AYDIN

CEMEVİ’NDE SEÇİM SONRASI İÇİN UMUT PANELİ

Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen ve 2 tur süren cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında, 2 kere sandık başına giden ve umutsuz kalan seçmenler için Didim Cemevi, umut paneli düzenledi.

Didim Cemevi, 2 tur süren cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında, “Seçim Sonrası Süreç: Demokrasi ve Umut” isim panel düzenleyerek, kaybeden seçmenler ile bir araya geldi. Panele konuşmacı olarak Yazar-Şair Aydın Öztürk katılım göstererek, konuklar ile bir araya geldi.

Didim Cemevi Başkanı Hüseyin İlhan, açılış konuşmasını gerçekleştirerek, Didim Cemevi olarak yaptıkları faaliyetlerden bahsetti, “Biz de Didim Cemevi olarak demokrasi mücadelesinde her zaman alanlardayız. Yine toplumsal bütün olaylarda yaşamın her alanında sizlerle beraber buradaki hizmetlerimizi toplum adına yapıyoruz. Bu sebeple bu sene kışın malum ve ülkede yaşanan 6 Şubat depreminden sonra bizim programlarımızın çoğu iptal oldu. Biz her zaman yaz ayına girmeden yaz programına kış aylığında da kıştan yapılacak programlar hazırlıyorduk. Depremden dolayı hepimizin de bildiği gibi buraya yoğun bir göç oldu. Üç ay onlarla beraber burada sizlerin lokmalarıyla güzel bir hizmet yaptık. Yine sizlerle beraber pandemi de burada yaklaşık altı bin koli gıda yardımı, 450 aileye buradaki ihtiyaç sahibi dostlarımıza kavuşturduk. Didim Cem Evi olarak sizlerle beraber onların Hızırı olduk.

HAYALLERİMİZ VARDI

Depremden sonra da yine özellikle nisan ortalarını Mayıs'ın 14’üne kadar yoğun bir seçim süreci başladı. Hepimizin büyük umutları vardı. Hayallerimiz vardı, hakikaten değişimi istiyorduk. Maalesef 1800’lü yıllarda başlayan İttihat Terakki'den sonra başlayan o Türk İslam sentezi mikro milliyetçilik, mikro mezhepçilik yine üstün geldi. Yine karalamalarla, iftiralarla mevcut iktidar yine her türlü oyunu oynayarak bugüne kadar geldi. Bizler bu saatten sonra mücadelemize devam edeceğiz. Demokrasi için burada mücadeleye devam edeceğiz. Onun için bugün panelimizin de konusu demokrasi ve umut. Biz çocuklarımız için, yarınlarımız için umudumuzu yitirmeyeceğiz. Bu mücadele gerek alanlarda, gerek buradaki kendi çapımız altında biz bu mücadeleyi sizlerle beraber yürüteceğiz.” dedi.  Konuşmasına son veren Başkan İlhan, sözü Yazar Öztürk’e bıraktı.

Seçimler sonrasında seçmenin durumunu anlatan Yazar Şair Aydın Öztürk, “Aslında hepimizin birbirimizi iyileştirmeye ihtiyacı var, birazcık moral aşılamaya, o kırılganlıkları yeniden bitiştirmeye, yaşama sevincimizi yeniden ateşlemeye, o küçük umutlanışların arkasındaki bu küçük kırılmanın da geçici olduğunu bilmeye, bu süreci doğru değerlendirmeye ve hayatın içerisinde, bir mücadelenin hiç eksik olmadan sürmesi gerektiğini bir kez daha birlikte konuşacağız. Tabii yaralarımız iyileşmeyecek. İçimizdeki umut kırılmaları belki biraz tamir isteyecek. Belki yine sitemler edeceğiz. Sağa sola sözler yetiştireceğiz. Bu kez de olmadı, deyip birazcık böyle karamsarlık bulutları üstümüze örtecek ama biz bunu aşmak zorundayız.

KENDİNİZİ BIRAKIRSANIZ BOĞULURSUNUZ

Benim yıllar önce yazdığım bir şiirin tam bir bölümünü ezbere bilmiyorum ama anlattığım şuydu. ‘Hayat derin bir denizde yüzmeye benzer. Durmadan yüzmek zorundasınız. Kendinizi bırakırsanız boğulursunuz.’ Demek ki hayatın günlük rutinlerini yürütmek için bile o derin denizde sürekli kulaç atmak gerekiyor. Boğulmamaya özen göstermek gerekiyor. Enerjimizi doğru kullanmaya ihtiyacımız var diyoruz. Şimdi bu süreci de şöyle tarif edebiliriz. Yaklaşık yirmi bir yıllık sürecin özellikle son on bir yılında ben bu şiiri yazsaydım, şöyle yazardım. ‘Hayat soğuk, fırtınalı ve derin bir denizde yüzmeye benzer.’ Durmadan yüzmek zorundayız. Kendimizi bırakırsak çok çabuk boğuluruz.

PROJENİN ARKASINDA Kİ ASIL AMAÇ

Öyle bir sistem getirdiler ki, bu sistem şöyle inşa edildi. Yani bu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kuranlar dediler ki bu ülkede sosyologlar bir araştırma yaptılar. Bu araştırmaya göre İşte toplumun yüzde altmışı, altmış beşi sağır, muhafazakar bir kültüre sahip. Yüzde otuz, otuz beşi de sol sol gibi duran bir çizgiye sahip. Ve şimdi biz 50+1 yaparsak hiçbir zaman bunlar iktidara gelemezler. Bu projenin arkasındaki asıl amaç buydu. Ama 50+1 gibi bir şey getirdiler. Bu tabii iktidarın da ayağına dolandı. Ya biz bunu nereden kabul ettik? Nasıl kabul ettik? Gibi bir noktaya geldiler. 50+1 sağlamadığımız sürece bunu değiştirme şansımız yok. Yani ne kadar güçlü olursanız olun belki 50+1 lazım sizin için.

Şimdi CHP'nin oyu işte yüzde 25 gibi hadi diyelim ki biraz daha arttıralım, yüzde 28 olsun. Şimdi işte HDP'nin varlığı çok büyük bir destek. Ama bir taraftan da milliyetçi kesimin saldırıları karşısında başka problemler, enfeksiyonlar gündeme getiren bir durum. Orada da başka sorunlar çıkıyor. Ve şimdi o diğer küçük partilerin oylarıyla beraber acaba 50+1 sağlanır mı? Gibi bir tartışma başladığı zaman her taraftan değişik görüşler tutuşturmaya başladı Bir kesim dedi ki, bak bunlar PKK’yle işbirliği yapıyor, bunlar Kandil'le iş birliği yapıyor. Zaten muhafazakar ve sağ bir kesim var ki bu kesim her şeye inanmaya hazır.

MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Mücadelemize devam edeceğiz. Bu karamsarlığımızı dağıtacağız. Mahalle seçimleri gelecek. CHP'de kurultay hikayesi var. Diğer partilerde yan yana gelme, ayrılma hikayeleri var. İşte mevcut Cumhur İttifakı mevcut iktidarla biraz daha ılıman bir mesaj vermeye çalışıyor. Mehmet Şimşek gibi adalet bakanını değiştirmek gibi ya da kabinede biraz daha ılıman bir iklimi estirmeyi umutları ifade eden cümleler kuruluyor belki ama tabii ben ona hiç inanmıyorum.” Sözlerine yer veren Yazar Öztürk, konuşması sonrasında konukların sorularını yanıtlayarak, panele devam etti.

HABER:ALİ KURNAZ