İlk düğme yanlış iliklenmiş ise, orada doğruyu aramak boşuna zaman kaybı olur. Aidiyet varlığın yaşama tutunma biçimidir. Bir biçimde yaşama tutunan kişi kendi iradesiyle değil, bir üst sayılan iradenin yönlendirmesinin etkisindedir. Yapmak istediği için değil, yap denildiği için yapar(!) Yaptıklarını sorgulamaz ama yapmadığı zaman nelerin olabileceğini bilmediği için korkar ve çekinir. Bu olumsuz dalga egemen patentli olduğu için emekçilerin lehine olmaz. Bu nedenle emekçi yığınlarını saflarda tutabilmek için soyut düşmanlar yaratmak gerekir. Düşmanlara karşı ortak mücadele çağrıları yandaş saflarında etkili olur. Çünkü ortak düşmana karşı birlikte hareket etmek meşruiyet kılıfına büründürülür(!)
Cahillerin kutsalı en büyük suçları bile örtebilir. Kutsalın alanında bilinç, pozitif bilgi, araştırma ve soru sorma yoktur. Bütün bunların yerini kulaktan dolma ön kabuller alır!
“Lider, düşmanlık söylemini biz onlara düşmanız diye değil, onlar bize düşman olarak inşa eder. Kemalistler gelirse yine camilerimizi ahır yaparlar, baş örtülerimizi çekip alırlar, kutsal ailemizi yıkmak istiyorlar, çocuklarımızı eşcinsel yapacaklar, kadınlarımızı birbirlerine peşkeş çekecekler…
Liderin eli rahattır, hiçbir ahlaki kurala uymadan, her tür yalanı söylemekte hiç sakınca görmeyerek bu stratejiyi uygular, durmadan uygular, yalanı ortaya çıkmasına rağmen aynı yalanı durmadan yineler. Liderin kimliğiyle bütünleşenler, lider yalan söylediğinde kendileri de yalan söylediklerini hissederler. Yalana ortak olmaktan, yalanı sürdürmekten başka bir yol bulamazlar. Çünkü yalanın yalan olduğunu kabul ederlerse lider ve inşa ettiği grubun dışına atılacaklardır. Atılırlarsa da gidebilecekleri tek yer o zamana kadar düşman olarak gördükleri gruptur. Dahası düşman gördüklerinin de kendisini düşman olarak tanımladıklarından emindir. Bir tür teslim olma, yenilme, esir düşüp, kötü muameleye tutulma riskine girmiş olacaktır. (Selçuk Candansayar, Birgün,10.02.2025)
Aidiyetin anlam ve önemi. Bu soruyu Y/Z’ye sordum, aldığım yanıtları paylaşıyorum:
“Aidiyet, bir kişinin bir topluluğa, gruba, mekâna veya bir kimliğe duyduğu bağlılık ve ait olma hissidir. Bu, kişinin kendini bir yere, topluma veya insanlara ait hissetmesi anlamına gelir. Aidiyet, insanların sosyal ve psikolojik refahı için önemli bir duygudur ve yaşamlarını zenginleştiren birçok unsuru içinde barındırır.
Aidiyetin önemi:
1. Kimlik ve Özgüven: Aidiyet duygusu, bireylerin kimliklerini ve kendiliklerini anlamalarına yardımcı olur. Bu, özgüvenlerini artırır ve kendilerini değerli hissetmelerine katkıda bulunur.
2. Sosyal Destek: İnsanlar, ait oldukları topluluklar aracılığıyla sosyal destek ve dayanışma bulurlar. Bu, stresle başa çıkmalarını ve yaşamın zorluklarıyla mücadele etmelerini kolaylaştırır.
3. Bağlılık ve Sadakat: Aidiyet duygusu, bireylerin topluluklarına veya gruplarına olan bağlılıklarını ve sadakatlerini artırır. Bu, topluluk içinde daha sağlam ilişkiler kurmalarını sağlar.
4. Motivasyon ve Katılım: Kendini ait hisseden bireyler, topluluğun veya grubun faaliyetlerine daha motive bir şekilde katılırlar. Bu, hem bireysel hem de topluluk düzeyinde olumlu sonuçlar doğurur.
5. Anlam ve Amaç: Aidiyet, bireylere yaşamlarında anlam ve amaç kazandırır. İnsanlar, ait oldukları topluluklarda kendilerini daha anlamlı ve değerli hissederler.
Aidiyet duygusu, hem bireysel refah hem de toplumsal uyum için önemli bir rol oynar. Kendini ait hissetmek, insanların daha mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olur ve toplumun genel refahını artırır.”
Yıkıcı aidiyetten söz edilebilir mi?
“Evet, yıkıcı aidiyet kavramı, bir bireyin veya grubun, bir topluluğa veya kimliğe duyduğu aidiyetin olumsuz sonuçlar doğurabileceği durumları ifade eder. Yıkıcı aidiyet, bireylerin veya grupların aşırı derecede bir bağlılık hissederek, başka gruplara veya bireylere karşı düşmanlık, dışlama veya zarar verme eğiliminde olmalarına yol açabilir. Bu durum, toplumsal uyum ve barış için tehdit oluşturabilir.
Yıkıcı aidiyetin örnekleri:
1. Aşırı Milliyetçilik: Aşırı milliyetçilik, bir ulusun üstünlüğünü savunarak, diğer uluslara veya etnik gruplara karşı düşmanlık ve ayrımcılık doğurabilir.
2. Fanatizm: Spor, din veya politik alanlarda fanatizm, bireylerin veya grupların kendi kimliklerine aşırı derecede bağlılık göstermelerine ve başka grupları dışlamalarına, hatta şiddete başvurmalarına neden olabilir.
3. Çete ve Gruplar: Gençler arasında çete veya benzeri gruplara aidiyet, bireylerin suç faaliyetlerine karışmasına ve toplumda huzursuzluk yaratmasına yol açabilir.
Bu tür aidiyetin olumsuz etkileri:
- Toplumsal bölünme ve kutuplaşma
- Artan ayrımcılık ve önyargı
- Şiddet ve çatışma
- Toplumsal uyum ve barışın zedelenmesi
Yıkıcı aidiyetten kaçınmak için, farklılıkların kabul edilmesi, hoşgörü ve empati gibi değerlerin teşvik edilmesi önemlidir. Böylece, aidiyet duygusu yapıcı ve olumlu bir şekilde gelişebilir.”
Yığınların benimsemesi gereken yapıcı aidiyettir. Yapıcı aidiyet sivil oluşumların alanına girer. Sivil oluşumların demokratik kitle örgütleriyle etkileşimi her koşulda toplum yararına olur. Kuvayi Milliye en etkin sivil oluşum örneklerindendir ki, dünya insanlık ailesinin örnek almasına neden olmuştur. Sivil oluşum milli iradeyi kurtuluş ve kuruluşla taçlandırmıştır.
Sorular yaşamın yol göstereni ve yol açıcısıdır. Bunun için soru sormaktan kaçınmamak gerek. Özgür insanların sorusu çok olur…