BARIŞ YAŞAMA YAKIŞIR.

Barış, yaşamdan sonra gelen değil, yaşamın ta kendisi. Onura dokunan bir nefes gibi her sabah yeniden doğmalı…

Gözetimde değil, gönülde olmalı barış. Denetimde değil, birbirimize duyduğumuz güvende.

İnsanlık ailesi, birbirine bağlı damarlar gibi aynı acıyı hisseder, aynı umudu büyütür.

Barış, bir hak değil yalnızca, bir ödevdir; bir söz, bir yemin: “Yaşamı onurlandıracağız.” Söz…

Her koşulda, her sınırda, her yarada barışı yeşertmek, insanlığın en derin ereğidir. Kurt kuzu ile birlikteyken kuzu güvende ise…

Kulak ver sönmüş denizin inlemelerine,

Yürür dağın gölgesi güneşle birlikte.

Savrulur parçalanmış ayrılığın tozları;

Sorumsuz rüzgâr üfler özlemin közlerine!

Barışa Yürüyüş

Barış bir öz değil, bir eylemdir, Yaşamın özüne işlenen bir kelimedir. Onurla yaşamaksa tek gayemiz, Barışla başlar, barışla biter her hecemiz.

Denetim değil, gözetim değil, Gönülden gelen bir çağrıdır bu. İnsanlık ailesi tek bir beden, Her yara ortak, her umut bir bütün.

Hak olan barış, ödevdir aynı zamanda, Bir söz değil yalnızca, bir duru duruş. Koşullar ne olursa olsun, Barışa yürümek insanın en yüce oluşu. Barışın zamanı olmaz çünkü, o her zaman olması gerekendir!

Hüzünlü eser ayrılığa dokunan seher yeli,

Yüreğimin gurbetinde büyüyen yalnızlığımdır!

Titrer can havliyle dala tutunan yaprak,

Gün batarken sönen umudun bakışlarıdır!

Barışın Sessizliği

Barış, bir çocuğun uykusunda gizlidir. Göğsü hafifçe inip kalkarken dünya susar ve umut nefes alır.

Bir su gibi akar barış, taşlara çarpar, ama kırılmaz. Her damlası, bir insanın hakkıdır yaşamak.

Barış, bir annenin gözlerinde yanar, bir babanın ellerinde büyür, bir halkın yürüyüşünde yankılanır sessizce ama kararlılıkla.

Ne bir ödül ne bir ayrıcalık; barış, her sabah doğan güneş gibi herkese eşit, herkese gerekli.

Ve biz, bu sessizliği korumakla yükümlüyüz. Çünkü barış, yalnızca silahların susması değil, onurun konuşmasıdır.

El atıp yüreğine engin maviliklerin,

Özgür bir güneşi tutmak avuçlarında…

Ve yeşilliklerle birlikte soluk soluğa.

Yakamozlarla teyellenip engin denizlerinde.

Varlıklar Arasında Barış

Barış, yalnızca insanın değil, rüzgârın yaprakla konuştuğu anda başlar. Bir su damlası, taşa çarptığında kırılmazsa, işte orada başlar barışın sesi.

Toprak, ağacı beslerken sessizdir. Kuş, göğe kanat çırparken iz bırakmaz. Ve insan, bu sessizliğe kulak verirse barış olur, bir varlıklar korosu gibi.

Barış, bir arının çiçeğe konmasıdır, bir kedinin gölgede uyuması, bir çocuğun suya bakıp gülümsemesidir. Her şeyin birbirine zarar vermeden var olabildiği o an.

Yaşam bir bütündür ve barış, bu bütünün en ince dokusudur. Birlikte örülür, birlikte korunur. İnsan, hayvan, taş, toprak ve su…Her biri bir dize, her biri bir nefes. Aynı solukla çarpar sevdalı yürekler barışın birlikteliğinde…

Ve açıktan ve ölümcül dolaşıyordu.

Yadırgamadığı açık bir çağrı almış gibiydi...

Sadeleştirilmiş bir yaşamın yalnızlığında;

Günbegün yaşamak daha da zorlaşıyordu!