BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDEN KÖY ENSTİTÜLERİNE

    Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin aydın ve teknokrat ihtiyacını askeri okullar ve teknik okul çıkışlılar karşılıyordu. III. Selim ve II.Mahmut zamanındaki tüm yenilik hareketleri öncelikle askeri alanda gerçekleşmiştir. Devlet, sivil alanlarda değişimi pek desteklememiştir. II. Mahmut’tan sonra da Osmanlı’da ilericilik fikri ekseriyetle ordu kaynaklıdır.  
    Yenilikçi görüşlerin sivil hayatta daha geriden gelmesi, devletin önceliğinin sivil alandaki eğitimi geliştirmek olmaması nedeniyle özellikle taşradaki halk oldukça eğitimsiz durumdaydı. 
Bu nedenle yeni Cumhuriyeti de yenilikçi görüşlerin daha yoğun yaşandığı askeri kaynaklardan gelenler kurdular. Demokrasi, kadınlara haklar verilmesi, seçme ve seçilme hakları gibi temel haklar ile ilgili talepler de halktan gelmedi. Bunlar, Cumhuriyet’in kurulmasını takiben halka verildi. 

    Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitap
    Atatürk için eğitim birinci öncelikte olan bir konuydu. Toplumun eğitim probleminin çözümü için model arayışı vardı. Eğitimin önemini vurgularken çocukların içerisinde bulundukları hayatın nesneleri değil, özneleri olmalarının önemli olduğunu düşünüyordu. Bu arayışlar sürecinde Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitabın eline geçmesinin önemli sonuçlar doğurduğunu düşünüyorum. Grigory Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitabı Finlandiya’nın kurumlarının yeniden  kuruluşunu anlatır, kuruluşta eğitim en çok önem verilen konudur. Atatürk, 1928 yılında Türkçe’ye çevrilen bu kitabın ilk önce askeri okullarda okunmasını istedi. Ordu’nun daha eğitimli olmasından hareketle ilk aşamada Orduya bir okul olarak da fonksiyon vermek Atatürk’ün düşüncelerinden biri oldu.  Atatürk ‘’Medeni Bilgiler’’ adlı kitabında ‘’Ordu Okuldur’’ başlığı altındaki bölümde ordunun bir eğitim örgütü olarak da işlev görmesini öngördü.(1)
    Bu şekilde köy Enstitülerine götüren temel işlevsel ilk model ortaya çıkmıştır. Bu model, köylerden zorunlu askerlik hizmetini yapmak üzere askere gelmiş gençlerin burada okuma yazma öğrenmesi ve köylerine döndüğünde ahaliye öğretmeleri şeklinde işleyen bir uygulamadan ilham alınarak ortaya çıkmıştır. Sadece okuma yazma değil, temel bilgiler, beceriler, tarım teknikleri, alet kullanımı, tamiri gibi köy ortamında yaşamı ve üretimi geliştirici her şey çocuklara öğretilebilir ve onlar da köylerde çocuklara ve köy halkına bunları öğretebilirlerdi. 

    İki önemli isim: hasan Ali Yücel, İsmail hakkı Tonguç
    Üniversitelerin, eğitim kurumlarının geliştirilmesi gibi reformların gerçekleşmesi için yapılan çalışmalarda şehirlerin dışına çıkılması, yüzde doksanı köylü olan toplumun hızla eğitilmesi için  “Köy Öğretmeni Yetiştirme Programı” 1937 yılında başladı. Yapılan çalışmaların sonuçlarını görmeye Atatürk’ün ömrü vefa etmedi. 1939 yılında, Maarif Vekili olan “Hasan Ali Yücel” göreve gelir gelmez Maarif Şurası’nı topladı. Şura’da; bu programın geliştirilmesi, yeni projelerin ortaya konması ama ara çözüm olarak köylere “eğitmen” yetiştirilerek gönderilmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Şura kararlarını destekledi ve uygulanmasını takip etti. 1940’ta “İsmail Hakkı Tonguç” asaleten İlköğretim Genel Müdürü olarak atanır. 17 Nisan 1940 tarihli 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu ile “Köy Enstitüsü” adı altında okullar kurulabilmesinin yolu açıldı. (17 Nisan’da TBMM’de yapılan oylamada Celal Bayar ve Adnan Menderes red oyu kullanmıştır.(4) Kanun’un yayım ve yürürlük tarihi 22 Nisan 1940’tır. 4491 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır). Hasan Ali Yücel, Meclis’teki görüşmede yaptığı konuşmada; şehirlerde yaşayan çocukların yüzde 80 nispetinde çoğunluğunun okula gidebildiğini, köylerde yaşayan 13 milyon insanın sadece yüzde 25’inin çocuklarını okula gönderebildiğini söyledi. Köy Enstitüleri Kanunu’na Meclis’te özellikle toprak ağası olarak bilinen milletvekillerinden yoğun eleştiriler yapılmıştır. 

    1940 yılından sonra tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Bu okullar, şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 yerde köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı.    Enstitülerde eğitmen adaylarına hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretilecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Eğitmenler de gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini köylülere öğretecekti. 
    Eskişehir milletvekili Emin Sazak, Köy Enstitüsü mezunlarına geniş yetkiler verildiğini, bu yetkilerin kimsede olmadığını belirtimiştir. Buna cevaben Hasan Ali Yüzel “Emin Sazak arkadaşım, köylere verilmiş olan Köy Enstitüsü mezunlarının kendilerini birer Atatürk zannettiklerini ye hattâ daha salâhiyetli hissettiklerini söylüyor. Biz, arkadaşlar, Köy Enstitüsündeki bu Türk çocukları, sizin kabul ettiğiniz kanunlarda yazılı ne vazifeler varsa onları yapmak üzere yetiştiriyoruz. Bu çocukların birer Atatürk olması herhalde temenniye değer bir şeydir. Amma Atatürk olmak güç bir şeydir. Biz onları Atatürk’ün parçaları olmak üzere yetiştiriyoruz.”(4)

    21 Köy Enstitüsü açıldı
    Akçadağ/Malatya 1940, Akpınar-Ladik/ Samsun 1940, Aksu/Antalya 1940, Arifiye/Sakarya 1940, Beşikdüzü/Trabzon 1940, Cılavuz/Kars 1940, Çifteler/Eskişehir 1939,  Dicle/Diyarbakır 1944, Düziçi/Adana 1940, Erciş/Van 1948, Gölköy/Kastamonu 1939, Gönen/Isparta 1940, Hasanoğlan/Ankara 1941, İvriz/Konya 1941, Kepirtepe/Kırklareli    1939, Kızılçullu/İzmir 1939, Ortaklar/Aydın 1944, Pamukpınar/Sivas 1941, Pazarören/Kayseri    1940, Pulur/Erzurum    1942 ve Savaştepe/Balıkesir Köy Enstitüsü 1940 yılında kurulmuştur. 
    Başlangıçta öğrenci bulmakta zorlanan köy enstitüleri ikinci yıldan sonra büyük rağbet gördü. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy Öğretmen Okullarında 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın ve Dursun Akçam gibi yazarlar bu okullarda yetişmişlerdir. 

    John Dewey: Düşlediğim okullar
    Yeniden üretim yaparak yaşayarak öğrenen okullar Pragmatist felsefenin uygulanmasıdır.  Köy Enstitüleri bu felsefenin dünyadaki ilk pratik uygulaması olarak görülür. Pragmatist felsefenin önemli ismi “John Dewey” 1945 yılında ülkemize geldiğinde Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü inceledikten sonra söylediği, İngiltere ve Amerika’daki konuşmalarında da aynen tekrarladığı “Benim düşlediğim okullar Türkiye’de Köy Enstitüsü olarak kurulmuştur. Tüm Dünyanın bu okulları görüp eğitim sistemini, Türklerin kurduğu bu okulları göz önünde bulundurarak yeniden yapılandırması isabet olacaktır” demiştir. (5)

    Kapatılma süreci başlıyor
    Köy Enstitüleri yoğun programına Hasan Âli Yücel'in 1946'da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Bu enstitüler, Hasan Âli Yücel'den sonra Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer döneminde 1946 “Köy Öğretmen Okullarına” dönüştürüldü. Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren “Yüksek Köy Enstitüsü”  27 Kasım 1947'de, “eğitmen kursları” ise 28 Haziran 1948'de kapatılmıştır. 1950 tarihinde Demokrat Parti iktidara geldiğinde Köy Öğretmen Okulları'nın da kapatılması konuşulmaya başlandı. Köy enstitülerinin yerini alan Köy Öğretmen Okulları Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954'te kapatılmıştır.
    
     Köy Enstitüleri neden kapattırıldı?
     Bu konuda ahmetsaltik.net sitesinde yayımlanan aşağıdaki metin ilginçtir: 
    “Köy Enstitüleri neden kapatıldı?  Cevap, kapattıranlardan biri, Kinyas Katyal’dan geliyor..”Ben kapattırdım Köy Enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200’e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar.” Kinyas Kartal  Bir gazete yazarının dönemin Van milletvekili Kinyas Kartal ile yaptığı bir röportaj.
    – Köy Enstitüleri kömünist yetiştirdiği için mi kapatıldı?
    – hayır. Beni babam Moskova Üniversitesi’nde okuttu komünizmin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum. Köy enstitülerinde komünizmi bilen kimse yoktu.
    ...
    – Peki ya neden?
    – Ben kapattırdım köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200’e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama Köy Enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme Köy Enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu  gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer!
    Böyleyse benim harekete geçmem  gerekir dedim ve Doğu’daki bütün ağalara telefon ettim onları topladım. Bir de Batı’dan buldum Eskişehir’den Emin Sazak. Sonra Menderes’le pazarlığa gittik. (yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman) dedik ki;
    “Köy Enstitülerini kapatırsan şu gördüğün Doğudaki tüm toprak ağaları ve Batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok” ve menderes’te 1950’de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı.
    Demokrat Parti iktidara geldikten sonra 27 Ocak 1954’te çıkarılan kanunla Köy Enstitüleri kapatılarak...”(2) bu güzel rüya sona erdirildi. 

    İlk öğretmenim Köy Enstitüsü mezunu eğitmen Dursun Altun’u rahmetle anıyorum.

Kaynaklar: 
1)  Beyaz Zambaklar Ülkesinde Üzerine – Bahadır BATTAL (wordpress.com) 
2) “köy enstitülerini ben kapattırdım.. Kinyas Kartal” | prof. dr. ahmet saltık md, bsc, llm 
3)  Köy Enstitüsü - Vikipedi (wikipedia.org)
4)  Ahmet Özgün Türen, Köy Enstitüleri Dosyası  / KitUP- sanal kitap 2023
5) John Dewey, Eğitim Anlayışı ve Köy Enstitüleri - Şiraz Duvarı (sirazduvari.com)