sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini hiç kimsenin bilmediği Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyarınca TBMM’de yer alan milletvekillerinin fonksiyonlarının nerede ise tamamen kaybolduğu bilinmesine rağmen TBMM adeta bir tasdik makamı olarak kabul görüyor.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde her beş yılda bir yapılan genel ve yerel seçimde halk sandık başına giderek kendisini daha iyi anlatan yada kendi hayatına daha iyi dokunuşlar yapacağına inandığı siyasi parti yada partileri iktidar yapıyor.

Seçmen bir yada birden fazla partiyi iktidar yaparken kalan partileri de “Sizi iktidar yapmıyoruz ancak TBMM’nin yasama döneminde sizin iktidarın yapamadıklarını takip etmek onları ikaz etmek adına muhalefet partisi olarak seçiyoruz dönem içerisinde yağacağınız çalışmalara bakıp sizi de pekala iktidara taşıyabiliriz” mesajını veriyor.

Meclisin kürsü dokunulmazlığı ile ilgili olarak ifade edilen söylemleri hepimiz yılar yılı dinliyoruz ve seçilen milletvekillerinin bu kürsüden kavga etmeden fikirlerini rahat rahat ifade etmelerini bekliyoruz.

Her genel seçimde Türkiye’nin 81 il merkezinde ve yurt dışındaki konsolosluklarda kurulan  sandıkla Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanını taşıyan milyonlarca seçmen oy kullanabiliyor.

Seçimde milletvekili adayı olmak isteyenlerden istenilen belgelerden birisi de bilindiği gibi “Sabıka kaydı” Seçim öncesi talep edilen sabıka kaydında olumsuzluk görülen çok sayıda adayında bu talebinin sabıka kaydındaki olumsuzluklar dolayısı ile geri çevrildiğini yine hepimiz biliyoruz.

Buraya kadar her şey normal normal olmayan ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Adalet bakanlığının verdiği “Sabıkası yoktur” belgesi uyarınca seçilen milletvekillerinin seçimden çok değil sadece birkaç gün sonra başta “Vatan haini” olmak üzere yüzlerce olumsuz tanımlama ile anılmalıdır.

Hal böyle olunca sınırlarımız içerisinde yaşayan 85 milyon vatandaşımızın sorunlarını çözmekten başka bir amacı olamayan siyaset kurumu bir anda en büyük sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Ve TBMM’de var olan bir sürü olumsuzluk sonrası ortaya çıkan kanlı görüntüleri izleyen vatandaşlar “Biz 600 kişiyi derdimize derman olsunlar diye seçtik ama bunların kavgası yıllar yılı bir türlü bitmedi, biz 600 milletvekiline kavga etsinler diye mi maaş veriyoruz?” sorusunu sorup duruyorlar.

Vatandaş siyasetten uzak durmasın da ne yapsın.?