Bir Kitap Okuması: Fanon'dan Günümüz Türkiye'sine Bakış

Fanon'un bu maskeli balosuna biz de bembeyaz davetiyelerle davetliyiz. Çünkü bu ülke; azametli, heybetli, güçlü Osmanlı geçmişiyle Batı'yı önceleri küçümseme, küçümsediği için de onlara bazı ayrıcalıklar verme... Ve daha sonra da bu ayrıcalıkları alanların "bu Osmanlı ne kadar da enayi, onu sömürdükçe, sömürmeli... Ona şirin görünerek ayrıcalıkları kopardıkça , koparmalı kurnazlığıyla" Osmanlı'yı alt etme ve son aşamada Osmanlı'yı bölüşme pazarlığına oturma dönemlerinde... Osmanlı'yı şaşkınlığa uğratıp "Be hey kendini heybetli sanan Osmanlı; nasıl da dize getirdim seni" yaklaşımındaki Batılı'yı küçümserken, giderek onun karşısında küçülme, ezilme, ezik olduğunu duyumsama... Batılı'nın diline, kültürüne, gelişmişliğine ulaşmak amacıyla Batılı'yı taklit etme girişimleri... Amiyane deyişle ipin ucu piçin eline geçince... Osmanlı gücünü yitirip, Batılı'nın elinde oyuncak olunca... Kendi kimliğinden, özgünlüğünden uzaklaşarak; Batı taklitçisi olunca; Osmanlı döneminde başlayan Fransız özentiliği ve dilde Fransızca egemenliği... Osmanlı'da başlayan bu özentilik, bu öykünme, bu taklitçilik; 1950'lerde Türkiye NATO'ya girip, elini ABD'ye verince, bu kez de Amerikan emperyalizmi hem de her alanda... Dilde, kültürde ve dahası Menderes tarafından halka vaad edilen Küçük Amerika olma hayalleri... O günlerden bugünlere; güzel Türkçemiz kirletiliyor Amerikan dizilerinin sokak kültürüne özgü söylemleriyle...

önersek Fanon'un sözlerine: Fanon der ki Sömürge insanı beyaz gibi görünmek için dili değiştirir. Oysa bizde "beyaz gibi görünmek" tek başına yetmez, burun da değişir. Estetik kaygılarla; Batılı gibi görünmek için, o kocaman burun gider, yerine minnoş bir burun gelir. O özentili kişi hiç düşünmez ki Fransız'ın da burnu, bir Karadenizli'ninki kadar iridir ama o Fransız burnunun büyüklüğüne hiç aldırmaz, burnunu törpületmek için hekimlerin bıçaklarına teslim olmaz.

Bugün televizyon dizileri, bu maskeyi her hafta **"prime time"**da parlatır. Batılı yönetmen hayalleri, Batılı senaryo kopyaları, Batılı gibi giyinip ama Batılı gibi öpüşemeyen çiftler... Kim yazıyor bunları? Çoğu Orta Doğu kökenli kalemler. Bir hayalin, başka bir hayale taklitlenmesidir bu: Gerçek Batılı zaten balkonda kahvesini içer, kendi öyküsünü yazar ve yaşar; taklitçi Batılı ise sabaha kadar Osmanlı döneminin masalı olan "Aşk-ı Memnu" repliklerini sanki güncelmiş gibi parlatır da parlatır..

Fanon bugün aramızda olsa belki şöyle derdi: