CEHALETİN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ(!)

Tutunabileceklerimizle birlikteyiz;

Ve sonsuz bir düşüş halindeyiz!

Fiyatlar ateş pahası, işsizlik can yakıyor;

Duyarsızlar dünyayı başımıza yıkıyor!

Güçlülerin çevresinde olan kişilerin iş ve eylemleri genel çoğunluğa ters düşüyor ise, halk onlara bazı isim veya sıfatlar takar. Özellikle bu adlandırma konusunda halkın teşhisleri çok doğru ve yerinde olmaktadır. Saraylarda dalkavuklar görevlerini mizah kılıfı altında yerine getirir. Halkın saflarında ise, halk sanatçıları yerlerini alır. Nasrettin Hoca bunların en önde gelenidir. Aziz  Nesin çağımızın yüz akıdır.

  Dalkavuk birçok anlam içermektedir. Yalaka da dalkavuk isminin yanı sıra arsız ve sırnaşık sıfatı ile vurgulanır. Yağcı, dalkavuğun eş anlamlısı. Soytarıda bir isim ve söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse. Aynı zamanda maskara olarak da adlandırılıyor. İkinci anlam olarak; Hileci, yaltak kimse, kaşmer deniyor. Bir de şaklaban var: Basit şakalar yaparak herkesi güldüren, şakacı diye tanımlanıyor. Bunlar aynı zamanda halk ile yönetimin farklı konumlarda olduklarını vurgulamış oluyor. Çok anlamlı olan dalkavuğun sözlük anlamı şöyle:


 

Dalkavuk: İsim Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse, huluskâr, yağcı, yalaka, yağdanlık, yalpak, yaltak, yaltakçı, kemik yalayıcı, çanak yalayıcı

 

2. tarih Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse

Cehaletine ortak bulan güçlenmez, sadece cehaletini güçlendirir. Cehaletin güçlenmesine neden olanlar; yağcılar, yalakalar, soytarılar, dalkavuklar ve şaklabanlardır. Bu sayılan tiplerin güvenilirlik katsayıları çok düşüktür. Ortak özellikleri ise, konumu güçlü olanların çevresinde yer almalarıdır. Yetmez ama evet diyen kullanılabilir aptallar ise, farkına varmadan kullanıldılar. Daha sonra hatalarını anlayanlar özeleştiri yaptılar. Bir kısım evet diyenler hala gerçeği göremediler.

Hayatta her zaman gerçek güçlüler hak ettikleri yerlerde olurlar. Bu arada tesadüfen güçlü konuma erişenler olsa bile konumlarını korumaları kolay olmaz. Gerçek güçlülerin bir saygınlığı ve tutarlılığı olduğu için, üstte sayılan müsvedde kişiler onların çevresine erişemez.

Güvenilmezlerin eriştiği yer, yetersizlerin çevresidir. O tiplerin kendisini güçlü hissedebilmesi için, insan müsveddelerine muhtaçtırlar. Ama üstte belirttiğimiz gibi, “Cehaletine ortak bulan güçlenmez, sadece cehaletini güçlendirir, çöküşü hızlandırır. Bu densizliklerle ilgili ilginç bir örnek var. Padişah soytarısına der ki; “Öyle bir şey yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun.” Soytarı düşünür, taşınır ve kendince bulduğu çözümü uygular:

Padişah önde soytarısı arkasında merdiven çıkmaktadırlar. Hiç beklenmedik bir anda soytarı padişahın poposunu avuçlar. Padişah hiddetle döner ve soytarıya: “Ne halt ediyorsun bire utanmaz densiz!” diye ateş püskürür. Soytarı mahcup ve süklüm, püklüm; taşı gediğine koyar: “Hanım sultan sandım padişahım der!”

Böylece padişah kabahatten daha büyük özürle tanışmış olur. Ama bu cehalet ortaklığı padişahı yüceltmez!  Halk karşısında soytarıların özürleri kaba hatlarından büyük olur(!)

Kralın akıl alır veya almaz tüm giderlerini karşılayanlar onun soytarılarının da tüm gereksinimlerini karşılarlar(!) Kralı eğlendiren kimi soytarılar bu işi halkın sırtından yapar(!)…

İnsan ıssızlığında yaprakları dökülmüş umutlar;

Ve dere yataklarında sulardan kalan ayak izleri…

Solmuş renkleriyle kokusu uçup giden çiçekler…

Ve yaşamın dönemeçlerinde kalan sahipsiz ölüler!