Al­pars­lan’dan Ata­türk’e Türk Ko­mu­tan­lık Ge­le­ne­ği

Ta­ri­hin de­rin­lik­le­ri­ne in­di­ği­miz­de, Türk mil­le­ti­nin ka­de­ri­ni tayin eden en be­lir­gin va­sıf­lar­dan biri as­ke­ri deha ve ko­mu­tan­lık ge­le­ne­ği­dir. Bu ge­le­nek, sa­de­ce savaş mey­dan­la­rın­da değil; mil­le­tin var­lı­ğı, bir­li­ği ve ba­ğım­sız­lı­ğı uğ­ru­na şe­kil­le­nen büyük bir inanç zin­ci­ri­dir. Bu zin­ci­rin iki par­lak hal­ka­sı ise Ma­laz­girt’in mü­ba­rek san­ca­ğı­nı ta­şı­yan Sul­tan Al­pars­lan ile Ana­do­lu’yu ebedî Türk yurdu yapan Gazi Mus­ta­fa Kemal Ata­türk ol­muş­tur.
Sul­tan Al­pars­lan, 1071’de Ma­laz­girt Ovası’nda sa­de­ce Bi­zans or­du­su­nu değil, aynı za­man­da Ana­do­lu’nun ka­de­ri­ni de ye­nil­gi­ye uğ­rat­tı. Zır­hı­nı bı­ra­kıp beyaz ke­fe­niy­le savaş mey­da­nı­na çıkan bu büyük ko­mu­tan, Türk'ün savaş ah­lâ­kı­nı ve te­vek­kü­lü­nü dün­ya­ya ilan etti. Onun ce­sa­re­ti, Türk mil­le­ti­nin ba­ğım­sız­lık ide­ali­nin ilk büyük ni­şa­ne­si­dir.
Yüz­yıl­lar sonra bu ge­le­nek, Ça­nak­ka­le’de, Sa­kar­ya’da, Dum­lu­pı­nar’da ye­ni­den di­ril­di. Bu kez ön safta, as­ke­ri st­ra­te­ji kadar akıl ve viz­yon­la ha­re­ket eden bir ko­mu­tan vardı: Mus­ta­fa Kemal Ata­türk. O, Türk mil­le­ti­nin top­ye­kûn se­fer­ber­li­ğiy­le em­per­ya­liz­me karşı baş­lat­tı­ğı Kur­tu­luş Sa­va­şı’nı eşsiz bir as­ke­ri ön­gö­rüy­le yö­net­ti. Ata­türk, sa­de­ce si­la­hıy­la değil, sö­züy­le, ka­rar­lı­lı­ğıy­la ve mil­le­ti­ne olan gü­ve­niy­le za­fe­rin mi­ma­rı oldu.
Al­pars­lan’ın ota­ğın­dan Ata­türk’ün ka­rar­gâ­hı­na uza­nan bu şe­ref­li yol, as­lın­da Türk mil­le­ti­nin ba­ğım­sız ya­şa­ma ka­rar­lı­lı­ğı­nın, li­der­lik­te­ki ka­riz­ma­sı­nın ve as­ke­ri ze­kâ­sı­nın bir öze­ti­dir. Her ikisi de mil­le­tin önün­de yü­rü­müş, her ikisi de mil­le­ti­ne umut olmuş, her ikisi de ta­ri­he yön ver­miş­tir.
Türk ko­mu­tan­lık ge­le­ne­ği, sa­de­ce kı­lıç­la değil, ada­let­le, inanç­la ve mil­let sev­gi­siy­le yoğ­rul­muş­tur. Bugün dahi bu ruh, or­du­muz­da, genç­li­ği­miz­de, ve mil­le­ti­mi­zin her fer­din­de ya­şa­mak­ta­dır.
Ta­ri­hi­ni bilen, ko­mu­tan­la­rı­nı ta­nı­yan bir mil­let; asla bo­yun­du­ruk al­tı­na gir­me­ye­cek­tir.
Ruh­la­rı şad olsun: Sul­tan Al­pars­lan’a, Gazi Mus­ta­fa Kemal Ata­türk’e ve Bütün Şehit ko­mu­tan­la­rı­mı­za rah­met ve min­net­le...
Bu sa­tır­lar­da bir kez daha gö­rü­yo­ruz ki, Türk’ün ko­mu­tan­la­rı de­ğiş­se de ruh ay­nı­dır, hedef ay­nı­dır, bay­rak hep aynı el­ler­de­dir. Al­pars­lan’la baş­la­yan ve Ata­türk’le taç­la­nan bu şanlı miras, bugün genç­le­ri­mi­zin yü­re­ğin­de, Meh­met­çi­ğin adım­la­rın­da, mil­le­ti­mi­zin du­ru­şun­da ya­şa­mak­ta­dır.
Mavi Didim’in de­ğer­li oku­yu­cu­la­rı, tarih sa­de­ce geç­mi­şin ay­na­sı değil, ge­le­ce­ğin pu­su­la­sı­dır. Biz­ler de bu pu­su­la­yı iyi oku­ma­lı, ta­ri­hi­mi­ze, ec­da­dı­mı­za ve on­la­rın bize bı­rak­tı­ğı onur­lu mi­ra­sa sahip çık­ma­lı­yız. Çünkü biz, Tür­küz. Ve bizde ko­mu­tan­lar, mil­le­tin kal­bin­den doğar.
Bir son­ra­ki ya­zı­mız­da bu­luş­mak di­le­ğiy­le...
Ne mutlu Türk’üm di­ye­ne! 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 Son­suz Sevgi ve Say­gı­la­rım­la